0530 708 54 54
0530 708 54 54
28 Temmuz 2016 Perşembe 00:00:00 - Güncelleme:28 Temmuz 2016 Perşembe 00:19:00

Tarihi hainler yapmaz ama...

Bir insan başka bir insanın kılığına nasıl girer, kimlik ve kişiliğine nasıl bürünür?

Bir insan başka bir insanın kılığına nasıl girer, kimlik ve kişiliğine nasıl bürünür? Özellikle politikada halkın liderlerden beklentisi herkesin kendi özellikleriyle, kendine has bilgi ve görgüsüyle ülkenin yönetimine talip olmasıdır. Başkalarını taklit eden politikacılardan hazzetmesem de bir idol gibi gördükleri liderlerini partilerin alt kademelerde taklit eden insanları anlayışla karşılarım. Hele kırsal kesimlerde böylelerini sempatik bile bulurum.  Ama üst düzey bir politikacının bu tür bir kabuk değiştirme içine girmesi insanda ister istemez kuşku uyandırır. Sanki bir kumpas planlanıyor da öldürtülmek istenen liderin yerine bir benzeri hazırlanıyor gibi. 

Tarihte bu tür olayların bir benzeri 27 Mayıs öncesinde yaşanmıştır. Dün birinci bölümünü yazdığım “Tarih Tekerrür Etmez” başlıklı makalemde vurguladığım gibi bu dönem unutulmayacak tarihi derslerle doludur. Özellikle bugün için. Bu ders teşkil eden kişiliklerden biri Ethem Menderes’tir. Hemen hatırlatayım. Bu kişinin merhum Başbakan Menderes ile akrabalık bağı yoktur. Sözü yine “Babam ve Ben” kitabının yazarı merhum Aydın Menderes’e bırakıyorum: 

Nankörlük 

“Annem onun için ‘Adnan’ın çok iyiliğini görmüştür. Ama bu Adnan’ın dostu değildir’ derdi. Tabii bunları bizim yanımızda özellikle de o vakit 5-6 yaşında olan benim yanımda söylemezdi. Annemin Adnan Menderes hakkındaki fikir ve hislerini biz yine de iyi bilirdik. … 
“Zaman içerisinde babamın ona kendi topraklarından bir parça toprak verdiğini, daha sonra onun Aydın’da kalıp çiftlik işlerine baktığını biliyorduk. Babam onu 1951’de bakan da yapmıştı, 1960’a kadar ve sanıyorum fasılasız olarak İçişleri ve Savunma Bakanlıklarında bulundu. Dışişleri Bakanlığına vekâlet ettiği zamanlar da oldu. … Bakan yapıyor, el altında tutuyor ama sanki annemin duygularını da göz önünde bulunduruyor gibiydi rahmetli babam. Özel hayatının ve evin çok fazla içinde yer vermiyordu.” 

İkiyüzlü 

Bu şahıs görünüşte Adnan Menderes’i çok sever ve onu büyük bir lider olarak kabul ettiğini her fırsatta tekrarlardı. Bu saygı ve sevgisinin sözde nişanesi olarak da oğluna Adnan ismini vermişti. Kendisi ile lideri arasında bir milim bile fark olmadığını söylerdi.  Oysa İngilizlerle perde arkasından görüşüp, Kıbrıs konusunda farklı bir politika izlemeye yeltenen yine kendisiydi. Rahmetli Fatin Rüştü Zorlu yurtdışında bulunduğu sıralarda Dışişleri Bakanlığı’na vekâlet eden bu şahıs sözde Rusya karşıtlığı adına yabancı elçiliklerle temas kuruyordu. 
Dünkü yazımda belirttiğim gibi rahmetli Menderes’in 17 Şubat 1959’da Londra’daki uçak kazasında bu şahsın tutumu çok ilginçtir. Dönemin cumhurbaşkanıyla ittifak yapıp Menderes’in 7-8 ay İsviçre’de dinlenmesini, Türkiye’ye gelmemesini istemiştir. Amacı lideri politikadan uzak tutup, parti Genel Başkanlığını ve Başbakanlığı ele geçirmektir. Buradaki politik çizgisi de Yunanlılara karşı kesin tavır almayıp onlarla milli çıkarlarımıza aykırı bir barış süreci devam ettirmektir. 

Askerle kumpas 

Neyse ki Menderes’in uçak kazasında çifte mucize gerçekleşmiş, kendisini kurtaran İngiliz meslekten bir hemşire olduğundan bir kaç hafta sonra Türkiye’ye dönebilmiştir. Ama bu şahıs yine boş durmamış, askerlerle bir takım kumpaslara girişmiş, bu arada Cemal Gürsel’in gönderdiği bir mektubu ilgilisine iletmeden saklamıştır. 
Bu şahsın kötülükleri bununla da bitmiyor.  Yassıada’da cuntacılarla anlaşma yapıp sanki eskiden tutulmuş gibi alelacele hazırladığı bir günlüğün savcının eline geçmesini sağlamıştır. Rahmetli Adnan Menderes işte bu günlük esas alınarak idam edildi. Başka da elle tutulur somut bir delil yoktu. 

Hainlere dikkat 

Görüldüğü gibi tarihte etkili olan liderler kadar, çakma liderlerdir de… Ama aslında onlar haindir, lider gibi olmaya çalışmaları, onu taklit etmeleri, onun gibi nutuk atmaya çalışmaları, ona benzer bir şekilde vatansever kimliğe bürünmeleri hep ihanetlerini gerçekleştirecek olanaklar elde etmek içindir. 
Sonuçta bu 27 Mayıs’ın ünlü haini de Başbakan olamadığı gibi kendisi de bir kaç yıl da olsa hapiste yattı. Bazı tarihçiler, 27 Mayıs’ı başlangıçta İngilizlerin tasarladığını, daha sonra Amerika’nın İngilizlere kazık atarak darbenin yönetimini ele geçirdiklerini söylüyorlar. Bu nedenle İngiltere’nin adamları sonuçta avuçlarını yaladılar.  

İbret 

Kimbilir,  belki bugün de darbenin engellenmesinde dış güçler arasındaki rekabetin de bir rolü olmuştur. Batılı sözde müttefiklerimiz arasında darbe girişiminden sonra Türkiye’ye bir temsilci göndererek demokrasimizi destekleyen sadece İngiltere olmuştur. Brexit’le Avrupa Birliği’nden çıkan ve böylece “1 Numara” Obama’ya meydan okuyan İngiltere’nin bu tavrı onlar açısından bir bakıma 27 Mayıs’ın rövanşıdır. 
Son söz: Tarihi hainler yapmaz ama ihanet de asla unutulmaz.

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX