0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Fransızlar'ın vahim beyin hastalığı 

Paris’te 9 Ocak 2013 tarihinde terörist PKK’nın üç kadın militanını katleden Ömer Güney’in duruşmasına günler kala hastanede ölümü tam bir rezalettir. Cinayetlerin işlendiği Paris 10’uncu bölgede bulunan La Fayette Sokağı'ndaki PKK derneği en gelişmiş teknolojik araçlarla korunmaktaydı. Giriş kapısı güçlendirilmiş ve ancak içerden açılabilen çelik kapı tipindendi. Kapıda kameralar, ziyaretçileri sorgulamak için diyafon ve polise bağlı sürekli kayıt yapan cihazlar vardı. Ayrıca Fransız polisi sokakta da önlem almıştı. 

İnanılmaz olay 

Ömer Güney bütün bunlara rağmen binaya girdi ve üç PKK’lıyı öldürdü. Binada o sırada zaten bu üç teröristten başka kimse yoktu. Demek ki teröristler katili tanımaktaydılar, başka türlü ona kapıyı açmaları düşünülemezdi. Binanın duvarlarının son derece kalın ve kapının da o derece sağlam olması nedeniyle Güney’in silahından çıkan kurşunların sesi duyulmamış, katil binayı elini kolunu sallayarak terk etmişti.  Kapıda bekleyen Fransız polisleri de Ömer Güney’in binayı terk edişini sessizce izlemişlerdi. 

Daha sonra yakalanan Ömer Güney eylemini inkar etmişti. Ancak kendisine kamera kayıtları gösterilerek PKK derneğinden içeriye girdiği kanıtlanmıştı. İşin ilginç tarafı Güney içeriye girmişti de, dışarı çıkışının kaydı yoktu. O halde nasıl ve nereden çıkmıştı, Fransız polisi bu sorunun cevabını asla veremedi ama Ömer Güney’in parkası üzerinde kurbanlarından birinin DNA izleri saptandı, sırt çantasında da barut kalıntılarına rastlandı. 

Tipik ajan 

Ömer Güney Fransa’daki PKK yapılanmasıyla ilişkiye geçmeden önce Roissy Havaalanında çalışıyordu. Fransa’da havaalanında bir işe girmek için güvenlik soruşturmasından geçildiğini bilenler Güney’in geçmişiyle ilgili bir fikre sahip olmuşlardır. Ayrıca yakınları Ömer Güney’in Fransız polisiyle çok iyi ilişkilere sahip olduğunu, bazı insanların oturum sorunlarını ağırlığını kullanarak çözdüğünü söylemektedirler. 

Ömer Güney’in yakalanmasından sonra medyadaki bazı suçlamalara karşı kendilerini korumak isteyen Fransızlar suçu utanmazca Türk istihbaratının üzerine atmak istediler. Ömer aslında aşırı Türk milliyetçisiymiş de, Türkiye tarafından PKK liderlerini öldürmek üzere örgüte sızdırılmış… Türkiye’den gelen herkesin birbirini az çok tanıdığı Batı Avrupa’da kuyruklu bir yalandan ibaretti bu. Tam üç yıl boyunca Sakine Cansız gibi önemli bir PKK lideriyle yakın çalışan birinin kendini gizlemesi kesinlikle mümkün değildi. Kaldı ki, Ömer Güney’e çengel atılmış olsa bile bu çengeli Fransız polisinin atmış olma ihtimali açık ara daha kuvvetliydi. 

“Çözüm süreci” sabotajı 

Ömer Güney’in cinayetlerini işlediği 2013 Ocak ayında adına Çözüm Süreci denilen PKK’ya silah bıraktırma görüşmeleri bütün hızıyla devam ediyordu. O dönemde PKK’nın Kandil’deki yönetimi kararsızdı. Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Ahmet Altan gibi kaşarlanmış küreselciler Kandil’in kapısını aşındırıp, “en kısa zamanda silahlı mücadeleye dönüş” için teröristlere akıl veriyorlardı. İşte tam bu dönemde gerçekleşen Paris cinayetlerinin kimin işine yaradığı pek açıktı. Türkiye’deki liberal kalemlerin efendileri olan küresel güçler Türkiye’yi savaşa sürüklemek istiyorlardı. Sakine Cansız ve yanındakilerin katledilmesi Gezi’nin, 17-25 Aralık’ın ve daha sonraki kanlı olayların bir habercisiydi. 

Ömer Güney’in Fransız gizli servisiyle ilişkileri ve Fransa’nın cinayetlerdeki rolü o kadar göze batmıştı ki, Fransız makamları cinayetlerle ilgili olarak delilsiz, ispatsız Türk gizli servislerini suçlamaya başlamışlardı. Eh, o dönem nasıl olsa FETÖ’nün “Ergenekon” kumpası tam olarak deşifre edilmemişti. Fransız makamları Türk liberallerinden örnek alarak onlarla aynı yalanları paylaştılar. 

Klasik Batı yalanları 

Fransızlara göre Türk gizli servisi içinde “daha da gizli ve çok korkunç ve süper tehlikeli, aşırı milliyetçi, Batı düşmanı ve dişlerinin arasında kocaman bir bıçakla gezinen Kürt düşmanı Avrasyacılar” vardı, Ömer Güney onların adamıydı. Bu Avrasyacılar “barış sürecini” dinamitlemek için Sakine Cansız ve diğer iki PKK’lıyı öldürtmüşlerdi. Oysa o zamanki tüm liberal palavraların aksine Türkiye’deki devlet içindeki devlet FETÖ’den başkası değildi ve Ömer Güney de o paralel devlet de sadece Batı’ya bağlıydı. 

Peki, Ömer Güney emri kimden almıştı, tam olarak neden cinayet işlemişti? Teröristlerin o gruplarla yakın çizgideki aileleri ve avukatları ölülerine sahip çıkıp Fransız devletinden hesap soracakları yerde hâlâ Türkiye’yi eleştirmeye devam ediyorlar. İşte asla kuşkulanmadıkları ve hatta özgürlük adına övgüler yağdırdıkları Fransız Devleti Ömer Güney’i elinde tutuyordu ve ölümünden önce konuşmasına da izin vermedi. Şimdi de o çok sevdikleri demokratik ülke Fransa, Ömer Güney’in beyninde bir tümör olduğunu, bu nedenle tedavi gördüğünü ve Pitié-Salpêtrière Hastanesi'nde bu yüzden öldüğünü iddia ediyor. Ölmeseydi 23 Ocak’ta başlayacak duruşmasında anlatacağı çok şeyler vardı. Konuşturtmadılar. Kim bilir belki de Fransız Devlet Hastanesi’nde bir “Ergenekon” vardır (!) 

Beyinlerinde böcek var 

Bence Fransa’nın demokratik bir hukuk devleti olduğunu hâlâ iddia edecek birinin beyninde mutlaka tümör vardır, içimizdeki Fransızların da öyle, sorun bu kadar basit. 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX