0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Ruhun şad olsun Delikanlım…

Şöyle bir dönüp baktığımda, şu yarım asrı geçmiş ömrümde bizler de az şeye şahitlik etmemişiz, diyorum.

Biz, 60 İhtilali'nden sonraki nesiliz. Babalarımızdan devraldığımız acılarımız; babalarımızın kahramanlıklarıyla sevincimiz, derken tam da delikanlılığa adım attığımız yıllarda, bizim, milletimizin ve devletimizin daha sonralarda ağır bedeller ödeyeceği 12 Eylül 1980 Darbesi...!

Dün gibi hatırlıyorum, 1974 Temmuz'unu, Ordu Karaağaç Köyü'nde babam ineklerimize çaltı yaprağı buduyor, ben ise onu hayran hayran izliyordum. Temmuz ayının sıcaklığından değil de akşamları saat 19:00 'da radyonun başında ajans haberlerinden olsa gerek, evimizde ağır bir hava hakimdi.

1974 Kıbrıs Barış Harekatı... Türk'ün uzun bir zamandan sonra kazandığı zafer!

Oyunlarımıza varıncaya kadar her şeyimiz değişmişti. Öylesine bir zaferdi ki bu zafer, 70'li yılların başında Deniz Gezmiş'in idamına üzülen ve sevinen amcalarımız bile, kenetlenmişlerdi!

Daha sonrasında tam da fındığı harmana atıp, "gavsul" ayıklayıp (fındığı dış yeşil kabuğundan ayırmak, kapsül), pazara götürüp yeni alacağım takım elbisenin hayalini kurarken, bir Cuma günü ağabeylerimiz tekrar radyonun başına toplanmışlardı. Sonrasında, gördük duyduk ki, hepsini cezaevlerine tıktılar, kimileri işkencelerde sakat kaldı, kimileri ise idam sehpalarına delikanlıca yürüdüler!

11 Eylül'e kadar koskoca Türkiye'yi paylaşamaz iken, yedi buçuk yıl, beş metrelik hücreleri paylaştılar (Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun ifadesidir)!

Bizler, delikanlılığı onlardan öğrendik...

Benim tanıdığım ağabeylerim, ''Çırpınırdın Karadeniz'' marşını söylerlerdi...

Tekrar tekrar izlediğimiz, ''Güneş ne zaman doğacak'' sinema filmi...

Ve Zeynep Hanlarova...

80'li yılların sonlarıydı, ''SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Birliği) dağılacak'' sözünü Başbuğ'un ağzından duymuş şanslılardan olmuştuk.

Başbuğ'un dedikleri bir bir çıktı.

1990'lı yılların başında bir başka delikanlı tanıdık...

Ebulfez Elçibey!

Bize yaşattığı şey, hayallerimizin ötesinde bir şeydi!

Takvimler 1992 yılını gösteriyordu ve Bakü Meydanı'nda Başbuğ Alparslan Türkeş, Elçibey'in elinden tutmuş, el ele adeta, Mehmet Emin Resulzade'nin, ''Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez'' sözünü haykırıyorlardı!

Yıl, 22 Ağustos 2000...

Türk Dünyası'nın delikanlısı Başbuğ'unun yanına göçtü!

Delikanlım, keşke Karabağ Zaferi'ni görebilseydiniz...

Keşke...

Ebulfez Elçibey 'in nasıl bir yürek taşıdığını anlatmaya şu sözleri yeter sanırım, ''Çok işkence gördüm, çok çektirdiler, hiç birine yanmam da bir Atatürk rozeti vardı yakamda, onu aldılar elimden, hala içim yanar.''!

Ruhun şad olsun Delikanlım...

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX