0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Öğrenilmiş Çaresizlik

'France 24'te dün yayımlanan "Devletsiz millet Kürtler: Özerklik ve hakları için yüz yıllık kavga" başlıklı haberde PKK, yalnızca Türkiye tarafından terör örgütü kabul ediliyormuş gibi yansıtıldı.

Kürtlerin kendi devleti olmayan en büyük etnik grup olarak ifade edildiği haberde, Kürtlerin Osmanlı'nın yıkılışından bu yana kendi devletlerini kurma arayışında olduğu ve Türkiye, Irak, Suriye ve İran'ın baskılarına maruz kaldığı iddia edildi.

Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın resimlerini taşıyan PKK yandaşlarına ait görüntülerin kullanıldığı haberde, Türkiye topraklarının bir kısmın Kürdistan olarak gösterildi. '' ( Oda Tv)

''Netflix'te yayınlanan 'Pepsi, Where's My Jet' dizisinin bir bölümünde görülen Türkiye haritasında, Türkiye'nin doğu bölgesi Ermenistan'ın toprağı olarak gösterildi.''( Sputnik )

''Netflix'te yayınlanan The Spy dizisinin bir bölümünde görülen Türkiye haritasına Türk izleyeciler tepki gösterdiler. Dizinin bir sahnesinde duvarda asılı olan haritada, Türkiye'nin güneydoğu bölgesi ayrı bir ülkenin toprağı olarak yansıtılmış.'' (Twitter )

Bu ve buna benzer bir çok habere şahit oluyoruz, işin daha vahimi ise artık tepki bile göstermiyoruz. Eskiler boşuna dememişler; Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş.

Bu sözü biraz değiştirelim, bir şeyi kırk kere söylersen kanıksanırmış, yapalım. Çünkü ne kadar kanıksamış olursak olalım, böyle bir şeyin kan dökmeden, sadece zekice kurgulanmış subliminal mesajlarla olmayacağını, onlar da bizler de biliyoruz. Bunun böyle olduğunu bildikleri için sinsi şekilde, hafızalara kazımak istiyorlar. Subliminal olarak hafızalara kazınan bir olgunun daha sağlam olduğunu biliyor, bu herzeyi yiyen kişiler. Sinemanın ve dizilerin yani görsel medyanın silahların en büyüğü olduğunu yıllar evvel çözdüler. Kapitalizmin getirdiği melunlardan biri de budur. Önce duyguları okşa, sonra mesajı alıcı fark etmeden hafızasına yerleştir.

Bu herzeleri tamamen gizliden gizliye yapmıyorlar. Fransa'da, İsveç'te devlet gözetiminde nelere izin verildiğine şahit oluyoruz. Farkında olmadıkları şey ise, bugüne kadar bu gözler nelere şahit olmadı ki, bir Türk'ün bir Kürt'e sırf Kürt olduğu için düşman olduğuna, ırkçılık yaptığına... Onların kabullenemediği de bu aslında. Ne yaptılarsa, hangi şeytani planı yürürlüğe koydularsa hiç biri işe yaramadı. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde hiç kimse etnik kimliği Kürt diye öldürülmedi. Öldürüldüyse de ya şeytani bir planın sebebi olarak ya da terör örgütüne açıktan destek verildiği içindir. Bu ülkede birbirinden değerli, Türk ve Kürt aydınların canlarına kıyıldı, lakin sebebi suyu bulandırmak ve toplumsal huzursuzluk çıkarmak için olagelmiştir.

İnsanın canını asıl sıkan ise, Netflix, Amazon vb. platformlarda yapılan dizi, film, belgesellerde Türkiye topraklarını Ermenistan veya sözde Kürdistan sınırları içerisinde göstermekten hiç çekinmemeleri. Hiçbir caydırıcı etkenin bulunmaması ve isteyen yapımcı isteyen yönetmen bir ülkenin topraklarını, başka bir ülkenin toprağı olarak gösterebiliyor. (Tüm dünyada bu caydırıcılık meselesi ele alınmalı, çünkü bunlar şu an bize karşı kullanılıyor, yarın bir gün buna ses çıkarmayanların da canını sıkacak). Burada Netflix veya vb. platformların iyiliğini, kötülüğünü tartışmayacağım. Seveni var sevmeyeni var, yeri geliyor ailemle birlikte çok değerli, ustaca yapılmış işleri izliyorum (Bir elin parmağını geçmese de...).

Öğrendiğim kadarıyla, Netflix gibi bir platforma iş yapacağınız zaman "Netflix Yönetimi'' en ince ayrıntılara kadar karışıyormuş, işin yönetmeninden, başrol oyuncusuna kadar. Peki bu kadar şeye karışa o yönetim sizce yukarıda bahsettiğim konulara karışmıyorlar mıdır ?

Bunun böyle olduğunu sanacak kadar saf olmamalıyız sanırım. Peki sizlere soruyorum, eminim Netflix veya Amazon veya Disney aboneliğiniz vardır. Bu platformlarda bizden olan, bizi anlatan, (yanlış anlaşılmasın Ekmek Teknesi veya Bizimkiler tadında bir işten bahsetmiyorum ) bir tane Türk işine şahit oldunuz mu? Gördüğüm kadarıyla ütopik bir dünya da yaratılmıyor yapılan işlerde. "Sıcak Kafa'' hariç, öyle bir işin de yapılması beni heyecanlandırmadı değil. Veya Türk devleti, Türk milleti olarak söylemlerimizin, dünyaya anlatmak istediğimiz dertlerimizin, bir tanesiyle ilgili küçücük bir replik, repliği geçtim, herhangi bir görsel bir şey... Tabi bu gibi işlerin, kör göze parmak şeklinde yapılması beni iğrite eder ve bunun seyirciyi de iğrite ettiğini düşünürüm. Elin adamı bu işleri çok zekice ve çok sinsice yapıyor ve beceriyorlar da. İnanın huysuz yaşlılar gibi günün modası içerikleriyle veya insanlarla derdim yok. Birilerinin bunları söylemesi lazım, ben bu platformlara düşman mıyım ? Niçin bir platforma düşman olayım ? Benim derdim bunları planlayanlarla, bizleri salak yerine koyup, her ay cebimizden para alıp üzerine değerlerimize, kişiliğimize saygı duymayanlarla. Görüyorum ve üzülüyorum, yakın çevrem de dahil, gençlerin çoğu bu platformlarla iş yapmak, onlara iş satmak için çırpınıyorlar. Bir proje kabul ettirdiklerinde ise ne direktif gelirse mecburen kabul ediyorlar. Sinema veya dizi hatta belgesel bir fikri savunur, insanlığa anlatmak istediğin, vermek istediğin mesaja birer aracıdır bu sektörler. Peki idealist bir şekilde mesajlarını bu platformların, bu muktedirlerin karşısında nereye kadar savunabileceksin ? Yolunmuş tavuk haline getirilen mesajlarının insanlığa ulaşması seni mutlu edecek mi? Evet çaresizce mesleğini yapmaya çalışıyor bir çok genç, ve maalesef bu bahsettiğimiz sektörler çok büyük paralarla dönüyor. Çekme hayali kurduğun bir filmi hayata geçirmek için çok büyük meblağlar gerekiyor, bunları en iyi ben bilirim. Ama benim insanlığa söylemek istediğim mesaja sırf birileri maddi destek veriyor diye onu yolunmuş tavuğa çevirmelerine izin vermem, veremem. Böyle olunca belki hayat daha zor olacak evet ama dik durmanın iç huzurunu da hiçbir şey vermez.

Peki ne yapacağız? Bu muktedirlerle mücadelemizi nasıl sürdüreceğiz?

Netflix vb. yasaklamalı mıyız ? Tabi ki hayır, yapılacak en kötü şey bu olur. Onlarla onların anladığı dilden savaşmalıyız. Bunu aklederek, popülist söylemlerden uzak durarak ve bir nebze olsun ülkemiz sınırlarının beğeni ve zevklerinin dışına çıkıp, uluslararası işler yapmaya çalışarak becerebiliriz. Bahsettiğim şey çok zor, farkındayım, ama hayatta kolay bir şey yok, hele ki böyle savaşlara girişenin hayatı çok çok zorlaşır. Yabancı bir izleyicinin dikkatini illa büyük bütçeli vurdulu kırdılı bir filmle çekmenize gerek yok! Bunun örnekleri dünyada var, küçük bütçelerle fikren devasa filmler yapıldı. Yapılması gereken sadece düşünmek, çalışmak, çalışmak ve çalışmak...

Hayırlı Pazarlar efendim.

Ahmet Yenilmez Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX