0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Mehdix

Bundan 10 yıl kadar önce ilk baskısı yapılan Turgay Güler’in Mehdix adlı kitabı yüksek satış rakamlarına ulaşmasına rağmen Türk medyasında sessizlikle karşılanmıştı.  Kimi yorumcular bu sessizliğe anlam verememişti. Tabii o zaman insanların çoğu kendini gerçekten “mehdi” zanneden ve etrafında epeyi güç toplamış birinin gerçek yüzünü henüz anlamamışlardı. 

Mehdix’deki ironi 

Güler’in Mehdix adlı kitabı aslında ikinci dereceden bir ironi içeriyordu. Bilindiği gibi Matrix 2000’li yılların başında bir kült haline gelmiş olan bir film dizisidir. Matrix’de ana fikir bilgisayar oyunlarından kaynaklanmıştır. Filmin kahramanı oyun oynadığını zannederken aslında oynanan kendisidir.  Yaşadığı, kanlı canlı olduğu zannedilen insanlar aslında sanal dünyanın insanlarıdır. Gerçekte ise bilgisayarlar insanlığı köleleştirmiş, insanlar bilgisayarlar tarafından çizilen bir “kader” doğrultusunda sanal bir yaşam sürdürmeye mahkûm edilmiştir. Filmin kahramanı da insanları bu sanal dünyadan kurtarma misyonu üstlenmiştir. 

Turgay Güler’in Mehdix’i de işte bir bakıma böyle bir kişiliktir ama kitabın başlığından sanılacağı gibi bir “cemaat” lideri de değildir. Şaşırtıcı olan Mehdix‘in Türk Genelkurmay Başkanı olmasıdır. Kitapta Batı ve Amerikan köleliğinin Türkiye’ye bir kader gibi benimsetildiği anlatılır. Ancak Amerikalı Evanjelistler ve onların kuklası olan bir “vaizci” kıyameti öne çekmek için Türkiye’den Ayasofya’nın kilise yapılmasını talep eder. Ama ilahi güç Türk Genelkurmay Başkanı’nın eline Musa Aleyhisselam'ın asasını ulaştırarak ona Mehdi misyonunu yükler. Kitabın en ilginç yanı ABD ile Türkiye arasında bir savaş çıkması, ABD’nin yenilmesi ve fakir düşmesidir. 

Mehdix ile aynı dönemde yayımlanan ve basında adından çok bahsettiren Metal Fırtına adlı kitap arasındaki en önemli fark Metal Fırtına’da biri kötü, diğeri iyi iki Amerika bulunması, Mehdix’de ise ABD’nin net bir şekilde mahkûm edilmesidir. Mehdix’in o dönem medyada adeta tekel kurmuş olan FETÖ tarafından boykota uğraması ya da uğratılması hiç de şaşırtıcı değildir. 

Gülencilerin sanal dünyası 

Matrix’ten söz ederken, bakınız kendisinin “insan-ı kâmil” olduğunu iddia eden FETÖ lideri vaizci Gülen takipçilerini nasıl bir sanal dünyada yaşatıyor: “Bugüne kadar insanların arızasız Hakka yönelmeleri hep insan-ı kâmillerce gerçekleştirilmiştir; … kitleler onların neşrettiği nurlar sayesinde varlık ve hadiseleri isabetli yorumlayabilmişlerdir. Âlemler onda saklıdır. Cihanlar onda dürülmüştür. Vacib’ul-vucûd olan Allah, onda külli ve tafsili bir şekilde tecelli etmiştir. O yeryüzünde Allah’ın tam halifesidir. Bu itibarla da o, ilahi icraatı temaşa, herkese her şeyi nezaret etme konumuyla hakkın gören gözü, işiten kulağı, tutup destekleyen eli olmakla şereflendirilmiştir. Evet, o damarlar içinde dolaşan kan gibi içtimai bünyenin her yanında bulunur. Zararlılara karşı o bünyeyi korur. İhtiyaca göre onu görür, gözetir ve besler. Bir ruh gibi onun bütün faaliyetlerini kontrol eder.” (Sızıntı, Nisan-Mayıs 2000) 

Görüldüğü gibi vaizci, yarattığı sanal dünyada aslında Türkiye’yi ve kendisini anlatmaktadır. Gülen, “İnsan-ı Kâmil” palavrasıyla Türkiye’nin her yerine sızmış, herkesi dinlemiş, her şeyi kaydetmiş ve ülkenin bütün kurumlarını kontrol etmiştir. Tabii, kendini insan-ı kâmil olarak seçen de CIA’dan başkası değildir. Beyinleri yıkanmış çok sayıda Türk subayı ve güvenlik görevlisi kafalarındaki sapkın “mehdi ve insan-ı kâmil” düşünceleriyle sanal âleme sürüklenmiş orada kendilerine çizilmiş bulunan bir matris içinde robotlaştırılmışlardır. 

Türkiye’de Hristiyanlık 

Bu insan-ı kâmil teorisinin insanla Yaradan arasındaki bütün sınırları kaldırarak İslamiyet’in tamamıyla dışına düşmüş bulunduğunu hatırlatmaya gerek yok sanırım. Fetullah Gülen’in anlattığı insan-ı kâmil Katolik Hristiyanlığın Papa tasavvurundan farksızdır. Gülen de Babilerden ve Bahailer’den aldığı Nur-u Muhammedi ilahiyatıyla aslında Türkiye’de değişik bir dinin temsilcisi olmuştur.  

Gerçi bizi bu konularda aydınlatması gereken ve bu işle görevli devletin resmi kurumları vardır ama onlar ayrılık çıkmasın bahanesiyle iki kulaklarının üzerine yatıp yıllardır uyumaktadır. Halkı uyarma görevi de medyadaki birkaç kişiye kalmıştır. Dikkatle okunduğunda bu uyarı görevinin ve hatta “mehdi kavramıyla ilgili” temel İslami bilgilerin “Güler’in Mehdix kitabında yer aldığı görülecektir. Ama işleri güçleri FETÖ adına sağa sola iftira atıp karalama kampanyaları düzenleyen bazıları Mehdix kitabını daha kapağını açmadan, sayfasını çevirmeden adından dolayı “FETÖ yanlısı” olarak gösterecek kadar aymazlık ve şaşkınlığa düşmüşlerdir. “İnsan hiç olmazsa kitabın adı neden Mehdix diye düşünür, Matrix filmini hatırlar da yorum yapar” demeyin, burası Türkiye, kitap okumayan aydınlar ülkesi! 

Cebren ve hile ile 

Kitaptaki en ilginç bölümlerden biri Mehdix’in Mustafa Kemal’in “Gençliğe Hitabesi”ni ezberden okumasıdır. Ne dersiniz şu cümle Türkiye’nin 15 Temmuz günündeki hâlini özetlemiyor mu? “Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.” Şükür ki muhtaç olduğumuz kudret, meydanları dolduran yiğit halkımızda mevcuttur, şehitler tepesi boş değil. 

 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX