0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Ordunun durumu (3) 

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye'nin yapısını bozma üzerine yapılan her operasyonun aynı zamanda Avrupa ve Batı sistemini temelinden sarsma potansiyeli taşıdığı ısrarla tespit ve test edilmesine rağmen Batı ülkelerinin TSK ve Türkiye'yi istediği gibi yapılandırma girişimlerinin hâlâ devam ediyor olması, ayrıca araştırılması gereken bir olgudur. 

Türkiye ile benzer kaderi paylaşan, haklı olarak düşmanı Batı'dan bekleyen ve buna göre de konuşlanan Rusya'nın da aslında Batı sistemine ne kadar hâkim olduğunu anlamak istiyorsak, SSCB ve Rusların finansal operasyonlarına analitik bir bakış yetecektir. 

Batı, fiziken ya da zihnen işgali altına aldığı yerlerde, ekonomik, siyasi, etnik ya da dini gruplar arasındaki farklılıkları daima ön plana çıkarma, farklılık yoksa icat etme yoluna gitmiştir. Zaten modern dünyanın konsepti de varolan çatışmaların sürdürülmesi, çatışma yoksa icadı, sönmek üzere ise körüklenmesi üzerine kuruludur. 

Kadim bilgi ve yeraltı zenginliklerinin dünya üzerindeki dağılımı, iklimler, kıtalar, boğazlar ve suyolları gibi Yaratıcı'nın eseri coğrafi, askeri, ekonomik paradoksların dünya barışı, küresel ve bölgesel istikrarlar için ne kadar gerekli olduğunu Batı'lı stratejistlerin anlamasını bekliyoruz. 

Tarihin paradokslarının düğümlendiği Türkiye ve Türk ordusuna yönelik negatif operasyonlar, Batı'nın özellikle askeri, diplomatik ve siyasi zihniyetini deforme etmekte ve küresel gelişmeleri ıskalamasına sebep olmaktadır. Genel olarak Doğu'nun da buna bağlı olarak bilimsel mantalitesi bozulmalar yaşamakta ve küresel rekabette gerilerde kalmaktadır. Ekonomik olarak İslam dünyasının dikkatini teknolojiye yoğunlaştırması gerekirken, ideolojik ve dini tartışmalara yoğunlaşması, Batı'nın yararına gibi gözükse de küresel resmi istikrarsızlaştırmaktadır. 

İngilizler, iç içe oldukları küresel sermaye, asırlık tecrübe ve ilişkilerine dayanarak dünyaya nizam verme gaye ve gayretlerinden hiç vazgeçmemişlerdir. Yerel, bölgesel ve küresel tüm kaosların, zihinsel kaosların yansıması olduğunu ve bilimsel bulguların bazı devletler tarafından çok kabaca hegemonluk tesis etmede kullanılması ve bu konuda İngiliz aklının yaptığı öncülüğün teslimi gerekli ve önemlidir. 

Ordular barış dönemlerinde olası savaş ihtimallerini değerlendirir ve buna göre kendilerini dizayn eder, bir yandan da yerel ve küresel tüm gelişmeleri titizlikle izler ve bunun sonucunda ordu, kendisini yeni yeteneklerle donatır. Teknolojik, bilimsel, askeri, bilişimsel, psikolojik, sosyolojik, antropolojik, dinsel, ekonomik, finansal gibi yüzlerce parametre, ordunun kurmayları, stratejistleri, akademisyenleri tarafından değerlendirilir. Bugün önemli devletlerin subayları en az 22 şapkayı giyebilecek şekilde yetiştirilmekte, yani 22 ayrı konuda uzmanlaştırılmaktadır. 

Yine klasik olsun, modern olsun, tüm asker ve stratejistler bilirler ki, ülkeler en yıkıcı saldırılara barış zamanında uğrar, çünkü bu saldırılar gizli oldukları için teşhis edilemezler ve dolayısıyla da önlem alınamaz. TSK’nın barış dönemlerinde bu görevlerini yapmasını önlemek için 1500’lerden beri çalışılmaktadır. TSK bugün hâlâ dünyanın en önemli ordularındandır. Fakat öyle bir ordu düşünün ki en büyük kayıplarını barış zamanında vermektedir. 

Batı’da ve dünyada askeri terminoloji ve savaş terminolojisi binlerce  yeni kavram ile zenginleştirilmiş, Türkiye bunlardan sadece üçünü-beşini deşifre edebilmiştir. Yani Türkiye savaşın ve askerin değişen ve gelişen tanımlarını henüz öğrenmemiş ve bunları askeri istihbari, ekonomik, teknolojik, bilimsel, sosyolojik, coğrafi, enformatik gibi onlarca alandaki güvenliğini sağlayacak şekilde organize edememiştir. Çünkü TSK savaşı cephede değil içinde verir hale düşürülmüştür. 

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX