0530 708 54 54
0530 708 54 54
04 Nisan 2021 Pazar 08:00:00 - Güncelleme:05 Nisan 2021 Pazartesi 14:28:00

Doğal virüs savar: Tuzlu suyla gargara

Toplum olarak diş fırçalama alışkanlığımızın yetersiz olduğunu söyleyen Diş Hekimi İrem Erol uyardı:

Toplum olarak diş fırçalama alışkanlığımızın yetersiz olduğunu söyleyen Diş Hekimi İrem Erol uyardı: Salgın sürecinde evde vakit geçirdiği için ağız bakımını ihmal edenler var. Dişleri ve dili günde üç kez fırçalayın. Pahalı gargaralar almanıza gerek yok, günde üç kez de tuzlu suyla gargara yapın, virüsün boğazdan geçişini engelleyin.

Koronavirüsten korunmak için ağız hijyeni önemli, bunu sağlamak için ne yapmalı?

Koronavirüs hayatımızda var olduğundan bu yana maskeler, eldivenler, dezenfektanlar olmazsa olmazımız oldu. Toplumumuz teması azaltmak, elleri yıkamak ve maske takma konusunda bir hayli bilinçlendi. Ancak korona döneminde dışarı sıkça çıkmadığımız için oral hijyene çok önem verilmediğini son zamanlarda gözlemlemekteyim. Toplumumuzda dışarı çıkacağı zaman diş fırçalama alışkanlığı var, maalesef bunu henüz kişisel bakım olarak kazanamadığımızı düşünüyorum. Tabi koronavirüsten önce de ağız bakımı önemliydi ancak bu hastalık nefes yollarında tutulum gösterdiği için ve ağız ve soluk borusu bir bütün olduğu için soluduğumuz havada bu virüs olsa bile bizim bu virüsü ciğerlerimize inmeden temizleyerek dilimizi fırçalayarak ve gargara yaparak elimine etmemiz oldukça mümkün. Bu dönemde illa eczanelerden veya marketlerden alınan gargaralar şart değil, evde basitçe bir çay bardağı suya bir tatlı kaşığı tuz koyarak günde 3 kere gargara yapabilirsek koronavirüs riskini azaltabiliriz.

Salgından ötürü diş kontrolleri aksatıldı, siz ne önerirsiniz bu noktada?

Evet salgın döneminde bir süre hasta kabul edemedik. Bu hastalığın başlarında bir tedavinin olamaması yükselen ölüm oranları insanları en çok bulaş riski olabilecek hastane, klinik gibi pek çok sağlık alanından uzaklaştırdı ancak şu anki durumda hastalıkla mücadelede geliştirilen gerek aşılar olsun gerek ilaçlar olsun bir şekilde virüsle baş etmek mümkünleşti. Şu süreçte kliniğimizde ozonlu dezenfeksiyon yapan hava cihazlarını kullanıyoruz ozon gazı solunmaması gereken bir gaz ancak yeni üretilen cihaz sayesinde ozon solunabilir kılınıyor, her hastadan sonra ulv dezenfeksiyon dediğimiz havaya hidrojen peroksit maddesini yüksek güçlü püskürtmeyle hastanın temas ettiği tüm alanlara uyguluyoruz. Bu hastalık havadan yayıldığı için en önemli görev havalandırma sistemine düşüyor bu noktada güçlü bir havalandırma alt yapısı gerekiyor klinik olarak bu konuda şanslıyız. Hastalar tavsiyem bu dönemde gidecekleri sağlık alanındaki kuruluşlarda aynı anda birden fazla hasta alımı yapmayan, hasta aralarından hava dezenfeksiyon aleti kullanımı yapan ve havalandırma sistemi olan klinikleri tercih etmeleri.

Diş gıcırdatma ve sıkma gibi şikayetler arttı mı? Bu tür rahatsızlığı olanlar ne yapmalı?

Pandemi süreci sadece fiziksel değil ruhsal olarak da hepimizi yıprattı. Artan kaygı seviyesi diş sıkmayı tetiklemiş olmalı ki kliniğimize bu şikayetle başvuran sayısı pandemi öncesine göre 3 kat arttı diyebilirim. Bu rahatsızlığın 2 farklı tedavi yöntemi mevcut; bunlardan en bilineni diş sıkma plağı gece plağı olarak adlandırdığımız genelde gece yatarken kullandırılan ancak gün içinde de sıkma mevcutsa gün içinde belli saatlerde kullandırdığımız şeffaf bir plak, bir diğer tedavi yöntemimiz ise botoks uygulaması, diş sıkmalar sabah uyandığından şakaklarında ve yanaklarında ağrıyla uyanırlar, uykunun kalitesiz oluşundan ötürü mutsuz bir ruh halindedirler aslında yaşam kalitemizi çok derinden etkileyen bir rahatsızlık ,tedavi yöntemlerinin avantaj ve dezavantajlarına gelecek olursak gece uyku sırasında kullanılacak plak öğürme refleksi yüksek hastalarda tercih edememe nedenimiz oluyor bu durumda daha konforlu bir tedavi olan botoksu tercih ediyoruz hastaya bu uygulama yanakta masseter adı verdiğimiz kaslar ile şakakta temporal diye adlandırdığımız kaslara botulinum toxin içerikli ilaç kas içi enjeksiyon yöntemiyle zerk ediliyor. Ardından 10 gün geçtikten sonra bu madde kaslarda felç etkisi yapıp kasların kasılmasını engelliyor ama yüzde mimik hatlarında görsel bir değişikliğe neden olmuyor yani konforlu bir şekilde uykunuzu alabilir hale geliyorsunuz.

Diş taşı temizlemede ozonlu uygulamalar yapıldığı doğru mu?

Ozonun antioskidan yapısı diş eti hastalıklarıyla başa çıkmamıza yardım ediyor. İnatçı enfeksiyonların neden olduğu agresif periodontitis gibi diş eti iltihaplarında ozonun dezenfeksiyon özeliğinden yararlanıyoruz bunun için ozonlu sular, lokal uygulamalar ve ozonlu yağlar bu inatçı bakterilerle savaşımızda yardımcı ekipmanlarımız oluyor. Doğumun ardından annemizle ilk temasımız ile anne ağzındaki tüm bakteri skalası bebeğin ağzına geçmiş oluyor bu yüzden çoğu diş eti hastalığı aileden miras kalıyor tabiki de yararlı ve zararlı bakteriler ağızda her zaman oluyor ancak bir denge içindeyse sorunla karşılaşılmıyor bu denge bozulduğu durumlarda artan bakteri yoğunluğu diş eti rahatsızlıklarına zemin hazırlıyor. 6 ayda bir diş taşı temizliği önermemizin başlıca nedenleri bu popülasyonu dengede tutulmasına yardımcı olmak ancak toplumumuz bu noktada da bir sorunla karşılaşıncaya kadar maalesef kontrole uğramıyor. İşte bu noktada aksatılan ziyaretlerden sonra acil ve hızlı bir şekilde popülasyon dengesini kontrol edebilmemiz için ozon bir numaralı silahımız haline geldi.

Dişlerin de modası var değil mi? Bir dönem Hollywood gülüşü modaydı, sonra kelebek dişler moda oldu, şimdi trend nedir?

Dişler de zaman zaman modaya ayak uyduruyor. Globalleşen dünyamızda Instagram gibi sosyal medya platformları bu modaya zemin hazırlıyor çokça takip edilen bir fenomenin yaptırdığı bir diş bir anda popüler bir isimle önümüze çıkıp herkesin istediği bir görünüm oluyor. Bu görünüm bazen Hollywood gülüşü bazen kelebek dişler diye karşımıza çıksa da görünümlerin tekdüze olması ve estetik operasyonların artmasıyla birbirine benzeyen görseller sıklıkla karşımıza çıkmaya başladı. Toplumumuz bu görünüm benzerliklerini eleştirmeye de başladı bu yüzden şu anki moda doğallık diyebilirim. Çünkü bizden bir tane var ve hepimiz eşsiziz. Herkesin kendine has bir gülüşü hak ettiğine inanırım. Gülüş insanın imzası gibidir, taklit edilemez.

Diş beyazlatma işlemlerinin yan etkisi var mı? İşlem tekrar sararma söz konusu olabilir mi?

Her üründe olabildiği gibi kullanılan jelin alerji yapması mümkün, ancak sıklıkla karşılaşılan bir durum değil. İşlem tekrar edilmediğinde asla eskisinden sarı hale gelmez hasta dişlerini beyazlattığı için o beyazlığa alışır ve kullanılan çay, kahve, sigara renklenmeye neden olur ancak bu renklenme en fazla dişler beyazlatılmadan önceki renk neyse o renge döner. Beyaz renge alışıldığı için eski diş rengi daha koyu gibi gözükür, optik bir yanılsama doğurur.

Yeni tedaviler var mı? En çok hangi işlemler ilgi görüyor?

Alışılagelmiş tedavilerin dışında şu an alternatif tıp uygulamalarıyla modern tıp uygulamalarını birleştirerek bütüncül uygulamalar yapıyoruz yaptığımız tüm uygulamalar ağız ve çevresi dokular için gerçekleştiriliyor. Bunlar ozonlu diş taşı temizliği, plazmadan yoğun hücrelerin diş eti çevresine mezoterapisi, dişeti kan akışı artırmak için hirudoterapi, tüm bu tedaviler sırasında yenilikçi akupunktur tekniğiyle ağrıları azaltıp hastalarımıza konforlu ve stressiz bir tecrübe yaşatıyoruz. Yasemin İLAN


Etiketler : Koronavirüs tuz suyu gRGr ağız ve çevresi diş fırçalama
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX