Biz bu savaşa hazır mıyız?

Seyrediyoruz değil mi ey Müslümanlar?

Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Gürcüler...

Savaş seyrediyoruz, televizyondan, cep telefonlarımızdan!

Canlı canlı...!

Ne acı değil mi?

İnsanlar, babalar ölüyor, analar çocukları kucağında, çocuklarını yaşatabilmek için, erkeğini ardında bırakıp göçüyorlar!

Attılar Rusya ile Ukrayna 'yı arenaya, seyrediyorlar bize de seyrettiriyorlar.

Bizlere de seyrettiriyorlar da onlarla biz, aynı ekrana mı bakıyoruz?

Anadolu coğrafyasında, bu soruma "evet" diyen olacak mı acaba?

Sanmıyorum canım!

Eğer, o hale geldiysek vay halimize!

Bakan, gören, akleden, idrak eden illaki var canım!

Yok yok!

Suriyeli, Filistinli, Myanmarlı göçmenler ile bugün Ukraynalı göçmenlere karşı Avrupa'nın, hatta dünya kamuoyunun tavrından bahsetmiyorum.

Hala, bu kıyaslamayı yapacak sebebi olup da üşenmeden, fuzuli bir şekilde bu yorumu yapan varsa da onlara diyecek sözüm yok, desem de yine bir çift sözüm var!

Eskiden bizi geldiğimiz diyarlara yollamakla yetineceklerdi, lakin artık bir tekimizin bile canlı kalmamasıdır onların tek isteği!

Onlar da kim mi?

Eskiden birkaç taneydi, şimdi hangisini sayayım...?

Farkında mısınız, en son Berlin'de 100 000 kişilik bir miting yapıldı!

Suriyeli göçmene çelme takan Avrupalı gazeteci, Ukrayna sınırına yardım taşıyordu!

Bizde de bütün televizyon kanallarında, yeni rol model Zelenski ve özel seçilmiş fotoğraf kareleri, video görüntüleri...

Rus tarafından ise fotoğraf karesi, video görüntüsü yok!

Çünkü, asıl savaş tank, top, tüfek , uçak, füze ile değil...

O, işin aldatmacası!

Asıl savaş, işte o özel açıdan çekilip, özel seçilip servis edilen ve hemen hemen her devletin tüm kanallarında yayınlanan fotoğraf karesi ve video görüntülerinin yayınlandığı televizyon ekranlarında, sosyal medya hesaplarında...

Bu cephenin adı, kamuoyu!

Dini, dili, ırkı ne olursa olsun, eşrefi mahlukatın vicdanı, televizyon ekranları sosyal medya hesapları...

Bizim kanallarımız var mı, varsa da ne kadar, olanların da ulaştığı kitle kim, ne kadar?

Sosyal medyayı sormuyorum bile!

Bir tek bize ait, bırakın dünyanın, hatta bırakın İslam Alemi'nin, Türk Dünyası'nın kullanmasını hiç olmazsa, ülke insanımızın nüfusunun %1' inin kullandığı bir tek sosyal medya hesabımız yok!

İster televizyon ister sosyal medya olsun, bütün bunları ayakta tutan, şah damarlarından bağlı oldukları nedir?

Reklam!

Bırakın dünyayı, İslam Alemi'ni, bizim ülkemizde reklam pastasını elinde tutanlar kimler?

Benden cevap beklemeyin, ben söyleyince adım kötüye çıkıyor, bir bakıyorum bizim mahallede de "ama Ahmet abi..." ile başlayan omurgasızlık!

Dünya reklam piyasasını elinde tutanların bayileri!

Sahi, Zelenski' nin mesleği neydi?

Komedyen oyuncu...

Yüzde yetmiş küsür oy alacak kadar ne meziyeti var acaba?

Sanatçılığına herhangi bir yorum yapamam, çünkü ben seyretmedim!

Buna da takılmayın, çünkü iş iyi oyunculukla bitseydi, nice iyi aktörler nerelerde olurdu, çoğu kendi mahallesinde bile tanınmaz!

Aşağıda fotoğraftaki kişi Zelenski 'nin çalıştığı, daha doğrusu, Zelenski' yi meşhur eden televizyon kanalının sahibi milyarder işadamı Kolomoyski!

İçen değil, tokuşturan...!

Gelelim Rus'a, Rus' un hedefi Berlin!

Dün, Alman Nazileriyle boğuştu, tamı tamına 27 000 000 ( yirmi yedi milyon ) kayıp vererek, Berlin'i duvarla ikiye böldü!

Bugünse, dünün mağduru Yahudi asıllı Zelenski ve Kolomoyskiler...

Biz, tıpkı 1942'de nasıl durmuşsak, bugün de aynı şekilde duruyoruz ve bu doğru bir duruştur!

Asıl olan şu ki, sulh olduktan sonrasındaki hataları, yine yapmayız inşallah!

Ne gibi hatalar mı?

Mesela, Altıncı Filo'ya defol diyen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının, bundan tam 50 yıl önce bugün 6 Mart 1972' de, idam cezaları TBMM tarafından onaylanıyor!

Tevafuk bu ya, altı yıl sonra, yani 6 Mart 1978' de de Kenan Evren, Genel Kurmay Başkanı oluyor!

Sonrası, 12 Eylül 1980'de İhtilal oluyor!

Ve Kenan Evren, bir sağdan bir soldan idam ediyor!

Yetmiyor, bugünkü sosyal medya yazılımlarını yazacak neredeyse 1 000 000 'dan (bir milyon) fazla genç kamu yasaklı zekiler de seçilerek, ABD AB 'ye kaçırılıyor!

Kaçmamışlar, kaçırılmışlar!

Etrafımız ateş çemberi...!

Asıl soru şu, biz bu savaşa hazır mıyız?