0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

İdam bile ederlerdi 

MHP yönetimini ele geçirmek isteyen muhaliflerin siyasal mücadele yerine hukuku araçsallaştırmaya çalışmaları her gün yeni skandallara neden oluyor. Daha önce de hatırlattığım gibi, Anayasa’nın 68’inci maddesi, siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğunu söyler. Bu ifade, partileri derneklerden ayrı tutar ve siyasi partilerle ilgili hüküm vermenin ancak yüksek mahkemelerin yetkisinde olduğunu altını çizerek belirtir.

Buna rağmen Türkiye’de bulunan çok sayıda sulh hukuk mahkemelerinden biri bir partinin genel kuruluyla ilgili düzenlemeler yapmaya cüret ettiğinde kamuoyundan buna sert tepkiler gelmedi. Bu kararın bir uygulaması olarak teşkil edilen kayyumlar kurulu da 15 Mayıs tarihi için bir MHP Genel Kurulu düzenlenmesine hükmetti. Bu anlamsız karara karşı yapacak başka bir şey bulamayan MHP delegeleri de Türkiye’nin çeşitli yerlerinden asliye hukuk mahkemelerine başvurdular ve oralardan kayyumlar kurulu kararının yürütmesini durdurma kararları çıkarttılar. 

Komedi 

Şu komediye bakar mısınız?  Bu yazı yayına hazırlandığı sırada beş ayrı mahkemede bu yönde karar çıkartılmıştı. Yani durum bir bakıma 1’e karşı 5 idi. Bir parti içinde oylamayla alınacak olan kararlar sanki değişik mahkemeler arasında bir oylamayla alınıyor. Bu ne biçim yargıdır ki kendini siyasal partileri yönetecek yetkide görüyor? 

İşte bu ortamda dün bir konuşma yapan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit “Geçmişte yargıya güven yüzde 70 idi, şimdi yüzde 30’lara düştü” demiştir. Yine aynı nedenle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili Mehmet Yılmaz “(Adalet Mülkün temelidir) sözünün duruşma salonlarına asılan bir süs olmadığını çok pahalı bir şekilde öğrendik” ifadesinde bulunmuştur. Mehmet Yılmaz, “Gurur duyduğumuz çok yetkin ceza ve hukuk hâkimlerimiz, savcılarımız oldu ama özellikle ülke olarak yaşadığımız darbe dönemlerinde veya ara dönemlerde yargı olarak övünebileceğimiz bir hikâyemiz olmadı” diyor ve devam ediyor. “Ancak bütün bunlara rağmen 93 yıllık cumhuriyetin en zor zamanları 2007-2014 arası süreçte yaşanmıştır.” Bu değerli hukuk adamının söyledikleriyle MHP’ye yönelik hukuk kumpaslarını birlikte ele aldığımızda basit bir gerçek apaçık ortaya çıkıyor. Hukuku bu duruma düşüren Paralel Yapı ve onun destekçisi liberal zihniyettir. Türk devletinin düşmanları ile devlet kavramının karşıtları arasındaki yol arkadaşlığı tehlikeli bir çeşit molotofkokteyli oluşturmuştur. 

Ne tek parti, ne darbeciler 

Sayın Yılmaz’ın dediği gibi tek parti devri ve askeri ara rejimler de dâhil olmak üzere tarihte Türk hukukunun en büyük darbe aldığı dönem FETÖ’nün medyada, poliste ve yargıda egemen olduğu yıllardır. Eğer daha önceden idam cezası kaldırılmamış olsaydı bunlar asker-sivil masum insanları pırasa gibi doğrar, hepsini asarlardı. Yapılan hukuksuzlukların düzeltilmesiyle öldürülmüş insanların hayata döndürülmesi mümkün olmadığı için yaptıkları da yanlarına kar kalırdı. 

Sayın Cumhurbaşkanımız FETÖ’yü en tehlikeli terör örgütü olarak nitelerken haksız değildir. Burada liberal aydınları tabii ki onlarla eşit sorumlu olarak değerlendirmiyoruz. Ama onlar varlıkları ve eylemleriyle FETÖ’culara kefil olmuşlardır. Sapkın bir tarikattan kaynaklanan bu grubu cilalamış ve kabul edilebilir hale getirmişlerdir. Sayın Yılmaz’ın dediği gibi “Yargı içinde etkin bir duruma gelen bir grup yargısal yetkilerini adaletin tecellisi için değil, kendi grubunun çıkarları için kullanmıştır ve yapılan tüm cezai soruşturmalarda yargı usulüne uymama ve sahte delil oluşturma gibi yargı tarihinde o güne kadar görülmeyen yöntemlerle yargı kuşkulu hale getirilmiş ve kirletilmiştir.” 

Tehlikeli ilişkiler 

HSYK Başkan Vekili o dönem için “Topyekûn bir takip paranoyası oluştu” diyor.  Hatırlayalım: Mesleği hukukla ilgili olmayan bazıları medyada amatör bir hukukçu gibi iddianameler yazıyorlar, soruşturmalarda bulunuyorlar, mantık oyunları yapıyorlar, delilleri değerlendiriyorlar, kim bilir ne kadar eğleniyorlardı. Oysa bu komik durum gerçek insanlar ve aileleri için korkunç bir trajediydi. Bu insanlar yüzünden Türkiye’de hukuk, maalesef MHP’yi ele geçirme operasyonlarında da gördüğümüz gibi, abuk sabuk bir hale getirildi. 
Dünyadaki gerçek liberallerde hukuk normlarına ve prosedür formlarına minimum bir saygı vardır. Ama Türkiye’nin sonradan olma liberalleri, bazı demokratik talepler doğrultusundaki mücadelelerde yararlı oluyor gibi görünseler de ülkenin, varlığına, birliğine ve dirliğine korkunç zararlar veriyorlar. Bunlara karşı dikkatli olmak gerekir. HSYK Başkan Vekilinin dediği gibi “Yargı tuzak kurmaz, tuzağı bozar, iftira atmaz, iftiraya karşı korur, ne pahasına olursa olsun insanların haksız ve hukuksuz bir şekilde mağdur edilmesine izin vermez.” 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX