0530 708 54 54
0530 708 54 54
27 Mart 2016 Pazar 01:00:00 - Güncelleme:27 Mart 2016 Pazar 01:00:00

Zarrab, ekonomik suç ve Aydın Doğan 

Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanması ekonomik suç olayını gündeme getirdi. Bu tutuklama bir yanıyla bu ülkede adaletin tamamıyla siyasallaştığını ve ABD hegemonyasının bir aracı haline geldiğini gösterdi. Diğer yanıyla da ekonomik suç konusundaki yeni kavramların ortaya çıkışına işaret etti.

Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanması ekonomik suç olayını gündeme getirdi. Bu tutuklama bir yanıyla bu ülkede adaletin tamamıyla siyasallaştığını ve ABD hegemonyasının bir aracı haline geldiğini gösterdi. Diğer yanıyla da ekonomik suç konusundaki yeni kavramların ortaya çıkışına işaret etti. 

Kendi davasının yargıcı 

Roma hukukundan beri var olan “Nemo judex in re sua”  yani “Hiç kimse kendi davasında yargıçlık yapamaz” anlamındaki temel hukuk kuralı ABD tarafından bir komediye döndürülmüş durumdadır. İran’a ticari ambargo ilan etmiş olan ABD’dir. Bu ambargoyu tanımayan ülkeleri suçlayan yine ABD’dir. Bu ülkelerin İran’la ticaret yapan yurttaşlarını yargılamaya kalkan Amerika’dır. Ama perde arkasından ve el altından ambargoyu esas delenler yine Amerikalılardır. Ambargoyu sonuç olarak kaldıran da onlardır. Ambargo devam ederken yargılamadığı ve o dönemde defalarca ABD’ye gidip gelmiş olan Reza Zarrab gibi insanları ambargo kalktıktan sonra yargılamak isteyen de yine bu ülkedir. Ancak görünen odur ki, ABD mahkemelerinin bu oyunu eninde sonunda sarpa saracak ve mahkeme kendi ülkesinin yetkililerini hatta Başkan’a varıncaya kadar yargılamak zorunda kalacaktır.  

Olayın hukuksal açıklaması 

ABD mahkemelerinin yine ABD tarafından alınmış bir ambargo kararını etkisiz hale getirmek için eylemlerde bulunan bir yabancı ülke vatandaşını yargılaması insanlara tuhaf gelse de bu ülkenin hukukuna uygundur. Ama bunun belli koşulları vardır. 

Dünyadaki genel uygulamaya göre, bir ülkedeki ceza mahkemelerinin yetki alanı sadece o ülke topraklarında işlenen suçları ya da o ülke vatandaşlarının işlediği suçları kapsar. Bu yetki son yıllarda soykırım, katliam gibi konulara da yayılmıştır; bu suçlar da kim tarafından ve nerede işlenirlerse işlensinler dünyadaki birçok ülkelerin ceza mahkemelerinde ele alınabiliyor. Ancak dünyada sadece ABD’de, ceza mahkemelerinin uluslararası yetkisini ekonomik konulara da genişletmeye yönelen bir uygulama belirmiştir. Bu şekilde ABD, kendisini bir dünya devleti olarak başka ülkelere dayatmaktadır. Siemens, Alstom, BNP Paribas gibi firmalarla ilgili davalar veya FİFA soruşturmaları bunun ifadesidir.  

Uluslararası yetki 

Foreign Corrupt Practices Act (FCPA) yasası ABD mahkemelerinin kendilerini çeşitli konularda yetkili ilan edebilmelerine yol açmaktadır. Eğer ele alınan konunun bankacılık işlemleri açısından ya da resmi veya özel Amerikan kurumlarının aracılığı yönünden bir şekilde ABD ile ilgisi varsa, ABD mahkemesi otomatik olarak yetkili sayılmaktadır.

Pratikte bu bir nevi haraç işlemidir, ABD kurumları büyük çok uluslu şirketlere çok yüklü cezalar kesmekte, ödemeyenlerin ABD’de temsilcileri hapse atılmakta ya da o uluslararası şirkete ABD pazarı kapatılmaktadır. 

Ancak, hiçbir şekilde ABD ile ilgili olmayan, tamamen ABD kurumları veya araçları dışında cereyan etmiş olaylarda bu ülkenin mahkemeleri de yetkisizdir. Örneğin, İran’a yönelik ekonomik ambargoya uymayı reddetmiş olan Türkiye’ye karşı ya da bir Türk vatandaşına karşı ABD hiçbir işlem yapamaz. Yeter ki, ABD bankaları ya da diğer finans araçlarıyla ilişkilendirilecek bir konu olmasın. Dolayısıyla FETÖ, sol örgütler ya da küme düşmüş lobicilerin Türk Hükümeti’ni tehdit amacıyla ABD’deki Reza Zarrab davasını kullanmaya kalkmaları hukuk mantığının tamamıyla dışında ve saçmadır, hüsrana uğramaları gecikmeyecektir. 

Reza Zarrab davasının yararları 

ABD’li savcının Reza Zarrab’ı tutuklaması her ne kadar hukuksal bakımdan çelişki taşımaktaysa da, ekonomik suçların takibinde daha da etkin olunmasını öngören dünyadaki genel eğilimin bir parçası olmaktadır. Bir dünya otomobil devinin karbon dioksit salınımı sahtekârlığı ve bir petrol kartelinin deniz kirliliği yaratma suçu son dönemde adalet tarafından gösterilen sert yaptırımlara neden olmuştur. Bu ekonomik suçlara ağır cezalar getirilmesi dünya kamuoyunda olumlu karşılanmıştır. Reza Zarrab davası da her ne kadar ABD ile İran arasındaki siyasal sorunların bir uzantısıysa da ekonomik ambargoyla ilgili olduğundan, bir ekonomik suçun takibi çerçevesinde ele alınmaktadır. 

Tutuklama mı istiyorsunuz? 

Zarrab davası bu bakımdan bir emsal oluşturabilir. Eskiden sanıkların tutuksuz yargılandıkları ekonomik suçlar, artık tutuklama getirebiliyor. Ekonomik suçlar bu denli sert kovuşturuluyorsa, örneğin zanlılar gerektiğinde tutuklanıyorsa neden Türkiye’de petrol ticaretindeki sahtekârlık nedeniyle Aydın Doğan, Ersin Özince ve davada adı geçen diğer kişiler tutuklanmasınlar? Gördüğünüz gibi patronlarına yaranmak için her olaya ellerinde birer tuzluk, hem de bir garson gibi müdahil olmaya koşan Doğan Medya’nın akılsız yazarları Zarrab’ın tutuklanmasını alkışlayarak aslında yine patronlarına zarar veriyorlar.  

ABD’nin ekonomik suç tanımını kasıtlı olarak genişletmesi tarihteki birçok ilginç olayda gözlemlenebilir. Örneğin ünlü gangster Al Capone işlediği yüzlerce cinayetten değil de vergi kaçakçılığından mahkûm olmuştur. Türkiye’de devam eden Aydın Doğan davası hakkında bir şey söylemeyelim ama F.Gülen’in sonu da Al Capone’a benzer olacak gibi görünüyor.

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX