0530 708 54 54
0530 708 54 54
02 Ağustos 2016 Salı 00:00:00 - Güncelleme:02 Ağustos 2016 Salı 00:11:00

Derin devletten paralel devlete 

15 Temmuz darbesinin FETÖ’nün eseri olduğunu anlamayan, duymayan kalmadı.

15 Temmuz darbesinin FETÖ’nün eseri olduğunu anlamayan, duymayan kalmadı. Ama bazı Amerikancı liberaller hâlâ Kemalist bir darbeden veya FETÖ’nün de katıldığı ama “gerçekte” Kemalist olan bir darbeden söz ediyorlar. Bu uyduruk iddiaların amacı çok açıktır, Obama yönetiminin Gülen’i Türkiye’ye yollamasının önüne geçmek. Bundan neden korkuyorlar? Tabii ki FETÖ lideriyle birlikte kurdukları Türkiye’yi yıkma projesinin akamete uğramasından. Bu çarpıtmaların sahipleri eski vesayetçi rejimin bütün darbelerde “Atatürkçülük” adı verilen bir kavrama sığınmasından güç alıyorlar. 

Hâlâ Kemalizm 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrıldığında Atatürkçülük diye bir ideoloji yoktu. Bu kavram Türkiye’yi NATO’ya sokan Demokrat Parti döneminde icat edildi. O zamandan beri yapılan askeri darbeler, Atatürk adına yapılmış olsalar da Amerikancı NATO ordusunun liberal darbeleriydi. O darbelerin her birini ABD generalleri “our boys darbe yapmış” diye alkışladı. Son gelişmeler de Cumhuriyetinin kurucusunu şu veya bu yönde istismar etmeye çalışanların tümünün kötü niyetli olduğunu kanıtlamıştır. Artık Atatürk üzerine tartışmalar ajitasyon konusu yapılmamalı, tarihçilere bırakılmalıdır.  

Derin FETÖ devleti 

Doğrudur, 1990’lara kadar ABD’nin Türkiye’de kurduğu paralel devlet kontrgerilla, Ergenekon gibi isimler taşıyordu ve Atatürkçü bir maske altında saklanıyordu. Fakat Soğuk Savaş’ın sona ermesinden itibaren Türk derin devleti FETÖ’nün eline geçmiştir ve kendisine “Batı yanlısı ılımlı İslam” maskesini takmıştır. Susurluk olayı ve Çatlı ekibinin yok edilmesi eski derin devletin son kalıntılarının tasfiyesi ve FETÖ’cü ekibin ipleri tam anlamıyla ele geçirmesidir. Daha basit bir ifadeyle eski derin devlet, paralel devlet olmuştur. Bu gerçekleri anlamayan ya da anlamak istemeyip hâlâ 1990 öncesi şemalara başvuranlar bu yolda devam ettikleri her gün FETÖ’nün değirmenine su taşımaktadırlar.  

2009’dan itibaren polis, hukuk ve medya kumpasları başlatıldığında amaç, ta o zamandan 15 Temmuz 2016’da denenen darbe girişimini hazırlamaktı. Bu gerçek bugün açık seçik görülmesine rağmen bazıları hâlâ bunu reddediyor. Evet, 2000’li yıllarda bazı askeri vesayet yanlıları birtakım planlar içinde olmuş olabilir ama asıl tehdit o dönemde de FETÖ’den geliyordu. FETÖ,  yüzlerce masum askeri hapse attırarak ilerisi için planlanmış olan bir FETÖ darbesine karşı direnişi azaltmaya çalışmıştı. O dönemde FETÖ’ye yardımcı olan herkes bir şekilde demokrasiye karşı çalışmış ve kendi ayağına kurşun sıkmış olmaktaydı. 

Stratejileri neydi? 

FETÖ aslında başlangıçtan beri derin bir strateji izliyor. 1960’larda ilk aşamada devletin istihbarat örgütlerinin desteğini elde etmiştir. 1984’de devletin tümünün icazetine sahip olmuştur. 1990’larda eski derin devletin yerine ikame edilmiştir. FETÖ bu olanağa sahip olunca 28 Şubat hareketi organize edilmiştir. O darbenin lideri NATO’cu General Cumhurbaşkanı olabilseydi 15 Temmuz daha o günden gerçekleşecekti. 

O tarihten itibaren “ılımlı İslam” adlı güdümlü demokrasi projesine uygun olarak FETÖ’cüler devletin ve sivil toplumun bütün katmanlarına bir ur gibi yayılmıştır.  28 Şubat sonrası dindar insanların eğitim görmeleri ve devlet ile ordu kadroları arasında yer almaları engellenince kapılar FETÖ’ye açılmıştır. Dini eğitime engeller konulması, İmam Hatip Katsayısı ve başörtüsü yasağı gibi önlemler hep FETÖ kadrolarının yükselmesine yaramıştır. 

FETÖ’cüler Türkiye’deki tüm siyasal partilere de sızmışlar ve kendilerini “askeri vesayetle” mücadele eden bir sivil toplum grubu olarak takdim etmişlerdir. FETÖ’nün gazeteci ve aydınları da sivil toplumun kanaat önderleri olarak pazarlanmışlardır.  FETÖ ve ardındaki güçler kendilerini bir bakıma toplumdaki dindar insanların okumuş grubu olarak kabul ettirmişlerdir. 

Önce Balyoz sonra Erdoğan 

FETÖ,  gerçek hedefi olan AK Parti’ye ve onun lideri Erdoğan’a asıl büyük saldırıyı yapmadan önce daha kolay ve basit hedefler olan laik ve sol görüşlü aydınlara ve TSK’nın geleneksel kurum kültürüne bağlı unsurlarına karşı bir savaş açmıştır. Bu savaşta onlara yardımcı olan aydınlardan bir bölümü AK Parti’ye yönelik ilk saldırılarında onları terk etmiş fakat bir bölümü terör örgütüyle birlikte çalışmayı sürdürmüştür. 

Bugün hükümetimiz Ergenekon, Balyoz ve benzer kumpaslarda haksızlığa uğramış bulunan onurlu subaylarımıza yeniden görev vermektedir. Bazıları üzerlerine hiç vazife olmadığı halde ve askeri personel konusunda bilgi sahibi bulunmamalarına rağmen terfi ve tayinleri eleştiriyorlar ki bu yanlıştır. Hâlâ 2009 kumpaslarını hatırlatır şekilde asılsız yayınlarda bulunanlar, durdukları yere dikkat etmelidirler. 

Turnusol kâğıdı 

15 Temmuz darbe girişimi yeni ve çok boyutlu bir turnusol kâğıdı rolünü oynamıştır. Tek devlet, tek bayrak, tek vatan ve tek millet ilkesine bağlı olan samimi yurtseverlerle, vatan ve millet düşmanları ayrışmıştır. 

 

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX