0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Kut'ül Amare

''Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır.'' "İşte Osmanlı sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale'de, ikinci zaferi burada görüyoruz" Sözleri Kut'ül Amare Zaferi'nin, ne kadar önemli bir zafer olduğunu anlatıyor.

Irak Cephesi' nde 29 Nisan 1916' da Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlanan Kut'ül Amare Savaşı, Birinci Dünya Savaşı'nın temel muharebelerinden biri olarak kabul edilir. Tümgeneral "Charles Vere Ferrers Townshend'' komutasındaki İngiliz birliklerinin teslim alınmasıyla kazanılan bu zafer, Çanakkale'nin ardından Birinci Dünya Savaşı'nın, "en büyük zaferi" olma niteliği taşır. Genelkurmay Başkanlığının arşivinde bulunan Kut'ül Amare Savaşı'na ilişkin askeri belge, kroki ve komutan yazışmaları, 13 bin 300 kişilik İngiliz ordusunun teslim alındığını belirtir. Öyle ki, İngiliz tarihçi James Morris'in, "Britanya askeri tarihinin en aşağılık teslimi" diye kayıtlara geçen sözleri, bu olayın İngilizlerin gönül dünyasında ne kadar hazin bir yer tuttuğunu da gözler önüne serer.

Olaylar silsilesi şöyle gelişir; Tümgeneral Townshend komutasındaki İngiliz 6. Tümeni Bağdat'a ilerlerken, 22-23 Kasım 1915'te Selmanı Pak Muharebesi'ni kaybedip geri çekilir ve 3 Aralık'ta Kut kasabasına sığınır. 6. Ordu'nun komutanlığına atanan Mareşal Colmar Freiherr von der Goltz Paşa'nın emriyle, Irak ve Havalisi Komutanı Albay Sakallı Nurettin Paşa'nın birlikleri, 27 Aralık'ta Kut'u kuşatır. İngilizler, Kut'u kurtarmak için General Aylmer komutasındaki Tigris Kolordusu ile hücuma geçer, ancak 6 Ocak'ta Şeyh Saad Muharebesi'nde 4 bin askerini kaybederek geri çekilir. Bu muharebede Türk ordusuna geri çekilme emrini veren 9. Kolordu Komutanı Miralay Nurettin Paşa ise görevinden alınır, yerine Halil Paşa getirilir.

İngiliz ordusu, 13 Ocak 1916'da Vadi Muharebesi'nde bin 600, 21 Ocak 1916'da Hannah Muharebesi'nde 2 bin 700 asker kaybıyla geri püskürtülür. Mart başında tekrar taarruza geçen İngilizler, 8 Mart 1916'da Sabis mevkisinde Albay Ali İhsan Bey komutasındaki 13. Kolordu'ya hücum eder, fakat 3 bin 500 asker kaybederek geri çekilirler. Bu yenilgiden dolayı General Aylmer azledilir. 19 Nisan 1916'da Bağdat'taki karargahında tifüsten ölen Mareşal Colmar Freiherr von der Goltz Paşa'nın yerine 6. Ordu komutanlığına atanan Halil Paşa, 29 Nisan'da General Charles Townshend komutasındaki İngiliz ordularını sıkıştırır.

İngiliz komutan Townshend, "1 milyon İngiliz lirası karşılığında, 13 bin 300 kişiden oluşan ordumla Hindistan'a gitmeme izin verilmesini" teklif eder.

Osmanlı Genelkurmayından Halil Paşa'ya gelen cevapta, "Siyaseten İngilizlerin hoşuna gidecek işler yapma mecburiyetinde olmadığımız gibi, paraya da ihtiyacımız yoktur. Orduyu kamilen teslim etmek üzere yalnız Tümgeneral Townshend'e şahsen müsaade edilebilir. Bundan başka hiçbir şart kabul olunamaz." Cevabı verilir.

Aradan geçen zamanda ise, nadiren görülen İngiliz çaresizliğinin bir dışavurumuna şahit oluruz. Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend, kuşatma sürerken Halil Paşa'ya gönderdiği mektupta, ordusunun teslime hazır olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Efendim Hazretleri, açlık bizi silah bırakmaya zorluyor. Zatıalilerinin, 'Sizin cesur askerleriniz bizim samimi ve kıymettar misafirlerimiz olacaktır.' sözlerinize istinaden kahraman askerlerimi size teslime hazırım. Askerlerim verilen görevi yaptıkları için onlara iyi davranınız. Siz, askerlerimi Selmanı Pak Muharebesi'nde, ricat zamanlarında ve beş ay devam eden Kut'ül Amare Kuşatması'nda görmüşsünüzdür. Askerlerimin vazifesini nasıl ifa ettiğini takdir etmişsinizdir. Askeri harp tarihi, özel olarak bu meseleyi teyit edecektir. İcab eden şartlar yerine getirildikten sonra sizin karargahınıza gelip, Kut'ül Amare'yi teslim etmeye hazırım. Fakat erzakın sevkini hızlandırmanızı rica ve temenni eylerim. Size hastanemi ziyaret etmenizi ve orada bulunan askerlerimden bazılarının kolsuz ve ayaksız, bazılarının da hasta ve zayıf olduğunu görmenizi teklif ediyorum. Bunları harp esiri olarak almaya hevesli olduğunuzu farz etmem. Bunlar için en iyi yolun yaralıların Hindistan'a sevki olacağı kanaatindeyim." Sözleriyle "Güneş Batmayan İmparatorluğun" yenilgisini ilan etmiş oldu.

Kut'ül Amare Zaferi'nin nasıl bir zafer olup, yüreklere nasıl su serptiğini, sanırım Miralay Kazım Karabekir'in şu cümleleri ortaya koyuyor; "Tarihimizin iki yüz seneden beri yad etmediği böyle bir zaferi bize lütfeden Cenabıallah'a şükredelim" ifadesini kullandığı emir yazısında, şunları kaydetti:

"Bu zaferin en büyük şan ve şerefi, böyle bir vakayı İngiliz tarihinde ilk defa Türk süngüsünün kaydetmesindedir. 18. Kolordu'nun aslan yürekli erleri, Cenabıallah'a secdeye kapanalım. Bu akşam şehitlerimize Fatihalar, Tebarekeler, Yasinler okunsun. Gaziler birbirine sarılsın, birbirini tebrik etsinler. Ben de bugünkü Kut'ül Amare Bayramı vesilesiyle sizin pak ve yüksek alınlarınızdan kemali hürmet ve samimiyetle öperim."

Ruhları şad mekanları cennet olsun...

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX