Başkan Erdoğan, hukuk ile ekonomi reformu ve Süleyman Demirel

Bu ülkenin tarihinde siyasetçiler tüm politik kariyerleri boyunca hep "mevcut ahval ve şerait" içinde siyaset yapmaya çalıştılar.

Türkiye’nin geçmiş dönem siyaset adamları hep askeri vesayet altında yaşadılar.

Her zaman "İyi saatte olsunlar" hazretleri Türk siyasetçilerinin ensesinde boza pişirdi.

Türk siyasi hayatında "İyi saatte olsunlar" hazretlerinin saltanatına son veren kişi Recep Tayyip Erdoğan oldu.

Siyaset kurumunun ve politikacıların üzerindeki tüm vesayeti ortadan kaldıran ve kendinden sonra gelecek tüm siyasetçileri de özgürleştiren yolu Recep Tayyip Erdoğan açtı.

Bundan böyle kendi başarısıyla yani kendi et ve tırnaklarıyla gerçek bir siyaset adamı gibi yardıra yardıra demokratik yolla seçilerek bir yerlere gelen siyasi liderin üzerinde hiçbir vesayet olmayacak.

Siyaset kurumunun üzerine zebellah gibi çöken "İyi saatte olsunlar" mekanizması bu ülkede artık bitmiştir.

Adalet Partisi’nden 12 Mart ortamında “Demirel vesayeti” yüzünden koptuğunu iddİa edenlere çok benzeyen AK Parti’den kopan kimi mahfillerin kendi aralarında "Ama şimdi de üzerimizde Erdoğan vesayeti var" sözlerini söylediğini biliyorum.

Bunu diyenler kendi mücadeleleriyle, kendi etleri ve tırnaklarıyla siyasette bir yerlere gelebilmiş olsalardı zaten böyle zavallıca dedikodular etmez ve özgüvenle bir şeyler yaparlardı.

Ona buna hele eski danışmanlarına şişirme kitaplar yazdırarak siyasi tarihe geçilmez.

Et ile kan ile gerçek mücadeleyle tarihe geçilir.

Sadettin Bilgiç de kendisinin Demirel'den çok daha üstün lider meziyetlerine sahip olduğuna dair kitaplar yazdırdı ama siyasi tarihe geçen tüm hayatı dehşet bir mücadeleyle geçen Süleyman Demirel'dir.

Benim şahsen Rasim Ozan olarak Süleyman Demirel konusunda ciddi bir pişmanlığım vardır.

Demirel’in siyasi hayatındaki mücadelesini gençliğimde yeterince doğru değerlendirememişimdir. Kimi haksız ithamlarda bulunmuşumdur.

Vakti zamanında beğenmediğim hatta korkak bulduğum Demirel'in 10'da 1'i siyasi liderlik yeteneği ve cesareti olmayanlar, hiçbir konuma kendi başlarına gerçek bir mücadeleyle gelemeyenler ancak Erdoğan'ın dedikodusunu yapar ama bir yandan da "Erdoğan ölürse önümüz açılır" sinsi hesaplarına girerek suspus otururlar.

Bu tür adamlar "gerçek siyasi aktör" değildir. Basın ve matbuat hayatında da “gerçek medya aktörü” olmayanların, şişirme tiplerin konumu aynıdır.

Mesela benim de her zaman aleyhinde olduğum Demirel gerçek bir siyasi aktördür.

Beğenin beğenmeyin Süleyman Demirel tam manasıyla bir siyasetçiydi.

Düşer kalkar yenilir yada galip gelir ama hep kendince yöntemlerle mücadele ederdi.

“Armut piş ağzıma düş" diye bekleyen kişi gerçek bir siyasetçi hatta gerçek bir karakter bile değildir.

O yüzden bu ülkede yeni siyasal reformları yeni ekonomik ve hukuk reformlarını yapacak adam yine Recep Tayyip Erdoğan'dır.

Türkiye Erdoğan'la bir siyasal devrim yapıp askeri vesayeti bitirmiştir.

Türkiye hukuk reformunu da 2021 senesi içinde Erdoğan'la yapacaktır.

Türkiye ekonomi reformunu da 2021 senesi içinde Erdoğan'la yapacaktır.

Türkiye Erdoğan'la hak ettiği özgürlükçü hukuk ve ekonomi rejimine kavuşmak zorundadır aksi halde Türkiye ayakta kalamaz.

Türkiye toplumunun çoğunluğu tüm bilimsel araştırmalara göre her geçen gün daha çok hukuk ve daha çok özgürlük talep ediyor.

Herkes bu iki şeyi istiyor: Hürce düşünmek, hürce konuşmak ve adalet mekanizmasına yani yargıya güvenmek. Şu an bu güven yok.

Önümüzdeki dönemde yapılacak hukuk ve özgürlükler reformunu, bununla birlikte yürüyecek ekonomi reformunu Erdoğan değil de şu adam yapar diyen varsa beri gelsin.

Şu anki zor dönemeci aşarak Türkiye'nin özgürlükçü demokratik hukuk rejimine tam geçişini Erdoğan değil de şu adam sağlar diyen varsa beri gelsin.

2020’ler yine Erdoğan yılları olacaktır ve Tayyip Bey de milletinin çoğunluğunun talepleri doğrultusunda özgür ve demokratik hukuk rejimine dayalı bir ülkeyi yaratacağını sürekli söylemektedir.

Türkiye için hukuk ve özgürlükler reformunu yapmak devletimizin bekası için de bir mecburiyettir.