Acaba…?

Yaşlanınca, insanın çenesi düşer, kendini de pek anlatır derler. Ben de kendimden yola çıkarak, yazımı yazacağım bugün. Zaman zaman kendimi bakkallarda pek rastladığımız şu meşhur, "Veresiye satan, peşin satan" tablosundaki, veresiye satan adama benzetirim.

Veresiye defterinde nedense bitmeyen bir hesap vardır daima!

Biliyor musunuz, bir zamanlar, "Veresiye Defteri" isminde bir televizyon programı da yaptım.

CİNE 5 isimli televizyon kanalının belki de en anlamlı programlarından biriydi.

Veresiye defterinin bir diğer adının da, "Zimem Defteri" olduğunu bu program sayesinde öğrenmiştim.

Sakın ha sakın sahipleniyorum ve ben buldum iddiasında olduğumu sanmayın!

Haşa...!

Ne haddime...!

Bu kadar muhteşem sosyal dayanışmayı hayata geçirmiş bir medeniyetin evladı, bir kültürün mensubu olarak, sadece bir döneme, "Veresiye Defteri" isimli programla, "Bak milletim senin böyle bir geleneğin var " diye ayna tutmaya çalışmıştım!

Bir de TRT 'de "Aynalar" isimli bir dizi yapmıştık. Son dönemin model dizileri Kurtlar Vadisi, Ekmek Teknesi, Diriliş son olarak da bendenizin de rol aldığı Kuruluş Osman dizisinin yönetmeni Sayın Metin Günay Hoca konsept ve yönetmenliğini yapmıştı, bu dizinin. İşte, Aynalar isimli dizide, "Askıda" geleneğimizden bahsetmiş, toplum hafızasını tazelemiştik.

Dün gece gördüm ki, bütün bunlar yapılmaya çalışılırken, gördüklerim, duyduklarım yüzünden onlarca acaba sorusu kemirdi beni!

Neydi, bu acaba?

Dünyaya bakıyorum, acaba...?

Bölgemize bakıyorum, bir başka acaba....?

Türk Dünyası' na bakıyorum iki acaba ard arda!

İç siyasete bakıyorum, o kadar çok acaba var ki!

Bu acabalarla dört işlemde işlem yapıp sonuca baksanız, kendinizi azgın acaba dalgalarının arasında boğuşurken bulursunuz.

En önemlisi de bir derdiniz varsa, acaba kurdu, dolaşır vücudunuzda!

Kimi zaman, doğum sancısını aratmaz sancılara gark eder insanı, kimi zaman da ateş nöbetlerine...

Kimi zaman, bir lokma ekmek olur sofranızda, kimi zaman da değme ahçıların elinden çıkan yemek...

Kısacası, dünün acabalarının, bugünün acabalarının sebebi olduğuna, bugünkü acabaların da yarın ki acabaların sebebi olacağına inanan biriyseniz, acırım size!

Mesela, bundan 101 yıl önce bugün, Yunan taarruzu öncesinde, Yunan Kral Aleksandros, Yunanistan Başbakanı Venizelos ve Genelkurmay Başkanı İzmir'e gelmiş!

Bu geliş hakkında öyle hikayeler anlatılır ki...!

Alın, size bir sürü acaba!

Alın, bu acabalardan biri daha: "Acaba bugün yaşadıklarımızla, 101 yıl önceki yaşananların bir alakası var mı?

Eğer, sadece bu acabanın cevabını bulamazsanız, bugünkü yüksek ateşinizin çaresini bulmanız mümkün olmaz!

Net!

Düşünülmesi gereken, 101 yıl önce Yunan taarruzu öncesinde, Yunan Kralı Aleksandros, Başbakanı Venizelos ve Genelkurmay Başkanı İzmir'e çıkarken, yanında arkasında kim ya da kimler vardı?

Ya bugün...?