0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

İhanet edene ihanet ederler 

Dünkü Le Monde Gazetesi’nde Fransız dış politika uzmanı Alain Frachon Suriye’deki durumla ilgili “edebi” bir makale yayınladı. O “Kürt” diyor, siz “PKK” anlayın. Bakın neler söylemiş: 
“ABD Suriye Kürtlerine ihanet etti.  O Suriye Kürtleri ki kendisini İslam Devleti ilan eden güce karşı Amerika’nın başlıca ortakları idi. ABD için bu ihanet korkunç bir savaşın herhangi bir aşamasıdır. Ötekiler için ise özgürleşme mücadelelerinde kötü bir darbedir. Fakat Kürtler'in bitmeyen hikâyesinde bu Amerikan oyunu çok sıradandır. Çünkü Kürtler'in bütün işlerinde ihanet, manzaranın bir parçasıdır. Hainlik onlara kendi dağları kadar yakındır. Tarihleri bu ihanetlerle doludur. Her zaman yeniden başlayan bir trajedi gibidir. Büyük güçler artık çok eski zamanlardan beri Kürt davasını kendi Ortadoğu çıkarları için bir araç olarak kullanıyorlar. Ve çok uzun zamandan beri Kürtler de bu güçlerden biri veya diğeriyle olan ilişkilerde kendilerini kullandırtıyorlar. Çoğu zaman Kürtlerin ‘büyükler’ arasındaki oyunda ağırlıkları sadece bir diplomatik stratejik dönem sürüyor.” 

Bu kaçıncı ihanet? 
Fransız yazarın üslubuna katılmadığımızı söylemeye gerek yok. Ama ne derece olduğu henüz açık değilse de PKK etkisindeki Kürtlerin ve PYD/YPG’deki Salih Müslüm gibilerin bir ihanete uğradıkları bu makaleden de bellidir.  İnsanlığın hiç değişmeyen bir kuralıdır bu. İhanet edene ihanet ederler. 2013 Yıllarının başlarında Doğan Medya’nın adamları Cengiz Çandar ve Hasan Cemal gibileri Kandil’de kabul ederek onların “Sakın ha, silahlı mücadeleyi bırakmayın” şeklindeki telkinlerine kapılırken PKK’lılar bu işin sonunu düşünmemişlerdi tabii. 
Ayrılıkçı PYD güçleri Suriye’nin kuzeyinde Esad ile anlaşıp kukla kantonlar kurarken Suriye halkının demokratik mücadelesine gözlerini kırpmadan ihanet etmişlerdi. 

Herkese yanaştılar 
PKK’nın Suriye’deki bu unsurları daha sonra Araplara etnik temizlik uygulamak ve ırkçı bir nefretle yok etmek istedikleri Türkmenlerin kökünü kazımak için Esad’a da hainlik yapıp Ruslara yanaştılar. Bir türlü uslanmayan, ihanet etmeden duramayan PKK trans politikhareketi bu kez Ruslara da ihanet edip daha çok silah, ballı maaş ve hava desteği veren Conilere kapılandı. 
Sayalım: Son üç yılda PKK (HDP’de cisimleşen ırkçı faşist Kürt Hareketi) sırasıyla Türkiye’ye, Suriye halkına, Esad rejimine ve Rusya’ya ihanet etti. En önemlisi de Kürt halkına defalarca ihanet etti. Bir kere ihanet eden başka ihanetlerde tereddüt etmiyor işte! Ve birkaç kez ihanetten sonra da anlaşılan bu hareket taşeronlaşıyor ve bu ihanet işini meslek haline getiriyor. 

Güven bunalımı 
İşte Kürtlerin özgürleşmesine engel olan tarih boyunca hep bu tür tutarsız hareketler ve onların hiç kimseye güven vermeyen politikalarıdır. Küresel ya da bölgesel güçlerin hiçbiri, PKK gibi ikide bir müttefik değiştiren hareketlere uzun vadeli olarak güvenmezler. PKK, PYD, YPG gibi hareketler, Demirtaş gibi liderler kullanılıp atılan kâğıt mendiller gibidir. Pis işleri yapar, sonra çöpü boylarlar.  
PKK yöneticileri Suriye’de bir dönem elde edebildikleri geçici başarıyı belki kendilerinin ince politikacılığına bağlıyorlardır. Hiç de değil. Bu kadar manevrayla aslında kendilerini bitirdiler. Ümitlerinin tükenişi biraz geciktiyse bunun asıl nedeni Türkiye’nin politikaların güncelleştirmekte biraz ağır davranmış olmasındandır. 

Güncellenen politikamız 
Türkiye’nin Ortadoğu politikası ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı ilkesini ön plana almaktadır. Milli devletlerin varlığını, birliğini, barış ve huzurunu destekliyoruz. Suriye Milleti’nin sorunlarını dış güçler değil, yine Suriye Milleti çözecektir. İç savaşın bir an önce sona ermesi en büyük dileğimizdir. Bizim Suriye konusundaki görüşümüz özetle budur veülkeyi seçimle işbaşına gelmiş bir hükümetin yönetmesinden ibarettir. Geçiş sürecinde bugünkü yönetimin işbaşında kalmasına da itirazımız yoktur. Eğer bugün Suriye topraklarında Türk Silahlı Kuvvetleri operasyon yapıyorsa bu Suriye’nin de toprak bütünlüğü içindir. Ayrıca tabii ki ayrıca Türkiye sınırlarında bir PKK terör devleti kurulmasını istemiyoruz. 
Bizim politikamız bu kadar açık ve net olunca elbette ki Rusya ve İran gibi bölge devletlerinin, Barzani Bölgesel Yönetimi gibi grupların dolaylı dolaysız desteğini almıştır. Şam Hükümeti de Türkiye’nin operasyonuna hayırhah bir tutum almak zorunda kalmıştır. Bu durumda ABD de karşı çıkamayacağı bir girişime destek olmayı kendisi için daha yararlı görmüş olmalı ki yarım yamalak da olsa Türkiye’den yana tavrını ortaya koymuştur. ABD bugün Suriye ‘de bir Kürt devletine ya da özerk bölgesine ya da bir koridora karşı olduğunu ve bütün YPG güçlerinin Fırat’ın Doğusuna çekilmesi gerektiğini söylemek zorunda kalmıştır. 

Taşeronları bırakın 
Fransız yazar ihanetten sözederken kendi ülkesini de kastediyor mu acaba? Fransızların Suriye’ye olan ilgisinin ve PKK’ya olan sempatisinin son günlerde biraz arttığını görüyoruz.  Suriye’de, Gaziantep’te, Şanlıurfa’da, Kahramanmaraş’ ta halk tarihinde Fransız askerini iyi tanır. Herkes açık oynasın, taşeron kullanmasın. O zaman taşeronlarına ihanet etmelerine de gerek kalmaz. 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX