Yayın Tarihi:
05 Eylül 2020 Cumartesi 09:03:00
2020'lerde Türkiye nasıl cari fazla verecek?
Geçtiğimiz yazıda yurtdışına akan dövizin ülkemizin cebinde nasıl kalacağı meselesini yazmaya başlamıştım. 2020’lerin Türkiye’si için en mühim meselelerden biri budur.
*
Berat Albayrak’ın da tüm ama tüm gayreti elimizdeki dövizlerin doğalgaz ithal etmek yerine ülke içinde yatırıma, Ar-Ge’ye ve teknolojik icatlara yönlendirilmesi meselesidir. Yaşamsal bir olaydır bu Türkiye için.
*
İktisatçı Elif Nuroğlu’nun yazdığı gibi doğalgaz keşfinin vatandaşa yansıyacak dolaylı etkilerini iki ana başlık altında toplarsak, ilki Türkiye’nin doğalgaz ithalatına vermeyerek cebinde kalan dövizin milli gelir pastasını büyütmesi ve kişi başına düşen geliri artırması olacaktır.
*
İkinci etki ise enerjiyi yoğun olarak kullanan sektörlerdeki maliyet azalmasının ülke içi üretim maliyetlerini ve fiyatları düşürmesi, bunun da işletmeler ve vatandaşın harcamalarında yol açacağı fiyat avantajı olacak.
*
Türkiye’nin imalat sanayi, sahip olacakları maliyet avantajını enternasyonal pazarlarda daha rekabetçi olarak ihracatta da fırsata çevirecek.
*
Dünyada artan fiyatların düşmesi nadiren söz konusu olsa da, bundan üç yıl sonrasını düşündüğümüzde, beklenenden daha az fiyat artışı bile Türkiye’de enflasyonun aşağı doğru baskılanması anlamına gelecek.
*
Doğalgazı Türkiye’nin kısmen de olsa kendi imkânlarıyla üretiyor olmasının, doğalgaz faturasından ziyade fiyatlara olan yansıması çok daha büyük bir etki meydana getirecek.
*
Türkiye açık deniz platformları kurma konusunda gerekli bilgi birikimini elde edince, bu birikimi deniz üstü rüzgâr enerjisi üretiminde kullanarak, keşfettiği fosil yakıtları yenilenebilir enerji kaynaklarına dönüş için bir atlama taşı olarak kullanacak.
*
Peki hangi sektörler bu keşiften daha çok fayda sağlayacak?
*
Türkiye şimdiye kadar doğalgazı önemli ölçüde ithal ettiği için hem satıcıya yüksek kâr payı ödüyor hem de doğalgazı girdi olarak kullanan üreticiler kurlardaki değişimlerden etkileniyor Nuroğlu’nun da belirttiği gibi.
*
Türkiye enerjiyi kendi kaynakları ile ürettiği takdirde, öncelikle enerjiyi çok yoğun kullanan demir-çelik, çimento, kâğıt, cam ve seramik gibi sektörler üretim maliyetlerini önemli ölçüde düşürecek ve bu durum fiyatlara yansıyacaktır.
*
Demir-çeliğin içecek, otomotiv, beyaz eşya, inşaat gibi pek çok sektör için girdi olduğu düşünülürse Türkiye’de yerli doğalgaz, hammadde ve ara malı kullanımı neticesinde fiyatların kurdan veya dünyadaki değişimlerden artık eskisi kadar etkilenmeyeceği sonucu çıkarılabilir.
*
Bu durum fiyatların hem ülke içinde hem de yurt dışında eskiye nazaran daha düşük ve rekabetçi olması anlamına gelir.
*
Ayrıca Türkiye elektriği de hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlardan sağladığı için, makine-teçhizat gibi elektriği yoğun olarak kullanan sektörlerin de bu keşiften dolaylı yoldan olumlu etkilenmesi kaçınılmaz.
*
Bulunan doğalgaz 2023 yılı itibariyle bir yandan üretim maliyetlerini düşürerek Türkiye’nin ihracatına ve rekabetçiliğine olumlu yansıyacak, diğer yandan Türkiye eskiden ithal ediyor olduğu doğalgazın beşte birini 32 yıl boyunca ithal etmiyor olacak.
*
Bu iki etki cari açığı doğal olarak daraltacak. Eğer yeni rezervler de keşfedilir ve Türkiye’nin doğalgaz ithalatı önemli ölçüde düşer ve hatta hedeflendiği gibi Türkiye doğalgazda net ihracatçı haline gelirse, o zaman cari açık sorunu enerji kaleminde büyük ölçüde çözülecek.
*
Berat Albayrak’ın sürekli ifade ettiği gibi cari açık problemini bitirmek ve cari fazla verebilmek Türkiye’nin iktisadi hayatında gerçek bir devrim anlamına gelecektir.