0530 708 54 54
0530 708 54 54
20 Şubat 2023 Pazartesi 11:43:00 - Güncelleme:20 Şubat 2023 Pazartesi 11:43:00

Yazar Serdar Tuncer'den dikkat çeken açıklama: Osmanlı'nın gavuru kadar Müslüman olabilselerdi

24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını cevaplayan Yazar Serdar Tuncer açıklamalarda bulundu. Serdar Tuncer, “Yaşadığımız zamanın bazı Türkleri keşke Osmanlı'nın gavuru kadar Türk ve Müslüman olabilselerdi. Bazıları olamıyor, bu da bir nasip.” ifadelerini kullandı.

24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını cevaplayan Yazar Serdar Tuncer açıklamalarda bulunarak, "Yaşadığımız zamanın bazı Türkleri keşke Osmanlı'nın gavuru kadar Türk ve Müslüman olabilselerdi. Bazıları olamıyor, bu da bir nasip." ifadelerine yer verdi.

''O müteahhitlerin yaptığı binanın sorumlusu benim. O müteahhitler, belediye başkanları bizim içimizden çıkıyor. Bir toplumda yanlış giden bir şeyler varsa birileri böyle yaptığı için değil o toplum doğruyu yapmadığı için yanlış gidiyordur.''

Olması gereken şey bu. Dönüp geleceğimiz yer burası. Durmamız gereken yer burası. Kendimizi sorgulamamız lazım. Necip Fazıl fiyakalı cümleleri severdi. Reis Bey'de; 'Amerikada bir cinayet işlense dünya çapında bir ses sorsa katil kim diye suçlu benim diye ayağa kalkabilirim Reis Bey' diyordu. O deprem bölgelerinde binaları yapan, malzemeden çalan, işini eksik yapışıyla bu işin sorumlusu olan ve pek çoğu tutuklanan, göz altına alınan müteahhitlerin yaptığı binanın sorumlusu benim. O müteahhitler, belediye başkanları bizim içimizden çıkıyor. Denetlemesi gerekirken belki üç beş kuruş buradan nemalanırım diye görevini tam yapmadığı için suçlusu benim. Gökten inmiyor bu insanlar, içimizden çıkıyor. Bir milletvekili arkadaşım arabasını yaptırmak için birkaç kişinin teyit etmesiyle bir yere gitti. Orada sohbet ederken başlamışlar şikayet etmeye. Arkadaş, ben üç kişinin telefonuyla geldim buraya eğer öyle gelmemiş olsaydım bu iş ne kadara gelirdi bana diye sorunca daha pahalıya çıkardın demişler. Sonra arkadaş neden başkasına kızıyorsunuz o zaman diye sormuş. Yani bizim içimizden çıkıyor bu çocuklar. Biz gerekli erdem ve ahlakı aktaramadığımız için düzgün gitmiyor. Bir toplumda yanlış giden bir şeyler varsa birileri böyle yaptığı için değil o toplum doğruyu yapmadığı için yanlış gidiyordur.

"Yunanistan'la derdimiz var Dışişleri Bakanı geldi, 7 kat "el" olan gavurun gelip bize kardeşlik gösterdiği zaman bazı Türklerimiz de var keşke gavurlar kadar Türk'ün kalbinin yanında durabilse.''

İmandan bahis sorduğumuz vakit bazen şöyle derdi. Muhabbet her gönle tenezzül etmez derdi. Vu millet o kadar necip bir millet ki, bu milletin derdiyle dertlenmeyi de Allah her gönle nasip etmiyor. Onun için de bir kıvam lazım.

O gönülde de bir kalite lazım. O kalbin de bir maya tutmuş olması lazım. Ki bu milletin derdiyle dertlenebilsin. Aksi halde samimi değilse bile aklını kullanarak siyasi ikbal devşirebilmek için yapacağı şeyi bile yapamaz hale geliyor. Bu da nasip meselesi. Izdırap çekmek de bir nasiptir. Kardeşinin kahroluşuyla kahrolabilmek de bir nasiptir. Enkaz altına giren insanla beraber kendini rahat evinde otururken enkazın altındaymış gibi hissedebilmek de Allah'ın bir lütfudur.

Ama tam tersi hesaplarla bir şeyler yapmak şimdi onlar öyleyken sosyal medyadaki Allahu ekber sadasından rahatsız olan üç beş nasipsize niye bir şey söyleyeceksin ki. Hidayetler için dua etmek lazım. Sarıklılar da oradaydı. Sekülerler de oradaydı. Müslüman da oradaydı. Ateist de oradaydı. Sünni de oradaydı. Alevi de oradaydı. Enkazdan bir canı kurtarmaya çalışanın acaba canını kurtarmaya çalıştığım nasıl birisi diye sorduğu bir soru yoktu. Oradan çıkartılan insanın da acaba beni kimler kurtardı diye bir sorusu yoktu. Kardeş, o oradakini kardeşi biliyordu. Öbürü diğerini kardeşi biliyordu. Biz Ermenistan ile kavgalıyız ve ekipleri oradaydı, İsrail ile problembiliyiz arama kurtarma ekibi gönderdi. Yunanistan'la derdimiz var Dışişleri Bakanı geldi, 7 kat "el" olan gavurun gelip bize kardeşlik gösterdiği zaman bazı Türklerimiz de var keşke gavurlar kadar Türk'ün kalbinin yanında durabilse.

"Yaşadığımız zamanın bazı Türkleri keşke Osmanlı'nın gavuru kadar Türk ve Müslüman olabilselerdi. Bazıları olamıyor, bu da bir nasip.''

Bazı Türklerimiz var, keşke gavurlar kadar Türk'ün kalbinin yanında durabilse. Bu ister sosyal medyada olsun, ister eleştiren olsun, ister siyasetçi olsun, ister sokakta olsun, fark etmez. Bir zaman söylediğim bir şey var, Çanakkale Savaşı'nda beş yüz on yedi kişi zannediyorum, rakamda yanılıyor olabilirim. Osmanlı'nın gayrimüslimlerinden can veren var. Niye can veriyor? Bu toprağa, bu vatana, Osmanlı'ya bir aidiyet hissediyor. Burası benim yurdum diyor. Müslüman değil, Türk değil. Ama gidip orada can veriyor. Osmanlı yurdunu savunurken. Derdim ki yaşadığımız zamanın bazı Türkleri keşke Osmanlı'nın gavuru kadar Türk ve Müslüman olabilselerdi. Bazıları olamıyor. Bu da bir nasip. Bunu da Allah herkese nasip etmiyor. Ama şu zamanda onlara da kızmak değil. Bak bu zaman hakikaten öyle bir zaman. Onların da hidayeti için. Onların da muhabbetten sahip olması için. Onların da şu toplumun doğrularıyla anlaşabilir bir halde elimiz açık. Dua etmek. Bu lazım, ikaz etmek, bu lazım. Kavga etmek değil.

Etiketler : serdar tuncer arafta sorular esra elönü 24 tv
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX