0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Kemalist değil küresel darbe 12 Eylül-5 ve son

12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili ilk dört yazımda, olgulardan yola çıkarak darbenin tamamen ABD’nin jeopolitik çıkarları gereği tezgâhlanıp, yine ABD planlamasıyla sahneye konulduğunu gösterdim. Bu son yazımda ABD yeni sömürgeciliğinin genel darbe modelleri ve darbelerdeki rolünü örtme çabalarına değineceğim. 

14. Devletlerin uzaktan kontrolü 

Eski İngiliz ya da Fransız tipi klasik sömürgecilikle ABD yeni sömürgeciliği arasındaki temel fark, ABD’nin ülkelere biçimsel bir bağımsızlık vererek onları uzaktan kontrol etmesidir. ABD, bunu orduya, devlet mekanizmasına ve siyasal partilere yerleştirdiği ajan şebekeleriyle yapar. Sivil toplumda da başta ekonomi dünyası, medya, üniversiteler ve kültür hayatı üzerinde ABD vesayeti kurulur. Aydınlar eğitim, genç liderler programları, düşünce kuruluşları gibi görünür ve görünmez binlerce iplikle ABD’ye bağlanırlar ve algı operasyonlarında küresel güce hizmet verirler. 1946’dan beri başta Hava Kuvvetleri olmak üzere ülkelerin kritik noktalarındaki subayların çoğu ABD’de okumuş ve onlara çengel atılmıştır, bir kısmı da zaten Yeşil Kart sahibidir. Bunlar, zamanı geldiğinde ortaya çıkar ve üzerlerine düşeni yaparlar. 

ABD darbeleri hedefleri açısından iki türlüdür. Ya iktidara yeni gelmiş bir siyasi hareket bağımsızlıkçı hedeflerinden dolayı engellenir ve düşürülür. Ya da yıllardan beri iktidarda olan bir siyasi grup ya da siyasetçi giderek daha bağımsız bir çizgiye kaydığından bir askeri darbeyle devrilir. Birinci türün ülkemizdeki örneği 28 Şubat’tı. Bu darbenin amacı merhum Erbakan’ın dış politika programını uygulamasını engellemekti. 

Türkiye örneğinde daha çok ikinci tür darbelererastlanmıştır. Örneğin Menderes, ABD yanlısı bir siyasetçi olduğu halde, ülkeye hizmet aşkıyla giderek daha bağımsız bir çizgiye geldiğinden 1960’da devrilip, sonra idam edilmiştir. Demirel de ilk iktidara geldiğinde “Morrison” lakabı takılacak kadar Amerikancı iken zamanla daha dengeci bir lidere dönüşmüş ve ABD’ye iki kez hedef olmuştur. 

15. Darbe ve AK Parti 

ABD, AK Parti iktidarına karşı önceleri tereddütlü davranmıştır.Eskisi kadar güçlü olmadığından ve özellikle bölgede sorunlarla karşılaştığından AK Parti’yi tolere etmek zorunda kalmıştır. ABD’de yapılan ve bazı generallerleliberallerin de katıldığı think tank toplantılarında konu hakkında epeyce tartışılmış, 2007’den sonra ise yeni bir strateji belirlenmiştir. Buna göre FETÖ medyası, Taraf gazetesi ve işbirlikçi aydınlar aracılığıyla orduya bir kumpas kurulacak, ordunun tamamen FETÖ’nün eline geçmesi sağlandıktan sonra askeri darbe aşaması uygulamaya konulacaktı. ABD, 2007’den itibaren bu senaryoyu adım adım hayata geçirmiş, milli ve yerli değerleri, ülkemizin bağımsızlığını koruyan ve FETÖ sızmasıyla mücadele eden Recep Tayyip Erdoğan’ı ekarte etmeye çalışmıştır. Bu süreç 15 Temmuz’da halkın direnişiyle sona ermiştir. 

ABD’nin darbeleri biçim açısından beşe ayrılır. Sivil toplum hareketi görünümlü devlet zorlaması: Bunun örneği 28 Şubattır. Sivil toplum ve devletin ortak harekâtı: Buna turuncu devrim denilir. Ukrayna’da, Mısır’da ve Gezi’de denenmiştir. Hukuk darbesi: Brezilya’da Rouseff’in devrilmesi ve 17-25 Aralık bu türdendir. Gerilla ve iç savaş operasyonları: En iyi örnek Afganistan’dır. Askeri darbe: 12 Eylül veya 15 Temmuz iki önemli örnektir. Türkiye’de bu usullerin hepsi ABD tarafından denenmiştir. 

16. Liberaller görevlerini yapıyor 

ABD, Türkiye’yi 70 yıl boyunca uzaktan kontrol yönetimiyle idare ederken, yönetim sanatının tarih boyunca geliştirdiği en temel ilkeyi de uyguladı: Her şeyi görmek, ama görülmemek.  Burada liberallerin görevi ABD hegemonyasını olağanlaştırmak, normalleştirmek, kaçınılmaz göstermek, gözlerden gizlemek ve gerektiğinde hayali düşmanlar yaratarak gerçek egemenlere destek vermekti. 

17. Darbe eşittir Kemalizm denklemi doğru mu? 

ABD’nin son 70 yılda, dünyadaki doğrudan işgal ve müdahaleleri dışındaorganize ettiğiaskeri darbelerin sayısı yüzden fazladır. En önemli örnekleri sayacak olursak akla ilk olarak 1949 Suriye, 1950 Arnavutluk, 1953 İran, 1954 Guatemala, 1955 Tibet, 1960 Kongo, 1960 Türkiye, 1961 Küba,1963 Güney Vietnam, 1964 Bolivya, 1966 Gana,1968 Yunanistan, 1971 Bolivya,1973 Şili, 1976 Arjantin, 1978 Pakistan, 1980 Türkiye, 1985 Nikaragua, 2008 Tayland, 2011 Libya, 2013 Mısır, 2014 Ukrayna darbeleri gelir.  Darbe ile Kemalizm’i yan yana getiren liberaller bu kadar değişik coğrafyaların her birinde herhalde bir Kemalizm bulamayacaklardır, ancak bu darbelerin hepsinde ABD hazır ve nazırdır.  

Kemalizm nedir? Bir vesayet sistemi midir? Gerçek vesayetin ABD’ye ait olduğu ortadadır. Askeri vesayet midir? Darbelerin asıl karar alıcı ve uygulayıcıları askerler değildir ki? ABD ve emrindeki sivillerdir. Örneğin FETÖ askerden çok sivildir? Kemalizm laiklik midir? Darbeyle iki kez devrilen Demirel laik değil miydi? Batılı bir hayat tarzı mıdır? Hangi darbeci rahmetli Menderes’ten daha batılıydı? Demek ki darbelerin ardında Kemalizm’i aramak boş bir hayalin peşinden koşmaktır. Türkiye 1946’dan itibaren ABD güdümüne girmiştir. Ülkemiz bu boyunduruktan ancak son yıllarda, özellikle de 15 Temmuz’dan sonra kurtulmaya başlamıştır. 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX