0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Türkiye’ye çok boyutlu saldırılar 

Türkiye’nin hedef ülke olma özelliği tarihin hiç bir döneminde azalmamıştır. Türkiye çeşitli özellikleri sebebiyle hedeftir ki bunlar artık herkes tarafından bilinmektedir. Türkiye ve Türk coğrafyaları ya metafizik geçmişleri, mistik yapıları ya da bu özelliklere sahip kara ve deniz parçalarına yakınlık ve ulaşım sebebi ile de bir başka türlü hedeftir. Yani ezoterik okullar, mistik öğretiler, kadim bilgiler ve kadim coğrafyalar önemli ölçüde Türklerin ve Türkiye’nin saldırılara uğramasına yol açmaktadır. 

Dünya elitlerinin kadim bilgilere ve gizli tutulan ilim ve bilimlere ilgisi daima yüksek olmuştur. Bu elitler çeşitli örgütlere, farklı ezoterik okullara, okült ve mistik teşkilatlara ya mensupturlar ya da destek olmuşlardır. Ezoterik, okült ve mistik okulların bir kısmı kehanetlerin arkasından giderler. Kehanetleri gerçekleştirmek ve sonuçlarından pozitif olarak faydalanmak isterler. Bir kısmı ise kadim bilgileri elde ederek hem dünyada, hem de evrenin tamamında iktidar sahibi olmak ister. İki hedefi birlikte gözeten okült örgütler ve ezoterik okullar, 3 ila 5 bin yıllık tarihe sahip, nispeten yeni oluşumlardır. Bunun yanı sıra bin yıllık ve daha yeni oluşumlar da ezoterik, okült, mistik ve kadim doktrinlere benzemekle birlikte bu özelliklere sahip değillerdir fakat sahip olduklarını düşündürecek nitelikleri sergilerler. Türkiye’yi hedef seçenler daha çok son grupta yer almaktadırlar. 

Ülkemize, devletimize yönelik çok boyutlu saldırılar, nitelik ve yoğunluk değiştirerek daima var olacaktır. Bizlerin de daima uyanık olması gerekmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin yaşadığı ekonomik, finansal, siyasal, mali, ticari, istihbari, diplomatik, etnik ve dini saldırıların yoğunlaşarak ivme kazanmasının sebepleri ile ilgili bilgiler, eksik ve az da olsa bilinmektedir. 

Türkiye’nin “dünyanın ikinci yaratılışı” olarak kabul edilen kadim zamanların tüm kadim bilgilerini içeren eserlere ev sahipliği yaptığı inancı ve bilgisi, ülkemizi çok cazip hale getirmektedir.  

Kadim bilgicilik ve kadim doktrinler ve okullar, çok eskiden beri dünyayı köklü şekilde etkileyen gelişmelere sebep olmuştur ve olacaklardır. Dünyamız bugün de bu tür gelişmeleri yaşamanın tam eşiğindedir. 

İkinci yaratılış olgusu, yani Nuh Peygamber’in misyonu, Âdemoğlu’nun o zamana kadar ki tüm birikimlerini korumak ve geleceğe aktarmaktır. Bu koruma ve aktarma, bir ıslah ve geliştirme işlemini de içermektedir. Bunun içinde o zamana kadar ki bilimleri de beraberinde bulundurması ve koruması gerekmektedir. Buradaki en önemli bilgi ise “gemi”ye alınacak “nesne”lerin seçimi bilgisidir ve bu “nesne”lerin “gemi”ye ne şekilde alındığı, korunduğu ve geliştirildiği bilgisi de ikinci stratejik bilgi hazinesidir. 

Gerçekten kıyamet yaklaşıyor veya kıyamet olgusuna benzer tablolar yaşanacak ise Hz. Nuh’un sahip olduğu bilgiler ve bilimler, şu anda birilerinin en çok ihtiyaç duyduğu “stratejik kod”u ve “sır”rı oluşturmaktadır. Bazı insanların, bazı şirketlerin ve bazı devletlerin geçmişe ait bilgileri ve imkânları, onları “Hz. Nuh’un bilimleri”ni aramaya yöneltmektedir. Kutsal Ahit Sandığı da bu bilgilerin ve bilimlerin muhafaza edildiği bir koruma aracıdır ki dünya yeniden “sular” ile “örtülecek” ise bu bilimlerin ve bilgilerin değerini ölçmek mümkün değildir. Şüphesiz Hz. Nuh kıssasındaki metaforların sırrına vakıf olmak, inanılmaz bir iktidara sahip olmak demektir. 

Peki bu gelişmeler ile Türkiye’nin yaşadığı sorunlar arasında ne tür bir bağ vardır? Türkiye bu noktada neyi temsil etmektedir? 

Kadim zamanları bilmeyenler gelecek zamanları kurgulayamazlar. 

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX