0530 708 54 54
0530 708 54 54
26 Temmuz 2016 Salı 00:00:00 - Güncelleme:26 Temmuz 2016 Salı 00:25:00

FETÖ’nün vitrin mankenleri

Dediler ki “Ülkede asker vesayeti var”, gördük ki askeri vesayet bizzat kendileriymiş.

Dediler ki “Ülkede asker vesayeti var”, gördük ki askeri vesayet bizzat kendileriymiş. 
Dediler ki “tepeden inme ülke yönetmek isteyenler var”, tepeden inmecinin Şahı onlarmış. 
Dediler ki “Jakobenler var”, toplumu hiçe sayıp devletin tepelerine sızanlar o hainlermiş. 
Dediler ki “halkı aşağılayan Beyaz Türkler var”, halkı aşağılamak ne kelime tanklarla ezip geçenler FETÖ’nün kibirli şakirtleriymiş. 
Dediler ki “darbe tehlikesi bulunuyor”, bu tehlike bizzat onlardan kaynaklanıyormuş. 
Dediler ki “Doğu’da halka zulüm yapılıyor”, zalimin ve işkencecinin önde gideni FETÖ’cülermiş. 
Dediler ki “Ergenekon var, Balyoz var”, derin devlet kuranlar da, darbe planı yapanlar da yine onlarmış. 
Dediler ki “devlet el altından teröre yardım ediyor”, bölücü terörle ortak çalışan yine FETÖ teröristleriymiş. 
Cami bombalanacak dediler. Cami bombaladılar. Halka ateş açılacak dediler, ateş açtılar. Millete ve devlete ihanet için ellerinden ne geliyorsa fazlasıyla yaptılar.  
Kendilerine liberal diyen bir grup akademisyen ve okumuş kişi toplumu yıllarca FETÖ adına aldattılar. Bunların çoğu eski solculardı, demokrasi ve insan hakları açısından sola eleştiriler getirip liberal olmuşlardı. Ama bu insanlar kendi taşıdıkları unvanlara bile aldırmadan “Hocaefendi” dedikleri FETÖ elebaşına vitrin mankeni olmaktan kaçınmadılar. Sözde demokrat ve sözde çağdaş bu aydın geçinen karanlıklar sapkın ve ilkel bir mehdi inancına dayalı gizli tarikatın lobicisi olmayı içlerine sindirdiler. 

Yeni algı operasyonları 

FETÖ aydınlarının yaptıkları faaliyetin de, FETÖ ile işbirliklerinin de bütün delilleri ortada duruyor, ama halkı yanıltmaya bugün bile devam ediyorlar. FETÖ’cü kalkışma engellendikten sonra ilk refleksleri bunu “Kemalist bir darbe” olarak yutturmaya çalışmak oldu. Bu tutmayınca “arkadan gelecek Kemalist bir darbe” üzerine spekülasyonlara girişmeye başladılar. Bu da olmayınca “aman ha, sakın ha korosu” düğmeye bastı, operasyonlar daha yeni başlamışken hemen ılımlı olunması, örgüt üyesi olup eylemlere katılmamış bulunanlara dokunulmaması çağrılarında bulundular. Bu insanların Ergenekon, Balyoz ve benzer davalarda nasıl “vur, vur inlesin” diye bağırdıklarını hatırlayınca acı acı gülüyorum. 
FETÖ kalkışması kendine liberal aydın diyenlerin son 30 yılda uydurdukları bütün teorilerin, kurdukları paradigmaların, icat ettikleri söylemlerin sahte, temelsiz ve çürük olduğunu kanıtlamıştır. Bunlar medya çeteleriyle teorisyenlerini dokunulmaz insanlar haline getirmişler ve fikirlerini topluma kabul ettirmek için entelektüel terör uygulamışlardır.  Bunlardan birkaç örnek vereyim. 

Hain vardır 

Türkiye’de medyada yıllar boyunca “vatanı savunmaktan” söz etmek, “hain” sözcüğünü kullanmak adeta yasaktı. İhanet sanki hiç olmaz varsayılıyor, bu konulara değinenler fikir özgürlüğünü ihlalle suçlanıyor, hele milliyetçilik ağır bir hakaret olarak varsayılıyordu. FETÖ kalkışması bu kavramların anlamlarını bize yeniden hatırlatmıştır. 
Devlete yönelik sızmayı, FETÖ’nün ordu ve bürokrasideki yapılanmasını eleştirmek liberaller tarafından sanki bir din düşmanlığı gibi sunuldu. Dindar insanların, cemaat mensuplarının da devlette görev alacağı, bunlara engel olunamayacağı savunuldu. FETÖ kalkışması bize bu tür örgütlenmelerin tehlikesini, devleti terörist çetelerin işgaline asla izin verilmemesi gereğini göstermiştir. 

Hani terörist değillerdi? 

Hükümet 17-25 Aralık döneminde FETÖ’ye karşı önlemler almaya başlayınca gizli örgütün avukatlığını yapan liberallerin hemen hepsi hassaslaştı. Paralel devlete kendilerinin de karşı olduğunu ama “cemaatin” bir terör örgütü sayılmasının saçma olduğunu iddia ettiler. Bu koskoca okumuş insanların, birazcık izan sahibi olmaları için 246 masumun teröristlerin kurşunlarıyla ölmeleri gerekiyormuş demek ki. 
Liberaller tabii bütün bu fikirleri sadece entelektüel bir bakış hatası nedeniyle savunmadılar. Küreselcilerin tümü gibi onlar da “ulus devlete” karşıydılar. Küresel sermayenin tek devleti olan ABD’nin dünya imparatorluğunun yanındaydılar. Onları, merkezi Pennsylvania’da olan FETÖ terör örgütüyle işbirliğine iten işte buydu. Vatanseveri oldukları ABD’nin darbe ve işgal projelerine de bu yüzden destek verdiler. 
Liberallerin Batı değerlerine ve kapitalizme olan hayranlıkları onların ABD’nin çöküşünü görmelerini de engelledi. 2008’den beri büyük bir kriz içinde bulunan Batı’nın devri artık kapanmak üzereydi, ABD destekli darbelerin başarılı olmaları da artık mümkün değildi. Türkiye’de adına Turuncu Devrim denilen Ukrayna tipi darbe başarılı olamamış, FETÖ’nün Gezi komplosu başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hukuk darbesi denilen Brezilya tipi 17-25 Aralık çöpe gitmiştir. ABD’nin açık askeri harekâtla giriştiği işgal projesi de halkımızın direnişiyle püskürtülmüştür. 
İktidarıyla, muhalefetiyle, değişik siyasal görüşleriyle yeni Türkiye’de artık herkes milli ve yerli çizgide birleşmelidir. Umarım liberaller de bunu anlarlar.

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX