Yayın Tarihi:
10 Haziran 2020 Çarşamba 07:37:00
Sivilleri hedef alan PKK terörü, demokrasi ve hukuk
Dün yine bir acı haberle uyandık. Alçak terör örgütü PKK yine sivilleri hedef aldı. Çatak’ta yol yapımında çalışan işçilerimizi şehit etti.
*
Terörün en ama en aşağılık versiyonu masum sivilleri hedef almaktır ve PKK terör örgütü son dönemde ısrarla bunu yapıyor.
*
Dün aynı zamanda Batman’ın Kozluk ilçesinde müzik öğretmenliği yapan gencecik bir insan Aybüke Yalçın’ın da PKK tarafından şehit edilmesinin üçüncü senesiydi.
*
Türk güvenlik güçlerinin yurt içi ve dışında düzenlediği başarılı operasyonlarla ağır darbe alan terör örgütü PKK, ülkede sağlanan huzur ve güven ortamını bozmak için masum insanları hedef alıyor.
*
Zorlu coğrafi koşullara rağmen gece gündüz demeden teröristlerin barınma alanlarını tek tek imha eden güvenlik güçleri, tüm teknolojik imkanları da kullanarak vatandaşların huzur ve güven içinde yaşamını sürdürmesi için kararlı mücadelesini sürdürüyor.
*
Operasyonlar sonucu sözde üst düzey sorumluları etkisiz hale getirilen, pişman olan teröristlerin ikna çalışmaları sonucu teslim olmasıyla bitme noktasına gelen eli kanlı terör örgütü, güvenlik güçlerinin kararlı mücadelesi karşısında çaresiz kalınca sivil insanların canına kastediyor.
*
Bölge halkının da güvenlik güçlerinin yanında yer almasıyla hareket alanı bulamayan teröristler, evine ekmek götürmeye çalışan insanlara saldırarak halk üzerinde baskı kurmaya çalışıyor.
*
Şehir merkezleri ve kırsalda gerçekleştirdiği kanlı saldırılarda, aralarında bebek, çocuk ve kadınların da bulunduğu binlerce kişiyi katleden teröristler, son hain saldırıyı Van'ın Çatak ilçesinde düzenledi.
*
PKK terör örgütünün Çatak'ta yol çalışması yapan firmanın sivil servis aracına yönelik el yapımı patlayıcıyla düzenlediği saldırıda 2 işçi şehit oldu, 8 işçi yaralandı.
*
Türkiye’nin önündeki soru çok net: Demokrasi ve hukuk içinde kalınarak nasıl terör ile özel olarak da PKK terör örgütüyle mücadele edilecek? Bu aslında tüm demokratik rejimlerin kadim bir problemi.
*
Atilla Yayla’nın terör dediğimiz olgunun temel olarak demokratik ülkelerde karşılaşılan bir mesele olduğunu mükemmel şekilde izah eden bir yazısı aklıma geliyor bu satırları yazarken.
*
Gerçekten de anti-demokratik ülkelerde terör diye bir mesele neredeyse yok.
*
Buralarda toplumsal gruplar veya dar örgütler devlete ve toplumun çeşitli unsurlarına karşı silahlı saldırılar gerçekleştirmiyor. Daha doğrusu gerçekleştiremiyor. Bu tür olaylar nadiren vuku buluyor.
*
Antidemokratik ülkelerde hak ve özgürlükler bulunmadığı gibi insan haklarına dayalı, onları tanıyan ve koruyan bir hukuk sistemi de çalışmıyor.
*
Bu yüzden, devletin kendisi yerleşik bir terör örgütüne dönüşüyor. Silaha dayanmasa dahi her türlü muhalefeti eziyor ve yok ediyor. Tüm potansiyel muhalefeti imkânsız hâle getiriyor.
*
Silahlı eylemlere kalkışanlar akraba taalukatı ile beraber yok ediliyor.
*
Dolayısıyla terör örgütleri faaliyetlerini sürdürebilmek için demokrasilerdeki haklara ve özgürlüklere muhtaç.
*
Seyahat özgürlüğü, teşkilatlanma özgürlüğü, ifade özgürlüğü, yerleşme özgürlüğü bunların başlıcaları. Bu yüzden terörizm ile demokrasi arasında ilginç bir ilişki var.
*
Özellikle ideolojik terör açısından bakıldığında demokrasi ile terör arasında bir bağ olduğu görülüyor.
*
Demokratik haklar ve özgürlükler arttıkça ideolojik terör daha rahat hareket zemini buluyor ve artma potansiyeli kazanıyor.
*
Öte yandan Yayla'nın şu uyarısı da çok önemli: Demokrasi eksikliği bir bakıma teröre dönüşebilecek şiddeti de meşrulaştırabiliyor.
*
Diğer taraftan terör örgütlerinin toplum içinde hareket alanını genişletiyor.
*
Bu yüzden etnik terör örgütleri savaştıkları siyasal rejimlerin demokrasiden uzaklaşmasını çok seviyor. Bunu sağlamaya çalışıyor.
*
Kısa vadede terörle mücadelede dezavantaj zannedilen demokratik haklar ve özgürlüklerin uzun vadede terörle mücadelenin en büyük aracına dönüştüğü gerçeğini de unutmamak gerekiyor...
*
Terörle mücadelenin ahlâkî bir boyutu da var. Teröristler genelde kendilerinin daha üstün bir ahlâkî zeminde olduğuna inanır ve halk kitlelerine bunun böyle olduğunu göstermeye çabalar.
*
Oysa devletin terörle mücadelede başarılı olması ahlâklı ve meşru bir zeminde kalabilmesine ve terörle mücadelenin toplum tarafından onaylanmasına bağlıdır.
*
Bu yüzden demokratik meşruiyetten uzaklaşması, ölçüsüz ve orantısız şiddet kullanması, sivil mağdurlar yaratması devletin ve terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin halk nezdindeki meşruiyetini ve desteğini aşındırır.
*
Atilla Yayla'nın dediği gibi PKK terör örgütü de bu yolu kullanmaya çalışıyor. Eylemleri ve saldırılarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin aşırı reaksiyon göstermesini sağlamak istiyor.
*
Bundan sivil halkın zarar görmesini, halk kitlelerinde rahatsızlık doğmasını ve böylece hem saflarına katılacak insanların sayısının artmasını hem de meşruiyetinin güçlenmesini bekliyor.
*
Son dönemde bir devlet olarak Türkiye bu tuzağa düşmeyerek çok doğru yapıyor ve asla da bu yoldan sapılmamalı. Sivilleri hedef alan bu tip alçak PKK saldırıları kimyamızı bozmamalı.
*
Türkiye'nin teröre karşı demokrasi ve hukuk içinde dik duruşu aynen bu şekilde sürmeli.