Zat-ı Devletlerine açık mektup !

Bu mevzuyu öyle çok yazdım, ekranlardan öyle çok konuştum, valilik, bakanlık, belediye kapılarında o kadar çok bekleyip, öyle çok dil döktüm ki..!

Dahası o kadar çok da yalvardım ki!

Olmadı!

Başaramadım!

Aidiyet duyduğum gönül dünyamın bu hali, bendenizi için için eritti!

Bizim nesle nasip değilmiş deyip bağrıma taş basmışken, Cumhurbaşkanımızın son beyanatı yaramın kalın kabuğunu araladı!

Bu ülkenin devlet başkanı delinmez denilen dağları deldi, tüneller açtı, dünyanın en büyük havaalanını yaptı, tabiri caizse Türkiye Cumhuriyeti Devletini muasır medeniyetler seviyesine çıkardı, lakin kültür sanat alanında defalarca üzgünüm dediği için, kendimden utandım!

Hep üzerinde durduğum mevzu..?

“Medeniyet aidiyet , kültür kimliktir” mevzusu idi!

Bugün, bu zamanda, bu dünyada iyiye ve kötüye dair ne yaşıyorsak, işte o aidiyet ve kimliğimiz yüzünden yaşıyoruz!

Çünkü gördüğümüz dost ve düşman muamelâtının sebebi, ait olduğumuz medeniyet ve kültürümüzün şekillendirdiği kimliğimizdir.

Artık cephelerin ve silahların şekil değiştirdiği günümüzde en kuvvetli silahımız da bu değerlerdir!

Siz, bekamız için Afrin'e, Libya'ya asker gönderirken içinizde özellikle de genç neslimizde, “Bizim Ortadoğu bataklığı ve Libya’da işimiz ne" algı operasyonu başarılı oluyorsa, bu savaşa en ağır darbeyi aldınız demektir!

Merhum Mehmet Akif Ersoy, “Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez”,

bu mısraın öncesinde de, “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez” demişti!

İşte, en tehlikeli mikrop dediği, “tefrika “ mikrobunun tek aşısı da aidiyet, mensubiyet şuuru ve kimliktir!

Yani, kültürel bağışıklık sistemimizin güçlendirilmesidir!

Manifestosunu medeniyetten alıp, kimlikte şekillenen duruşun tarifiyle, kültürün dili sanattır!

Enteresandır, Osmanlı Cihan İmparatorluğu coğrafyasından yanan yangından kurtardığımız Anadolu coğrafyası üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir tek konuda reddi miras yapmaya zorlandı, o da kültür ve sanat alanında..!

Ondandır ki, İstiklal Marşı” gibi bir marşı bize kazandıran Mehmet Akif Ersoy hakkında sanatsal çalışmalar, bendenizin 81 ili defalarca dolaşarak sahnelediği, “Safahat" tiyatro oyunu ve TRT1’de yayınlanan, “Korkma“ isimli belgesel dışında bir çalışma olmamıştır!

Cumhuriyeti kuran kadroları yetiştiren Sultan II. Abdülhamid Han hakkında, yine bendenizin sahneye koyup, Ziraat Bankamızla 81 il 100 noktayı ölümünün 100. yılında dolaşan, “Usta” isimli tiyatro ve daha sonrasında yapılan dizi filmin dışında bir çalışma olmamıştır!

Hatta, Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında dört başı mamur bir sanatsal çalışma hala yapılamamıştır!

Düşünsenize, bu ülkede 2019 ‘da 1919’un 100. seneyi devriyesinde en az 3 bakanlığa verdiğimiz proje uygulanabilseydi, “ Bizim Ortadoğu bataklığında ne işimiz var“ algı operasyonunu dillendirenler hâk ettikleri karşılığı, bu necip milletten ve İslam Medeniyeti ‘nin cefakar, çilekeş mensuplarından göreceklerdi!

Peki, artık olamaz mı?

Olur, Saygıdeğer Cumhurbaşkanım..!

Delinmez denen dağları nasıl deldiyseniz, dünyanın en büyük havaalanını nasıl yaptıysanız, bugün destan yazan IHA SİHA mucizesini nasıl yaptıysanız, biz de kültür sanat alanını başarırız!

Bir yıl tespit, bir yıl teşhis, bir yıl tedavi ve güçlendirme ile 2023’ü bir başka başarı hikayesiyle karşılarız inşallah!

Bu işi himayenize alınız ve bizlere fırsat veriniz!

Göreve hazırız, sizi mahcup etmeyiz...