0530 708 54 54
0530 708 54 54
23 Ağustos 2016 Salı 00:00:00 - Güncelleme:23 Ağustos 2016 Salı 00:52:00

ABD’nin küresel stratejisinde FETÖ darbe girişimi 

1.ABD’nin Irak, Suriye, Ortadoğu “Arap Baharı”, enerji ve enerji yolları gibi politikalarına takılıp kalmamak gerekir. Bunlar önemli konular olsa da genel stratejide de ikincil sıradadır. 

2.ABD’nin asıl politikası yine ve yeniden “containment”tır. ABD ile karşılaştırılabilecek nükleer gücü olan Rusya’nın çevrelenmesi ve etkisiz hale getirilmesidir. 

3. ABD’yi ekonomik bakımdan tehdit eden Çin sorununun ele alınması Rusya’nın çevrelenmesinden sonra gündeme gelecektir. 

4. Rusya’nın çevrelenmesinde sırayla izlenen politikalar şunlar olmuştur: 

AB ve NATO’nun doğuya doğru genişlemesi, Gürcistan ve Sırbistan’da turuncu devrimler, Ortadoğu’da Rusya ile ittifak yapabilecek ulus devletlerin yıkılması ya da zayıflatılması, Afganistan’da NATO ve ABD askerlerinin üslenmesi, Ukrayna’da turuncu devrim, İran’ın Rusya ile ittifaktan koparılması, Polonya ve Baltık’ta asker yığınağı, NATO füze kalkanı, Türkiye darbe ve işgal girişimi. 

5.  Daha geniş bir perspektiften bakıldığında günümüzün asıl gerilim noktası tıpkı 20’inci yüzyılda olduğu gibi yine dünyanın ana kara parçası olan Avrasya’da Almanya ve Rusya arasındaki çekişmedir. Son iki asırda İngiltere ve ABD gibi deniz imparatorlukları dünya egemenliklerini korumak için ana karanın ortasındaki ülkeleri birbirlerine düşürmüşlerdir. Birinci Dünya Savaşı da, İkinci Dünya Savaşı da bir Alman- Rus savaşıdır. Napolyon’un Rusya Seferi bile bir anlamda öyledir. 

6. Dünya savaşlarından önce daima ana muharebe alanlarının yakın bölgelerinde vekâlet savaşları olmuştur. Eski Yugoslavya topraklarında Birinci Dünya Savaşı’ndan önceki Sırp-Hırvat savaşları gibi. Hırvatlar'ın arkasında Avusturya Macaristan İmparatorluğu, onun da arkasında Almanya vardı. Sırpların arkasında ise Rusya, onun da arkasında İngiltere vardı. İkinci Dünya Savaşı’ndan önceki İspanya İç Savaşı da öyleydi. Herkes büyük savaşın orada patlak vereceğini sanıyordu. Hâlbuki İspanya savaşa girmedi bile. 

7. Bugün de vekâlet savaşının merkezi Suriye’dedir. Ama asıl çatışmanın başlangıç alanı jeopolitik ve askeri nedenlerden dolayı Ukrayna ve özellikle Kırım bölgesi gibi görünmektedir. 

8. Türkiye’yi bu savaşta en önemli kozlarından biri olarak gören ABD yerli hükümeti senkronize edemediği ve güvendiği insanlar etkili olamadıkları için bir darbe organize etmiştir. Darbe gerçekleşseydi, Türkiye Almanya ile beraber Ukrayna cephesinde muhtemel ve çok önemli bir müttefik olarak hayati bir rol oynayacaktı. Bu bakımdan darbeye direnen Türk halkı sadece demokrasimizi ve bağımsızlığımızı değil, aynı zamanda dünya barışını da an itibariyle korumuştur. 

 

9. Öte yandan FETÖ darbe girişimi ABD’nin birkaç on yıllık planlarının bir sonucudur. Rusya’da komünist bir rejim varken ve Sovyet sistemi devrim ihraç ederken ABD Türkiye’deki çıkarlarını laik ve Batı hayat tarzını savunan NATO’cu generaller aracılığıyla korumayı tercih etmiştir. 1990 Yılında Rusya’nın eski Sovyetleri dağıtıp milliyetçi ve Ortodoks bir rejim kurması ABD’nin Türkiye planlarının da değişmesine yol açmıştır. Türk generallerinin milliyetçi duygulara kapılarak Rus yönetimiyle ittifaka girmesinden korkan ABD devleti Müslüman görünümlü sivil Müslüman tabana dayalı, Batı yanlısı bir yapılanmaya teslim etmeyi uygun bulmuştur. 1993’e kadar FETÖ örgütlenmesini sadece koruyup kollamakla yetinen ABD 1’inci Körfez Savaşı sonucunda derin devlet yapısının anahtarını Gülenci'lere teslim etmiştir. 

10.  Eski derin devletten yeni derin devlete geçişin son hamlesi Susurluk’tur. Ancak NATO’cu laik generallerin eski ekibi 2007’ye kadar direniş belirtileri göstermiş ya da zaman zaman ABD nezdinde lobi çabalarını sürdürmüşlerdir. ABD’nin Türkiye’yi küresel oyunda sıradan bir kukla haline getirmek için verdiği büyük uğraşlar 15 Temmuz gecesi birkaç saat içinde büyük bir fiyaskoyla neticelenmiştir. Fakat bu ABD’nin bir askeri darbeye değilse bile bir sivil darbe, siyasal ya da ekonomik baskıyla Türkiye’yi elinde tutmaya çalışmayacağı anlamına gelmez. 

11. Tüm bu jeostratejik değerlendirmelerin dışında şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Türkiye eğer dünyanın ilk on ülkesi arasına girmek istiyorsa Batı kampında kalarak bunu asla başaramaz. Bu kampta kaldığımız, Amerikan askerleri Türkiye’de bulunduğu, üslerinden uçakların kalkabildiği, ABD lobisinin medya ve akademi çevrelerinde cirit attığı, Batı vakıflarının kamuoyu oluşturduğu, ekonomi modelinin de, finansman pompasının da tamamen Batı bankerlerinin elinde bulunduğu ülkemiz Batı’nın içinde kalarak kurulan sabotajları kanımca aşamaz. Çünkü Batı ülkeleri kendi avantajlı konumlarını bile bile ve hiçbir tepki göstermeden Türkiye’ye teslim edecek kadar aymaz görünmüyorlar ve bu asla mümkün olamaz. 

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX