Bayramın gözyaşları deniz oldu!

Bugün Ramazan Bayramı'nın üçüncü günü, hamd olsun turistlik beldelerimiz doldu taşıyor, artık bir tek insan bile alamayacak vaziyette! Beş, altı, yedi yıldızlı otellerimiz tatilin uzatılacağının ilan edildiği günlerde dolmuş!

Maşallah!

Allah nazarlardan saklasın!

Görünen o ki, bu Ramazan ayında tutulan oruçlar, kılınan namazların bereketi turistlik tesislerimizin kasalarına para oldu aktı!

Dün medyaya baktım, manşetlerde de konu aynı, bir tek insanın dahi sığamayacağı turistlik beldelerimiz, otellerde yer bulamayanlar için kurulan çadırlar...

Üçüncü sayfalarda ve televizyon haberlerinin en seyredilmeyen sırasında da ayıp savma babından, gelenek hatırlatmaları, Darülaceze ziyareti yapan üç beş gerici (!)...

Gerici, çünkü onlar çağdaşları gibi 24 ay taksitli bir bayram kredisi çekip de bir otel rezervasyonu yapmamakta inat etmekteler!

Onlar hala, bayramların sılayı rahim olduğunda ısrara edenlerden, hala ısrarla çocuklarına beş, altı, yedi yıldızlı otelleri değil, doğdukları toprakları, dedelerinin mezarlarını göstermekteler!

Onlar, devletin makbul vatandaşları değil, devlet dairelerinde yangın tüpünün de aralarında bulunduğu, tehlike anında başvurulacak alet edevat özelliğinde vatandaşları!

Ne zaman ki, yangın büyür, alev bacayı sarar onlar meydanlardadırlar!

Bir başka ifadeyle de, en fazla bayramlarda, 3.sayfalarda ya da televizyon haberlerinde en seyredilmeyen sıralarda yer bulsalar da ne devletin ne de medyanın farkında olmadıkları insanlardır!

Ben burada insanımızın tatil yapmasından hasetlenmiyorum aksine insanımız ülkemin her bir köşesinde tatil yapabilmeli.

Her bir çalışanın yasal tatil hakkı vardır ve tatil denilen şey de işte bu tarihlerde yapılır.

Hülasa bayram bayramdır, tatil tatildir!

Eğer, biz bayramları da tatil yaparsak biz değil başkaları bayram yapacak, biz ise bayramda tatil yaptığımız için dünyamızdan, ‘’bayram yapmak’’ kavramını da dönüşü olmayan tatile çıkaracağız ve gün gelecek başkalarının bayramlarında evlerimizde dede, torun başkalarının bayramını kutlayacağız!

Sakın bana, “Amma da salladın” demeyin!

Siz hiç, Ramazan Bayramı’nda tatile çıkan Fransız, Alman gördünüz mü?

Görmediniz, göremezsiniz de, ama ben dahil hepimiz, değil Türkiye’de tüm İslam aleminde Noel Bayramı kutlayan, hatta bayram hazırlıklarını Hristiyanlar gibi aylar haftalar öncesinden yapan Müslümanlar gördük!

Bakınız, mevcut iktidar bile bayram tatillerini dokuz güne çıkara çıkara İstanbul seçimlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için otobanların kenarına Sayın Yıldırım’ın afişlerini asmak, televizyonlarda reklam yayınlamak zorunda kaldı!

Ne zaman ki, “bayram” ve “tatil” tanımlarını doğru yapıp, o tanıma göre yaşamaya başlarız, işte o gün biz, “Biz” oluruz!

Biz “Biz” olduğumuzda da ne kadar zor günler geçiriyor olursak olalım, her zorun sonunu bayram eyleriz!

Bu satırları sılayı rahim yapmak için gittiğim İzmir’de bir mahalle kahvehanesinde yazıyordum ki, bilgisayarıma üç damla düştü, artık Darülaceze’ye sığınmış, “Ramazan Bayramı”ndan düşen üç damla gözyaşı...