0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

“Yurtta Sulh” cuntasının ardında kim var? 

Fransızlar Türkiye’deki temsilciliklerine ve kurumlarına 14 Temmuz günü büyük terör saldırıları yapılacağını bekliyorlardı. Saldırı Türkiye’de olmadı ama Fransa’nın kendisi vuruldu. Anlaşılan Fransızlara yanlış istihbarat verilmişti. Fransızlar bu yanlış bilgi nedeniyle kendi ülkelerinde yeterli önlem almadılar ve bedelini ağır ödediler. Belki aynı bilgi FETÖ terör örgütünün de elindeydi ve 14 Temmuz günü bu terör eylemleri nedeniyle Türkiye’nin Batı’daki itibarının iyice sarsılacağını düşünmüşler ve bunun için 15 Temmuz tarihinde bir darbe girişimi öngörmüşlerdi. 

Darbenin ideologları 

Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adı veren FETÖ terör örgütü mensupları bu darbe girişimini uzun bir zamandan planlamışlar, hatta adamlarına “40 gün içinde” gibi ifadelerle tarih verdirterek beklentiyi ayakta tutmuşlardı. Öncelikle, “memlekette aşırı bir kutuplaşma bulunduğu, Cumhurbaşkanımızın bundan sorumlu olduğu” şeklinde bir algı yaratılmak istenmişti. Bu şekilde, askeri bir darbenin “mevcut ortamı yumuşattıktan sonra demokrasiyi tam olarak kuracağı” izlenimi verilecekti. Kendilerine liberal, demokrat gibi adlar takan T24, Cumhuriyet ve benzer medya yazarlarının son zamanlarda çıkan makalelerine bakılırsa bu plan açıkça görülür. 
Öte yandan “Yurtta Sulh Konseyi”, TRT’de silah zoruyla okuttuğu bildiride “Gaflet, delalet hatta hıyanet içerisinde olan Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri tarafından temel hak ve hürriyetler zedelenmiş, Kuvvetler ayrılığına dayalı laik ve demokratik hukuk düzeni fiilen ortadan kaldırılmıştır” şeklinde bir ifade bulunmaktadır. Bu cümle yine aynı şekilde T24 ve Cumhuriyet yazarlarından alınmıştır ve bir politik araştırma şirketi yöneticisinin darbe girişiminden birkaç gün önceki çağrısında açıkça zikredilmiştir. Aynı şekilde, kamuoyunda “AK Partinin bölündüğü, tabanın yüzde 50’sinin Cumhurbaşkanına karşı olduğu” imajı yayılarak yapılması düşünülen darbeye moral desteği sağlanmak istenmiştir. Bu arada “Türkiye’de artık seçimlerle hiçbir şey değişmeyeceği” şeklinde çağrılar yapan Tarhan Erdem’in şirketinin raporları iktidar, muhalefet ve FETÖ medyası gibi değişik mecralara yerleştirilmiş onlarca yazar tarafından paylaşılmıştır. Darbenin ideologları, belli bir işbirliği ve görev bölüşümü içinde kamuoyunun darbeye hazırlanması işlevini üstlenmişlerdir. 

Darbenin dış güçleri 

“Yurtta Sulh Konseyi”, Türkiye düşmanlığını meslek edinmiş bazı uluslararası çevrelerin yaklaşımını benimseyerek bildirisine “Devletimiz, uluslararası ortamda hak ettiği itibarını yitirmiş ve evrensel temel insan haklarının göz ardı edildiği, korkuya dayalı otokrasi ile yönetilen bir ülke haline getirilmiştir” cümlesini koymuştur. Buna benzer ifadelerin ülkemize karşı içerde ve dışarda kampanyalar açanlarca kullanıldığı açıktır. Zaten bu tür cümleleri okuyunca insanlarda “biz bunu daha önce başka yerde görmüştük” duygusu uyanmaktadır. 
Konsey bildirisinde şöyle deniliyor: “Devletimizin ve milletimizin kaybedilen uluslararası itibarını yeniden kazanmak, uluslararası ortamda barış, istikrar ve huzurun temini için daha güçlü bir ilişki ve işbirliğini tesis etmek maksadıyla yönetime el konulmuştur. Devletin yönetimi, teşkil edilen Yurtta Sulh Konseyi tarafından deruhte edilecektir. Yurtta Sulh Konseyi, BM, NATO ve diğer tüm uluslararası kuruluşlar ile oluşturulmuş yükümlülükleri yerine getirecek her türlü tedbiri almıştır”. 

Ajan zihniyeti 

Bildirinin bu bölümü dikkatle okunduğunda ve özellikle “daha güçlü bir ilişki ve işbirliği” ifadesi ile konseyin dış ilişkileri hakkında yeterli bilgi edinmek olasıdır. Konsey, uluslararası ortamda barış ve huzurun temin edilememesinden hükümetimizi sorumlu tutmakta ve ülkemizi bir yerlere daha güçlü ilişki ile bağlama amacını açıklıkla belirtmektedir.  
Bildirinin genelinde geçen “gaflet, delalet hatta hıyanet”, “işte bu ahval ve şerait altında”, “yüce Atatürk”, ”vatanın bölünmez bütünlüğü, milletin ve devletin bekası”, “Cumhuriyetimizin kazanımları”,  “laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkesi”  gibi ifadeler dış güçlerin uzantısı ve din istismarcısı Fetulah Gülen grubunun kendisini Atatürkçü ve vatansever göstermek için kullandığı kalıplaşmış sözcüklerdir. 

İnsan kılığı 

Gülen grubu nasıl kendisini Müslüman göstermek için şekil ve üslup kılıfı içinde gizleniyorsa, cunta bildirisi de aynı şekilde daha önceki darbelerde kullanılan ifadeleri tekrarlayarak askeri çevreleri aldatma yoluna gitmiştir. Oysa Türkiye’deki  “Atatürkçü” darbelerin hiçbirinde askerler halka ateş açmamış ve meclisi bombalamamıştır. FETÖ’nün darbe girişimi daha öncekilerden farklı olarak daha üst düzeyde bir faşizm ve insanlık dışı bir terör eylemi özelliği ortaya koymuştur. Çünkü sapkın Gülen dinine inanan biri için kendilerinden olmayan bütün insanlar düşmandır ve Fetocuların, liderlerine tapmaktan başka hiçbir kayda değer hiçbir inançları yoktur. Bu özellikleriyle bukalemun gibi her kılığa girebilmektedirler. Siyasal görüşleri ise liberalizm kılıfına sokulmuş korkunç bir baskı rejimi ve ABD sömürgesi yaratmaktan ibarettir. Umarım bu gerçekler artık herkes tarafından anlaşılmıştır. 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX