0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Üç darbe bir arada

Bundan üç ay önce ABD’nin dünyaca ünlü iki dış politika dergisi Türkiye hakkında üç hafta arayla iki önemli makale yayınladı. Bu makaleler bir fikir bütünlüğünü yansıtıyordu. 
Ankara’daki adam 
“Foreign Policy” adlı derginin 5 Mayıs tarihli sayısında “ABD ile Türkiye arasındaki Suriye’de PYD’ye karşı alınan tavır konusunda derin görüş ayrılıkları bulunduğu” hatırlatılarak, Erdoğan’ın “Kürtlere karşı çok sert tutum aldığından” şikâyet ediliyordu. “Amerika, Ankara’daki adamını kaybetti” başlıklı yazıda aynen şöyle deniliyordu: 
“Davutoğlu’nun şahsında ABD Kürtlere karşı çok daha ılımlı bir yaklaşım gösteren bir muhataptı. Zayıf bir başbakan olmasına, iktidarı veya otonomisi yetersiz kalmasına rağmen birçok Amerikalı sorumlu için düşünce ve meşguliyetlerini iletecek önemli bir kanaldı.”
Proje tamam 
Mayıs ayı içinde ABD ile Türkiye arasındaki PKK ve PYD yaklaşım farkı giderilememiş ve yeni hükümet de ABD’yi memnun etmemiş olmalı ki ABD’nin diğer ünlü dış politika dergisi “Foreign Affairs”  30 Mayıs 2016 tarihinde daha da ilginç bir makaleye yer verdi. Bu kez yazının başlığı aynen şöyleydi: “Türkiye’nin gelecek askeri darbesi”. Bu yazıda şu satırlar yer alıyordu: 
“Şu an için ne kadar ihtimal dışı görünürse görünsün, ordunun yine de müdahale edeceği bir senaryo vardır. AKP’nin 14 yıllık rejimi orduyu laiklik konusunda biraz yumuşatmıştır ama Kürt ayrılıkçılığı hâlâ silahlı kuvvetlerin kırmızıçizgisi olarak kalmaktadır. PKK ile devlet arasındaki çatışma girdabı kontrol dışına çıkarsa, Batı’daki kitlesel şiddet hareketleri güvenliğin çöküşüne yol açarsa, ekonomide de büyük bir yavaşlama olursa ve hükümet de gitgide otoriter bir hale gelirse ordu harekete geçebilir. Bu gibi koşullar meydana geldiğinde hükümete karşı yoğun kitle gösterileri olabilir. Erdoğan, bunlara karşı sert ve kaba bir polis baskısıyla cevap verirse, kaos şiddetlenir ve kan akarsa, halk gittikçe artan bir şekilde generallerden önlem almalarını isteyebilir. Bu tehlikeli ve istenmeyen senaryonun gerçekleşmesi halinde dahi generaller muhtemelen askeri bir harekât yapmaktansa hükümetin istifası için politik yollardan baskı yapmayı da tercih edebilirler.” 
Erkene alındı 
Görüldüğü gibi Türkiye’deki askeri darbe girişimi konusunda özünde herhangi bir gizli komplo yoktur, her şey açık açık söylenmiş ve yazılmıştır. Bilinmeyen ya da henüz beyan edilmeyen konu darbeden sonra kimin cumhurbaşkanı ve kimin başbakan olacağı ve Türkiye’deki sermaye yapısının nasıl değiştirileceğidir. 
Ancak darbe girişimi sonrası elde edilen belge ve bilgilerden elde edilen iki ayrı saptama var ki çok önemlidir.  Birincisi darbenin iki aşamalı olabileceği ihtimalidir. Darbe gecesi açık FETÖ’cülerin az bir askerle yapacakları kalkışma ve suikasttan sonra, ordunun asıl komuta kademesinin istikrarı sağlamak için yönetime el koyup, hükümeti istifaya zorlamasıdır.  Yüksek komutanlar direnmiş ve bu oyuna gelmemişlerdir. 
İkinci bilgi ise darbenin aslında sonbahar için düşünülmüş olması ancak muhtemel tasfiyeler nedeniyle Askeri Şura öncesine çekilmesidir. Eğer planlandığı, bazılarının “Eylül’de yeniden geliyoruz” sözlerinden anlaşıldığı gibi girişim sonbahar için planlansaydı girişim öncesinde aynen ABD dergisinin söylediği ortam yaratılacaktı. 
Artçılar 
Bugünlerde Doğu ve Güneydoğu’da bombalı araçlarla yapılan saldırılar PKK ve Kandil’deki yabancı askeri eğitmenlerin sonbahardaki bir darbe girişimi çerçevesinde hazırladıkları sürecin bir parçasıdır.  Darbe girişimi öne çekilmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmış da olsa düğmeye bir şekilde basılmış olduğu için PKK eylemleri artarak devam edecektir. 
Öte yandan, darbecilerin liselileri sokağa dökme, çocuk istismarcıları bahanesiyle gösteriler düzenleme, faiz oranları ve dış ekonomik ilişkiler üzerinden medyada kışkırtma yaratma gibi projelerinin gerçekleşmesi bugün için zorlaşmıştır. 
Çocuk istismarı 
Düşünebiliyor musunuz, sonbaharda gizli eller liseli çocukları sokağa dökecekti, tasfiyelerden artakalan birkaç FETÖ’cü polis çocuklara ateş açacaktı, yeni oluşturulan FETÖ’cü fakat sol, merkez ve “Akepeli” görünümlü medya feryadı basacaktı. Aynı anda FETÖ’cülerin de desteklediği DİSK, Mühendis Odaları, Tabip Odaları gibi kurumlar sosyal konuları ve çevre sorunlarını bahane ederek kitlesel gösteriler düzenleyeceklerdi. 
Her şeyi denediler 
Türkiye’de Ukrayna tipi bir Turuncu devrim Gezi eylemleriyle, Brezilya tipi bir hukuk darbesi 17-25 Aralık’la, Mısır darbesi de 15 Temmuz’la ayrı ayrı denenmiş, ancak hiçbiri başarılı olmamıştır. Eğer Foreign Affairs ve Foreign Policy’nin öngördüğü bir sonbahar darbesi yapılabilseydi, liseliler üzerinden yeni Gezi, ABD’li Savcı Bharara eliyle yeni 17-25 Aralık ve aynı zamanda bir askeri darbe yapılacaktı. Üstelik üç darbe türü bir arada ve PKK desteğiyle olacaktı. 
Her şey çok açık ve net değil mi?

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX