0530 708 54 54
0530 708 54 54
22 Aralık 2015 Salı 00:00:00 - Güncelleme:22 Aralık 2015 Salı 03:21:00

Bir ülke düşünün 

Bir ülke düşünün, binlerce Müslüman'ın katili olsun,

Bir ülke düşünün, binlerce Müslüman'ın katili olsun, 
Bir ülke düşünün, ortak bir strateji izlemek için Batı’yla anlaşmış olsun, 
Bir ülke düşünün, Ortadoğu’da ABD egemenliğine dayanan yapının savunucusu olsun, 
Bir ülke düşünün, Batı’nın “teröre” karşı açtığı mücadelede kendisini asıl unsur olarak takdim etsin, 
Bir ülke düşünün, terörle mücadele bahanesiyle askeri uzmanlarını birçok ülkeye göndersin, 
Bir ülke düşünün, Müslüman karşıtı yönetimlere destek versin, 
Bir ülke düşünün, kendi kutsal yerlerini İslam dininin kutsal yerlerinden 7 kat önemli saysın, 
Bir ülke düşünün, Müslümanlara en büyük zulmü yapsın, onların kimliklerini hiçe saysın, topraklarına el koysun, 
Bir ülke düşünün, Türkiye’nin en sert düşmanı olsun, 
Bir ülke düşünün, Türkiye’deki neredeyse İslamofobya yapan muhalefetle birlikte olsun, 
Bir ülke düşünün, bölgesindeki halkları nükleer silahla tehdit etsin, 
Bir ülke düşünün, her fırsatta Türkiye’nin terörizme karşı yaptığı operasyonları eleştirsin, 
Bir ülke düşünün, Türkiye’yi “cihatçı” terörizme yardımla suçlasın, 
Bir ülke düşünün, PKK’ya yardımcı olsun, onu her türlü imkânla beslesin, 
Hangi ülkedir bu? Yanıldınız, İsrail değil. Bu ülke kendini İran İslam Cumhuriyeti olarak adlandıran Doğu komşumuzdan başkası değildir. 

Hoşgörünün sınırı olmalı 

Son yılların olayları hâlâ gözümüzü açmadıysa, 5 ülkeyi işgal edip, 15 ülkede savaşan İran’ı anlamadıysak hiçbir zaman anlamayacağız demektir. 
İran gerçeğini görmemek, ülkemizin kendi öz çıkarlarını savunmayıp hayali fanteziler peşinde koşmak demektir. 
İran Azerilere, Türkmenlere, Kaşkaylara, Araplara, Kürtlere, Lurlara, Belucîlere zulüm etti, sesimizi çıkarmadık. 
İran, Ermenistan’ın Karabağ katliamını destekledi, sustuk. 

İran, Irak’taki ABD kuklası Şii Maliki rejimince yapılan etnik temizliği yönlendirdi, biz onu ambargoya karşı koruduk. 
İran, Irak Bölgesel Kürt yönetimini Türkiye’yle ilişki kurduğu için cezalandırdı, pek tepki vermedik. 

İran, Suriye’de 350 bin, Yemen’de binlerce Müslümanın katledilmesinde suç ortağı oldu, biz ona Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde sahip çıkıp sanki ödüllendirdik. 
İran, Mısır’daki Mursi yönetiminin ve Hamas’ın kuyusunu kazdı, biz onları İran’la ilişki kurmaları için teşvik ettik. 

Gözleri var görmezler 

Bunların hepsi bir yana, Türkiye’deki Müslüman sivil toplum örgütlerinden İran’a yönelik hiçbir protesto gelmedi, Azerbaycan üzerinden İran’a gemi gönderen olmadı, “İran’la diplomatik ilişkileri keselim, bir daha da kurmayalım” diyen hiçbir keskin muhalife de rastlamadık. Oysa tarihi birazcık bilenler, bugünkü İran’ın varlığının bile bizim geçmişimiz olan Osmanlı’nın reddi üzerinde ortaya çıkmış olduğunu ve o rejimin nihai amacının Türkiye’yi ele geçirmekten ibaret bulunduğunu anlamalıydılar. 
Vaktiyle ABD’li ünlü devlet adamı Kissinger’in İran Şahı’na, “İsrail’i, bölgedeki Müslümanlar oyalansınlar, gerçek düşmanlarını görmesinler, hatta İsrail’e karşı bize umut bağlasınlar diye kurdurduk” dediği rivayet olunur. Anlaşılan avcılıktaki sahte ördek kullanımına benzer bu yöntem pek etkili olmamış ki, Ortadoğu’yu elde tutmak için 1979’da Humeyni’yi de Paris’ten özel muameleyle İran’a yollamışlar.  

ABD’nin İran kartı 

Batı’nın İran’la yaptığı nükleer anlaşmadan sonra kartlar daha açık oynanmaktadır. ABD’nin İran kartı artık masa üzerinde ve açıktır. Diktatör olduğu ve terörü desteklediği gerekçesiyle Saddam’ı deviren ABD, İran’a karşı o kadar yıl boyunca neden kılını bile kıpırdatmamıştır? Aynı ABD’nin, Irak’la yaptığı savaşı kaybetmek üzere olan İran’a nasıl el altından silah ve mühimmat yolladığı da hatırlardadır. Zaten Saddam’ın yaptığı en büyük hata, politikada gerçekçi olmayıp söylemlere ve propagandaya inanmasıdır. Irak lideri de birçok insan gibi tuzağa düşmüştü,  ABD ve Batı’nın İran’daki molla rejimine karşı olduğunu sanıyordu, oysa İran’da mollalar Batı’nın petrol çıkarlarını korumak ve ülkenin Sovyet blokunun eline geçmesini engellemek için iktidara getirilmişlerdi. 

İran dostlarının ihaneti 

İran, Batı’ya verdiği hizmetin mükâfatını ABD’nin 2003’te Irak’a müdahale etmesiyle almıştır, görünen köy kılavuz istemiyor, Irak devleti İran’a adeta hediye olarak verilmiştir. Zaten onun için Türkiye hep Irak olayının dışında tutulmuştur. Ardından da, İran askerlerinin Suriye’ye girmesine Batılılarca göz yumulmuştur. Lübnan’da da İran yanlısı Hizbullah’ın etkili olduğu düşünüldüğünde, şu veya bu koridordan söz edenler, Şii koridorunu da değil göstere göstere gelen Şii yayılmasını görmelidirler. 

Ağaçlar ve orman 

Bu konuları tekrar tekrar hatırlatmamın nedeni şudur. Tek tek ağaçlara bakarken ormanı gözden kaçırmayalım. Çeçen haklarını savunan bir sivil toplum örgütü Rusya konusunda aşırı hassas olabilir, hakkıdır. Tebriz Azerilerinin örgütünde tabii İran, Bayır Bucak Türkmenleri'nde de Esad konusu ön planda olacaktır. Tıpkı bunun gibi Filistin davasını bayrak edinenlerin de İsrail’e bakışı çok çok özeldir. Bunların hepsi olağandır, ama bir devletin dış politikası bunların tamamıyla ilgilenir ve bu konulardan hem mekân hem de zaman olarak çok daha geniş bir perspektifi vardır. Bir ülkede paralel devlet olmayacağı gibi dış politikayı da sivil toplum örgütleri belirlemez. Tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan ilkesinin dış politikadaki uygulaması budur.

Etiketler :
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX