İran-ABD düğümünün sırrı

Bağdat hükümetinin fanatik İran yanlısı yöneticilerinin tümü eski bir terörist örgüt olan Dava’nın militanlarıdır. Dava örgütü, ABD ile İran arasında geçmişten beri süregelen bir ortaklığın eseridir. Bu yapının geçmişi o kadar ilginçtir ki, Ortadoğu terörizminin anahtarı buradadır. Bugün terörizmin en açık örneği olarak kabul edilen canlı bomba eylemini ilk kez organize eden grup da açık adı  “Hizb-ül Dava el İslamiye” olan işte bu terör örgütüdür. 

ABD’nin Dava’sı 

Kısaca “Dava” olarak adlandırılan bu terör örgütü Irak’ın Arap milliyetçisi ve laik bir rejime sahip olduğu bir dönemde 1960’larda kurulmuştur. Soğuk savaş sırasında komünist Rusya’ya yakın olan Bağdat yönetiminden rahatsız olan Batı, o dönem İslami hareketleri kışkırtıp manipüle etmekle meşguldü. Bu nedenle açıkladığı ilk amacı Irak’ta İslam’ı desteklemek olan Dava, ABD ve İngiltere’nin desteğiyle büyümüş, Lübnan ve Suriye’de şubeler açmıştır. O dönemde Türkiye’de içinde Fethullah Gülen’in de yönetici olarak bulunduğu Komünizmle Mücadele Birliği gibi yapılanmaları finanse eden ABD, Dava’ya da önemli para yardımlarında bulunmuştur. 
Dava, 1970’lerde Saddam Hüseyin’e karşı silahlı terör eylemlerine başlamıştır. 1979 İran devriminden sonra Dava terör örgütü merkezini Tahran’a taşımıştır. Eski ABD ajanlarının Şiilik üzerinden mollalarla kurdukları iyi ilişkiler dikkat çekmiştir. 1980 Yılında Dava terör örgütü Irak’ın ikinci adamı ve Saddam’ın yardımcısı Tarık Aziz’e karşı bir suikast girişiminde bulunmuştur. Irak rejimi ise bütün Dava mensuplarının öldürülmesi emrini vermiştir. 

Bombalı aracı ilk icat eden terör örgütü 

Düzmece devrimden hemen sonra İran rejimi ve ABD arasındaki gerilim suni olarak arttırılmıştır. O ortamda 12 Aralık 1983 tarihinde adına Kuveyt saldırıları denilen bir dizi eylem düzenlemiştir. İlk kez canlı bombaların kullanıldığı bu eylemlerde Kuveyt, ABD ve Fransız hedeflerinde bombalı kamyonlar patlamıştır. Eylemlerin sorumluluğunu Dava örgütü ve daha sonra Hizbullah adını alacak olan Lübnanlı İslami Cihat Örgütü üstlenmiştir. 
İşte bugünkü Irak yöneticileri Haydar El Abadi ile Nuri El Maliki (kod adı Cevat, Bekaa vadisinde PKK ile el ele olan Cevat) o dönemde bu Dava örgütünün yöneticileriydi. El Maliki, Dava’nın Suriye’deki bürosunun başındaydı. El Abadi’nin iki kardeşi de terör eylemlerinde öldü. Kuveyt makamları saldırıların organizasyonunda görev alan 17 kişiyi yakaladı, 4 terörist kaçtı. Üçü tutuklu, üçü kaçak 6 kişi idama, 7 kişi müebbete, diğerleri ağır hapis cezalarına mahkûm oldular. İşin ilginç tarafı idam mahkûmu kaçaklardan birinin 2007 yılında Irak Parlamentosu üyesi olarak ortaya çıkmasıdır. Cemil Cafer Muhammed adlı bu şahıs aynı zamanda milis komutanıdır ve Irak medyasında dahi İran ajanı olarak suçlanmıştır. 

İslam Devleti İslam Cumhuriyeti 

12 Aralık 1983 Kuveyt olayları incelendiğinde bombalı kamyonların kullanış biçimi, aynı anda 6 hedefe birden saldırılması bugünkü DAEŞ eylemlerini anımsatmaktadır. Terörizm teknolojisi açısından İran ve Hizbullah terörüyle, DAEŞ terörü arasında bir fark yoktur ve muhtemelen bazı DAEŞ militanları başlangıçta bu teknikleri İranlılardan öğrenmişlerdir. Zaten kendisini İslam Devleti olarak gösteren DAEŞ’le, İslam Cumhuriyeti olarak gösteren İran, din adamları yönetimi olarak da birbirlerine benziyorlar. 
Dava ve ortakları, Kuveyt saldırılarında yakalananların serbest bırakılması bahanesiyle 80’li yıllarda diplomatları rehin alma, uçak kaçırma, saldırı ve bombalama gibi terör olaylarına devam etmişlerdir. Dava’nın bu dönemde Hizbullah adını alan Lübnanlı ortakları 1984’te Beyrut’ta Amerikalıları kaçırmıştır. İşte bu kaçırma olayı ilginç bir biçimde ABD ile İran arasında İrangate adı verilen silah ticaretinin gelişmesini tetiklemiştir. Kendi kamuoylarına karşı rehineleri kurtarmak bahanesini kullanan Amerikalı yetkililer Mollalarla olan gizli ilişkilerinin ortaya çıkmasını riske ederek İran rejimine önemli miktarda mühimmat, yedek parça ve füze yardımı yapmışlardır. Bu sayede Irak-İran savaşının gidişatı değişmiş, Saddam’ın önü kesilmiştir. İran ve ABD arasındaki o görüşmelerde İran heyetine bugünkü Cumhurbaşkanı Ruhani başkanlık etmiş, temaslarda Abadi ve Maliki de rol almıştır. 

Çark üstüne çark                                                                                     

Dava örgütü 1980’lere kadar Saddam karşıtı, İslami ve Batı’ya yakın bir örgütken, 1980-1990 arasında görünüşte şiddetle ABD’ye karşı olan İran çizgisinde bir örgüt haline gelmiştir. Ancak 1990’daki Birinci Körfez Savaşı’ndan itibaren Nuri El Maliki, Cevat kod adını bırakıp ABD’nin kurdurduğu Irak Milli Kongresi’ne Dava partisi adına katılmıştır. Ancak bu dönemde de Tahran’daki merkezi, Şam ve Beyrut’taki şubeleri de işlemeye devam etmiştir. Zaten, sözde ABD karşıtı Esad rejiminin Baba Bush’un Irak ‘a karşı kurduğu koalisyona katıldığını da hatırlatalım. 
Türkiye’nin hükümetiyle, halkıyla 1990’larda yaptığı en büyük yanlış ABD ile İran’ın birbirlerine düşman oldukları şeklinde bir ezbere sahip olmaktır. Faili meçhullerde İran’ı suçlayanlar da, PKK konusunda Suriye’yi hedef alanlar da, daha sonraki dönemlerde İran’la birleşerek ABD’ye karşı tavır alacaklarını sananlar da fena halde yanıldılar. Çünkü hepsinin arkasında ABD vardı. Ortadoğu’yu bazıları için karmaşık ve anlaşılmaz kılan da işte bu basit gerçekti.