Tablo değişiyor

Milenyumun ilk 10 yılında çok büyük değişimler olmasa da 2010'lu yıllardan sonra, dünyada adeta birçok şeyin miladı yaşandı. Hem ülkemiz için hem de dünya için, 100 yıldır uygulanan düzen 2010'dan sonra köklü değişimlere uğradı.

Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, 2010 ve 2020 yılları arasında ülkemiz için oldukça hızla ve derinden olaylara şahit olduk. Sanki, Batı'nın ülkemiz üzerindeki tahakkümünün yıkılma sürecinin başlangıcıydı. 10 yıllardır süregelen teröre karşı en çetin ve köklü müdahaleler bu yıllara denk geldi ve terör örgütlerinin beli kırıldı. Eskisi gibi lokal örgütlerin ülkemize karşı yetersiz olduğunu fark edenler, üzerimize uluslararası terör örgütlerini sürdü. Dünya çapında eylemleriyle ünlü olan örgütlere karşı en iyi mücadeleleri veren ve soluklarını kesen yine ülkemiz oldu. Sadece yurt içinde değil, yurtdışında da topraklarımıza yakın bölgelerde, müdahalelerde bulunduk.

Milli Savunma alanında yapılan atılımlarda, ihracatçı konumuna yükseldik. Uluslararası arenada sanki zincirlerinden kurtulmuş bir devlet izlenimi oluştu. Yavaş yavaş bizim Batı'ya değil, Batı'nın bize ihtiyacı olduğu bakış açısı iki tarafında vizyonuna yerleşti. Ortadoğu'da üsler kuran, Afrika ülkelerinde söz sahibi olan, Asya'da kurulan birliklerin öncü devleti olan ve tüm dünyanın ambargo uygulaması zorunlu denilen ülkelerle, her şeye rağmen iletişimini sürdürme cesaretini gösteren bir imaj oluşturduk. Aynı hızla, girişimlerde bulunmaya devam ediyoruz.

Tabi bu değişimler, sadece bizle sınırlı değil. 90'larda Sovyetlerin yıkılmasıyla boynu eğildi denilen Rusya, neredeyse Avrupa'nın cephane stoğunu eritmesine rağmen, kendisine toprak kattı. Tüm ambargolara rağmen, istediğini elde etti. Bunu yaparken Avrupa'nın kendisine muhtaç olduğunu gösterdi. Bir zamanlar tek kutbun at koşturduğu coğrafyalarda, Rus askeri birlikleri görevi devraldı. Bu minvalde, eskinin Avrupalı sömürgecileri oluşturdukları refaha bağlı rehavetten ötürü, uluslararası arenada hem askeri alanda dolaylı olarak hem de hammadde tedariği konusunda arka sıralara gerilemeye başladı.

Diğer taraftan Afrika, Ortadoğu, Güney Amerika ve Güney Asya'da limanlar ve ticari yollarda, Çin şirketleri boy gösterdi. Dünyanın ucuz işçilik merkezi olan Çin, artık eskinin tek kutuplu döneminin başlarına, kafa tutar hale geldi. Teknolojide, Çin şirketleri geleceğin alt yapılarını dünya ülkelerinde kurmaya başladı. Tek başına dünya bankasının rolünü üstlenerek krediler dağıttı. Emir verilen ülke konumundan çıkarak, müzakere edilmek zorunda olan ülke konumuna yükseldi.

Ortadoğunun zengin Arap devletleri, fırsattan istifade petrol ticaretinin söz hakkı bizde olmalı dedi ve Amerika'ya rağmen petrol politikalarında bağımsız kararlar aldı. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika bir araya gelerek, artık kendi aramızda ticarette, "Dolar" ın tahakkümünü istemiyoruz, dedi ve Brics'i kurdu.

Sanırım, Maya Takvimi bir şeylerin sonu geldi derken, Batı medeniyetinden söz ediyordu. Tabloya dönüp baktığımızda koskoca bir devrin kapandığını ve yeni aktörlerin yeni devirler açtığını rahatlıkla görebiliyoruz ya da bir devrin kapattırılıp, yeni düzenin oluşturulduğunu da diyebiliriz. Her işte bir hayır vardır, diyelim ve oluşturulan Yeni Dünya düzeninin oluşturucularından kurtulmuş, kendi politikalarında bağımsız ve özgür devletlerden oluşan bir düzen haline gelmesi umuduyla, diyelim... Kalın sağlıcakla.