0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Yoksullara dişsizler diyen sosyalist 

Son günlerini yaşayan 35 yıllık küreselci liberalizm döneminde “lobiye” hizmet ederek bazı koltuklar kapan zevat iyice küstahlaştı. Bunlar şimdi teker teker eleniyor. Clintonlar, Obamalarını da alıp gittiler. İngiltere’de David Cameron ve Tony Blair yok oldular. Fransa’da François Hollande ve Nicolas Sarkozy tarihe karıştılar. İtalya’da Matteo Renzi ve arka planda kalıp kendisini yöneten “Baba” Romano Prodi’nin ince işleri çıkmaza girdi. 

Tabii, tüm bu gelişmelerin asıl nedenini sosyal, ekonomik ve politik eğilimlerde aramak gerekir. Ama bu “büyük temizlik” bir yönüyle de bu politikacıların kibirlerinden kaynaklanıyor. Küreselci liberalizm uzun bir süredir kendisini “tek düşünce”, aydın ve ilerici olmanın “olmazsa olmazı” olarak pazarladı. Bazı kıt bilgili, yarım akıllı politikacı ve aydınlar da bu yalan ve propaganda makinasına kapıldılar. Kendilerini seçkin insanlar sandılar, üstüne üstlük de seçkinciliğe soyundular. Halkı, seçmenleri, kendileri için oy istedikleri insanları küçümsediler, aşağıladılar onlara hakaret ettiler. 

Eşcinsel balosunda hakaret 

Bakın şu Hillary Clinton’a. New York’ta 9 Eylül’de “LGBT Hillary’nin yanında” başlıklı bir balo düzenleniyor. Rengârenk ve ilginç kıyafetleriyle eşcinsel militanlar salonda yerlerini alıyor. Sahnede Hillary “Trump’ın seçmenlerini biliyorsunuz” diyor, salondan “yuh” sesleri, ıslıklar duyuluyor, kahkahalar çınlıyor. Hillary “Trump’ın seçmenleri acınacak insanlar, ancak zavallılar ona oy veriyor” diyor, salondan eşcinsellerin, transların hakaretleri, ağıza alınmayacak küfürleri, alaylı ve “orantısız zekâda” sloganları yükseliyor. 

Hillary Clinton eşcinsellerin çılgın tezahüratıyla iyice coşmuş olacak ki salona “yuh” çektiriyor. “Onlar ırkçılar, cinsiyetçiler, homo düşmanları onlar, yabancı düşmanları, İslam düşmanları” diye bağırıyor. Her seferinde “yuh” sesleri salonu inletiyor. Daha sonra salondakiler hep birlikte dansa başlıyorlar. Tabii, Clinton’un bu tutumu liberallerin “çoğunluğa karşı azınlıkları yanına toplama” şeklindeki her zamanki taktik tuzaklarının bir ifadesi, ama bu balonun videosu ertesi günü medyada çıkınca Hillary’nin tuzağı başına dolanıyor. 

Hillary Clinton seçmenlere hakaret etmenin bir siyasetçi için ne kadar yanlış olduğunu ancak tepkiler gelince anlıyor, o da anlayabildiği kadar. Özürler diliyor, sözlerini geri alıyor ama tabii çok geç. Donald Trump’a göre Hillary’nin o gece yaptığı konuşma seçimlerdeki en vahim hatasıdır, kibirden gözleri kör olmuştur. 

İngiliz demagojisi 

İngiltere’de Brexit’le tasfiye olanlar ne de olsa Amerikalılar kadar görgüsüz ve kaba saba olmadıklarından hakarete değil abartmaya başvurmuşlardır. Kampanya sırasında Brexit’e karşı çalışan Joe Cox adlı bir sol militan bir meczup tarafından öldürülünce, AB yanlısı politikacılar AB’den çıkmak isteyen herkesi faşistlikle suçlamışlar bu da ters tepmiştir. Üstelik zamanın başbakanı David Cameron, “Brexit olursa savaş çıkar, Avrupa’yı kurtarmak İngiltere’nin tarihsel görevidir” şeklinde konuşunca tepkiler zirve yapmıştır. “Akılsız, düşüncesiz, aşırı egoist, basit düşünen insanlar” şeklinde suçlanan seçmenler kibirli ve küstahlara hadlerini bildirmiştir. 

Fransız onursuzluğu 

Fransa’daki liberal ve sol liberallerin aymazlıklarını Sarkozy ve Hollande’ın kullandıkları birer sözcük özetlemektedir. Fransa’nın ABD yanlısı, liberal sağ lideri ve Türkiye düşmanı Sarkozy, kendisini eleştiren seçmenlere “racaille” yani ayaktakımı, pislikler diye hakaret etmiştir. Kendisinin 2007 yılında kazandığı seçim zaferini kalabalık bir grupla Paris’te “Le Fouquet’s” restoranında kutladığı bilindiğinden artık birazcık vicdan sahibi liberaller bile bu sözlere isyan etmiştir. (Bu lokantada bir kap yemek 150 avrodur) 

Bu da sosyalisti 

Şu andaki Fransa Cumhurbaşkanı solcu Hollande’ın yoksul halka ettiği küfür Sarkozy’ninken de daha fazla yürekleri acıtacak cinstendir. Fransız halkının sosyal haklarını teker teker gasp edip zenginlere vergi indirimi yapan Hollande, yoksullardan söz ederken berduşlar için kullanılan bir ifade olan “sans-dents” yani “dişsizler” sözcüğünü kullanıyor. İnsanlar belli yaştan sonra ağız ve diş sağlığı sorunları yaşarlar, uygar bir ülkede sosyal sigorta buna çözüm bulur. Sosyalist lider ise pişkince işi alaya vurmuştur. Hollande’ın bu sözleri o kadar büyük tepki yaratmıştır ki Mayıs ayındaki yeni seçimlerde tekrar aday olmayacağını açıklamıştır. 

Matteo Renzi’nin siyasal rakibi Grillo’dan başlayarak Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi’ye kadar uzanan onlarca kişiye İtalyan argosunu kullanarak ne gibi küfürler ettiğini burada aktarmak doğru değildir. Kendisini vazgeçilmez sanan birinin halkına İtalyan deyimiyle “tavuğun bacağından kanadına” kadar uzanan sözlerle hitap etmesi sonunu getirmiştir. 

Azıcık popülist olsak! 

Liberal politikacılar, medya ve akademisyenler son yıllarda bir “popülist” kavramı ortaya attılar.  Malum liberal gevezelikle ve küstahça bir seçkincilikle ekonomi sanki dokunulmaz bir alanmış ve kendi yolunu otomatik olarak bulurmuş gibi devletin iş, aş, hayat pahalılığı, yoksulluk gibi alanlarda önlem almasına karşı kudurmuşçasına saldırdılar. Bu konularda halka vaatlerde bulunan liderlere akılları sıra “popülist”  (halkçı) diye hakaret ettiler. Liberal küreselciler halk üzerinde piyasa diktası ve faiz lobilerinin vesayetini istiyorlar. Ama bir devrin sonu geldi, “populus” yani halk bu seçkincilere her yerde haddini bildirecek. 

 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX