0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Nasılsınız Bay Rus ajanı?

Türkiye’nin sınır ihlali yapan Rus uçağını düşürmesine Putin tarafından verilen aşırı tepki giderek komik bir hâl aldı. Rusya lideri Suriye’de sivil halka bomba yağdırırken bir yandan da kendini haklı göstermek için DAEŞ tehdidini abarttıkça abarttı. O kadar ileri gitti ki televizyon kameraları önünde askeri yetkilileri karşısına alıp balistik füzeler hakkında bilgi topladı ve bir yandan da ciddi ve kederli bir ifadeyle “umarım teröristlere karşı nükleer silah kullanmak zorunda kalmayız” dedi. Putin’in bu şovu ekonomik sıkıntılar altında bunalan Rus halkını etkilemek için yaptığı açıktır. Bu tarz söylemler Çarlık Rusya’dan ve eski komünist rejimden kalma alışkanlıklardır. 

Bu uçak ineği de öldürür mü? 

Bu iletişim tipi bana Rus mizahçısı Zoşçenko’nun eserlerini hatırlattı. Ünlü yazar bir hikâyesinde, 1920’lerde Rusya’da açılan “kendi uçağını kendin yap” kampanyasını anlatır. Uçak yapımına destek sağlamak ve para toplamak için köylere giden aydınlar çok komik durumlara düşerler. Bir kere Rusya’nın uzak bölgelerinde adına Rusça “izbe” denilen yerlerde yaşayan köylüler hayatlarında hiç uçak görmemişlerdir ve havada uçabilen bir nesne hakkında hiçbir fikirleri yoktur. Uçak kampanyasına destek isteyen solcu öğretmenlere şu soruyu sorarlar: 

-Bu uçan nesne çok güçlü mü? 
-Tabii uçak çok güçlüdür. 
-Bir ineği öldürebilir mi? 
-Hem de nasıl. 
-Ahırı da yıkar mı? 
-Ne ahırı, bütün köyü yıkar. 
Ters propaganda mahiyetindeki bu konuşmalar doğal olarak köylüleri ürkütür, hepsi teker teker toplantıyı terk ederler, az sonra ortalıkta hiç kimse kalmaz. İşte bu kendilerini halk önderi sanan Rus aydınları kendi halklarından bu denli kopuktur ve zaten bu yüzden totaliter bir rejim kurmuşlardır. 

Daeş’e atom bombası 

Eski komünist bürokratların iş adamı haline geldiği bir sistemin şefi olarak Putin eski liderlerle aynı yoldadır. Rus lideri sözde DAEŞ terörüyle mücadele ettiğini söylüyor ama bu örgütün hiçbir zaman yapamayacağı propagandayı onun adına yapıyor. Demek ki DAEŞ kendisine karşı nükleer silah kullanılması bile düşünülen bir güç, adeta süper güçlerden biriymiş. Bu reklamı, ismini böyle duyurmayı gerçekleştirmek için DAEŞ onlarca eylem yapar, milyonlarca dolar para harcardı. Putin yaptığı televizyon şovuyla bunu başarmış, kendi halkını ürkütmüştür. 

Gizsiz gizli ajanlar 

Rusya Devlet Başkanı’nın eski bir KGB mensubu ve ajan olması dolayısıyla istihbarat ve propaganda bilgisi çok abartılıyor.  Hâlbuki fıkraya göre 1989’da Dresden KGB istasyon şefi birini takip için bir kafeye girmiş, çayını içerken garson ona “nasılsınız Bay Rus ajanı?” diye sormuş, şaşıran casusa Alman şu açıklamayı getirmiş “çay kaşığını fincanın içinde bıraktınız da oradan anladım”. İstasyon şefi, daha sonra o kafeye bir başka ajanı iyice tembih edip yollamış, ama aynı garson ona da, “nasılsınız Bay Rus ajanı?” demiş. Bu ajan kaşığı çıkarmış ama alışkanlık gereği başparmağını fincanın kenarında tutuyormuş. Aynı olay bir üçüncü kez tekrarlanmış, bu kez de casus başparmak konusuna da dikkat etmiş ama sanki fincanın içinde kaşık varmış gibi bir gözünü kısıyormuş ve bu dikkat çekmiş. En sonunda şefin kendisi kafenin yakınına bir otomobille gelmiş, yüzünü göstermemek için ön kapağı açıp, motora bakıyor gibi yapıyormuş, kafenin garsonu hemen koşup gelmiş: 

-İyi akşamlar Bay Rus ajanı, nasılsınız? Bakın size bir tavsiye, bir Alman asla böyle yapmaz, arabasını tamirciye götürür. 
Tabii bu bir fıkra. Her ne kadar Putin 1989’da Dresden’de ise de onunla bir ilgisi yok. Ama her şakada da bir gerçek payı vardır. Putin maalesef bir büyük devlet başkanından beklenmeyecek şekilde konuşmaktadır. 

Cennet fıkrası 

Pazar eğlencemizi klasik bir üç milletli Rus fıkrasıyla bitirelim. Sovyet döneminde oldukça sık anlatılan bu fıkrada bir İngiliz, bir Fransız ve bir Rus var. İnsanoğlunun yaratılışını tartışıyorlarmış. İngiliz, “Âdem Babamızla Havva Anamız mutlaka İngiliz olmalılar, ne kadar soğukkanlı görünüyorlar ve ne asil duruşları var” demiş. Fransız, “Hiç olur mu?” diye yanıtlamış, “zarafetle çıplaklığı birleştiriyorlar, üstelik sanatsal bir görünümle, mutlaka Fransız olmalılar” şeklinde konuşmuş. Rus ise son noktayı koymuş: “Beyler yanılıyorsunuz, onlar kesinlikle Rus, yiyecek olarak sadece elmaları var ve kendilerini cennette sanıyorlar”. 

Eğer bu fıkradaki Rus kendisini hâlâ cennette sanıyorsa ona kötü bir haberimiz var, Türkiye onlara satmazsa artık yiyecek elma da bulamayacaklar, geçmiş ola.

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX