0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Obama darbe girişiminin neresinde? 

Darbe girişimi en az 160 şehit, binlerce yaralı, maddi ve manevi ağır hasarla sonuçlandı. Olanda bir hayır var sözünün ifade ettiği gibi bu girişimin hayrı da ordu, bürokrasi ve yargıdaki FETÖ uzantılarının geniş ölçüde tasfiyesi olacaktır. Aynı şekilde Gülen takipçisi iş adamları ve medyadaki şebeke de ağır darbe alacaktır. Ancak ortada bir soru var: Darbe girişiminde bulunanlar sapkın bir dini cemaat çevresinde örgütlenmiş terör örgütü mensuplarından mı ibarettir? 

Yılanın başı 

Darbenin lideri olan sapkın din adamı Gülen 1999 yılından beri ABD’de ikamet etmekte ve ABD hükümetinin koruması altında bulunmaktadır. Darbe eylemine katılmış olanların önemli bir bölümü bu şahıs ile doğrudan, geri kalanlar ise dolaylı biçimde ve örgüt aracılığıyla ilişkilidir.  
Cumhurbaşkanımıza suikast yapmaya çalışanlardan, Türkiye Cumhuriyeti Meclisi'ni bombalayanlara, halka ateş açanlardan camileri tarayanlara kadar hainlerin tümü merkezi ABD’de olan bu örgütün mensuplarıdır. Dolayısıyla ülkemize, demokrasimize, liderlerimize ve halkımıza karşı olan bu saldırı açıkça bir Amerikan saldırısıdır. 

İnsanlık suçu 

Son darbe girişimi Fethulah Gülen örgütünün terörist ve kanlı yüzünü hiçbir tartışmaya meydan vermeyecek şekilde açığa çıkarmıştır. Ayrıca askeri darbe düzenlemek uluslararası hukukta tanımlanmış bir suçtur. Darbe girişimi sırasında işlenen cürümler örgüt mensuplarının halka karşı toplu katliam girişimlerinde bulunarak insanlık suçu işlediklerini de ortaya koymaktadır. 
Bu örgütün sadece liderinin değil, karargâhının, lojistik merkezlerinin, maddi olanaklarının ve kitle iletişim birimlerinin de ABD’de ve ABD hükümetinin koruması altında bulunduğu bilinmektedir. Bu durumda akıl ve mantık sahibi hiç kimse, Türkiye’deki darbe girişiminin ABD koruması altındaki Gülen’in örgütü tarafından bu devletten izinsiz, habersiz olarak yapıldığını iddia edemez. Ülkemize ve demokrasimize yönelik bu büyük terör saldırısının azmettiricisi olduğu şimdilik yüzde yüz kanıtlanamasa bile bir şekilde suç ortağının ABD olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. 

Dost mu? 

ABD ile kâğıt üzerinde müttefikiz. Hatta bu ittifakla ilgili olarak içeriğinin ne anlama geldiğini bilmediğimiz “stratejik” sıfatı bile kullanılmaktadır. Demokrasimize kasteden, liderimize suikast düzenleyen, devletimizin sembolü olan Meclisimizi bombalatan, halkımızın üzerine uçaklardan, helikopterlerden ateş açanları koruyan, kollayan, destekleyen ve tutumuyla teşvikini esirgemeyen eden bir müttefikten söz ediyoruz. Biz ABD ile kime karşı ittifak yapıyoruz acaba? Çünkü ancak ülkemize açıkça düşman olan ülkelerin yapabileceği eylemleri destekleyen bir ülkeyi değil müttefik olarak görmek, dostluğu ya da olağan ilişkileri bile tartışılır. 

ABD’nin ve genel olarak Batı’nın bize düşman olarak gösterdiği örneğin bazı Ortadoğu ülkeleri bugüne dek bize karşı böyle eylemler yaptırmayı beceremediler. Bırakın o ülkeleri, DAEŞ gibi terör örgütleri bile bize ABD destekli FETÖ örgütünün yaptığı kötülükleri o ölçüde ve o düzeyde yapamadı, yapmadı. Biz ABD’nin düşman ilan ettiği örgütlere karşı neden ABD menfaatlerini korumak için seferber oluyoruz acaba?  Şu anda ABD’de bulunan Gülen’in en yakın adamlarından Tuncay Opçin’in darbe arifesinde kullandığı ifadeyle bizi “yatakta basıp, şafakta asmaları” için mi? 

Demokrata bak 

ABD’nin Obama yönetimi memurları darbe girişimi gecesi Türkiye saati ile 02.00’ye kadar seslerini çıkarmadılar, demokrasimizi desteklemediler. Böyle bir anda ve ortamda demokrasimizi desteklemeyecekse ABD’nin bizim için Kuzey Kore’den ne farkı kalmıştır? Bırakalım diğer konuları ve FETÖ’ye verdiği desteği, ABD’nin Türk demokrasisine katkı veren bir ülke olmadığı 15 Temmuz gecesi hiçbir tartışmaya yer olmayacak şekilde kesin biçimde şekilde kanıtlanmıştır. 
ABD’nin demokrasi ideallerine bağlı olduğu iddiasının bir palavra olduğu dünyada zaten 100 yıldır tekrarlanmaktaydı. ABD’nin başka ülkeleri kendi kontrolü altında tutmak için darbe dâhil her türlü melanetin yanında yer aldığı, hatta bunları organize ettiği vurgulanmaktaydı. Siyah ırktan, insancıl ve demokrat olma iddiasıyla işbaşına gelmiş olan Obama bu imajı sileceği vaadinde bulunmuştur. Ne yazık ki, gerek dünyanın 8 yıldır karşılaştığı sorunlar, gerekse birçok ülkede rastlanan demokrasi ihlallerine karşı ABD’nin aldığı tavır bu ülkenin tarihine ve bu başkanlık dönemine kara bir leke olarak geçmiştir. 

Çıkış yolu 

FETÖ’yü ülkesinde tuttuğu her gün, hatta her saat Türkiye halkının Obama’nın kendisine ve Amerikan yönetimine olan nefretini biraz daha arttıracaktır. Türkiye’de yapılan bütün anketler halkın en çok nefret ettiği ülkenin ABD olduğunu zaten açıkça ortaya koymaktadır, şimdi bu nefret zirve yapacaktır. ABD’nin himaye ettiği sapkın Fettulah Gülen’in istemeden yaptığı en büyük marifet de bu olmuştur. Obama sakın ola ki, sevilmektense korku salmayı kendileri için evla sanmasın, Türkiye halkının tanktan, toptan korkmadığını son darbe girişiminde anlamış olmalı sanırım. Tekrardan dostluğumuzu kazanmak için tek çaresi var, Fettulah Gülen’i paketleyip Türkiye’ye yollamak.

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX