0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Lüksemburglu Banker Bilo Juncker

Jean-Claude Juncker adlı bir politikacı var. Eski Lüksemburg Başbakanı, 2014’den beri de AB Komisyonu Başkanı. Türkiye’ye karşı esip gürlüyor. Vizelerin kalkması karşılığında Türkiye’ye terörle mücadele etmeme koşulu ileri sürecek kadar da haddini bilmez biri. Gerçi Türkiye’de bu kasaba kurnazı ve onun küçük ülkesi pek tanınmaz. Adında “lüks” ifadesi geçtiği için insanlar şatafatlı, kültürlü bir yer zanneder. Oysa bu ülke sonradan banker olup, AB ülkelerinin kara parasını aklayan uyanık köylülerin yaşadığı, tek zenginliği de bankerlik olan, ışıltısız, cansız ve aslında insanlığa katkısı da olmayan bir ülkedir.  

 

Ağanın toprakları 

 

Lüksemburg dukalığı aslında eski bir feodal arazidir.  Avrupa’da kraliyet 19’uncu yüzyılda yavaş yavaş gözden düşmeye başlayınca hanedanların hemen hepsiyle akraba olan Katolik Lüksemburg Dükü, tebaası olan köylülerin faizcilik yapmalarına ve İsviçre’yi örnek alarak para saklama işine girmelerine önayak olmuş. Bu tür bir “sırdaş” bankacılık bu toprakları sonunda “lüks” para yıkayıcıları ülkesine dönüştürmüştür.   
Aslında birkaç tane köyün birleşmesinden oluşan Lüksemburg’un toplam nüfusu 550 bin. Bunun da ancak yüzde 55’i Lüksemburglu, çoğu emekli, 70’in üstünde insanlardır. Aktif nüfusun beyaz yakalıları Fransız ve Almanlar, kol işçileri ise Portekizlidir. Ülkede konuşulan dil Almanca ile Fransızcanın bir karışımı olan Lüksemburgça, tipik bir köylü dilidir. Dilleri bu olunca, cepleri de biraz para görmeye başlayınca hepsi kolaylıkla birçok dil öğrenmişler. Bankacılık dışındaki diğer uğraşları da birçok uluslararası kuruma ve özellikle çeşitli AB makamlarına ev sahipliği yapmaktır. Bu da onlara bir fırsat sağlıyor, bu şekilde kolaylıkla lobi faaliyeti yapabiliyorlar ve bankalarını politik koruma zırhı altına alabiliyorlar. 

 

Savcı Hanım’ın kitabı 

 

Juncker’in AB Komisyonu Başkanı seçildiği sırada patlak veren büyük bir skandalın örtbas edilmesi, Avrupa’nın göbeğinde ne gibi işler döndüğünü ortaya serdi. Bu ülke, ne kadar çok uluslu büyük şirket varsa hepsiyle temasa geçmiş ve şirketlere daha az vergi ödemeleri için yani AB’den vergi kaçırmaları için “müşteriye özel” hizmetler sunmuş. Panama belgelerinden, kara para ve vergi cennetlerinden sıkça söz edilen günümüzde Lüksemburg konusu neden aynı önemde ele alınmaz, anlaması zor. Gerçi, aslında pek de zor değil, nitekim AB Parlamentosu üyesi Fransız çevreci Eva Joly’nin geçenlerde yayınlanan ve Jean-Claude Juncker’i ele alan kitabı konuyu çok güzel anlatıyor. Eva Joly’nin aynı zamanda Elf petrol şirketi skandalını soruşturan ünlü bir hukukçu ve finans konusunda uzman eski bir savcı olduğunu düşünürsek kitabın önemi daha da iyi anlaşılıyor. 

 

Sürüye kurt girmiş 

 

Türkçesi “Sürüye kurt girdi” olan kitapta Juncker’in işte tam da bu nedenlerle, yani büyük şirketlerle Lüksemburg bankacıları arasında kurulmuş çok özel ilişkiler yüzünden AB Komisyonu Başkanı seçildiği vurgulanıyor. Joly’nin kendi ifadesiyle “AB kurumlarının karanlık yüzü” anlatılıyor. Joly, “Avrupa hülyasının Juncker ile birlikte sona ereceğini” söylüyor. Büyük şirketlerle birlikte Avrupa halklarının arkasından iş çeviren Juncker ve benzerlerinin açıkça ve tam kelimesiyle ihanet içinde olduklarını ifade ediyor. Eski savcıya göre Juncker “Mister Nobody” yani “Bay Hiç kimse” olarak kabul edilmelidir, hükümetler ve şirketler arasındaki pazarlığın bir aracısından ibarettir.  Joly,  Merkel’in grubu olan Avrupa Halk Partisi’nin “sptizen kandidat”  Komisyon’a üst düzey aday olarak sunduğu bu Lüksemburglunun “Avrupa Krallığında çürümüş bir şeyler bulunduğunun” işareti olduğunu belirtiyor. 

 

50 bin holding 

 

Bu işareti görmemek için kör olmak gerek aslında. Lüksemburg gibi nüfusu 550 bin olan köylük bölgede 50 bin kadar büyük holdingin genel merkezinin bulunması her şeyi yeterince anlatmıyor mu? Bu ülkenin bankalarında 3 trilyon 500 milyar avro aktif var. Lüksemburg gibi ülkelerin tezgâhları yüzünden AB’de her yıl ödenmesi gereken 1000 milyar avro vergi buharlaştırılıyor. Demokrasi ve insan hakları safsataları arkasındaki gerçek işte budur. Eski Savcı Joly’ye göre aslında AB idealleriyle hiçbir ilgisi olmayan Juncker, sırf bu çıkarların bir temsilcisi olarak AB’nin başında bulunuyor ve AB ülkelerinin politikacıları bunu bildikleri halde kendi kişisel ve akçalı ilişkileri nedeniyle Juncker’i destekliyorlar. 

 

Sadece gülücük mü? 

 

Sayın Cumhurbaşkanımız Avrupalıların bir iki gülücüğüne kanarak onların her dediğini kabul edenleri eleştirirken çok haklıydı. Eva Joly’nin kitabından anlıyoruz ki Avrupalı Banker Biloların elinde başka araçlar da var. 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX