Tükürün!

Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım: Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım:

Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim bilmem ki? Öyle dehşetli muhîtimde dönen mâtem ki!

Ah! Karşımda vatan nâmına bir kabristan Yatıyor şimdi Nasıl yerlere geçmez insan?

Sakın, kimse bana, "Şunu da niye dedin, şurada ne demek istedin" diye sormasın lütfen!

Hatta, sakın ha sakın, "Kimi ima ettin, kime laf çarptın" da demesin !

Ne zaman ki, 92 yaşında bir anamıza vahşice bile değil, alçakça bile değil, Türkçe'de hiçbir kelimenin anlatamayacağı, bir olaya şahit oldu gözlerimiz..!

Ne zaman ki, o isimlendirmekten de benim de benim anamın ak sütü gibi tertemiz Türkçe'min aciz kaldığı o halin başrolü verilen kişinin eline takılan kelepçenin tam da dibine çizilmiş üç hilali gördüm..!

Birden, 2006'daki Danıştay saldırısı günlerine döndüm! Olaydan 45 dakika sonra faille, merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun arkasında yer alan özel pozlu fotoğrafın, bütün medyaya servis edilişi geldi aklıma!

Bir de baktım #MHPKapatılsın (!) paylaşımları...

Durmadım, sosyal medyada her iki fotoğrafı da paylaşarak, altına da, "Yıl 2006 Danıştay cinayeti! Tüm medyaya 1.resim servis ediliyor!Yıl 2021 vahşi bir cinayetten sonra kelepçenin yanında üç hilalli resim servis ediliyor! Kahpeler tezgahınız başınıza geçecek" ifadelerini sosyal medya hesaplarımdan paylaştım.

Lakin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ne zaman ki, "İYİ Parti Genel Başkanı Sayın @meral_aksener ve HDP Eş Genel Başkanı Sayın @PervinBuldan'ın nezdinde tüm kadın siyasetçilerin ve Türkiye genelindeki kadın belediye başkanı mevkidaşlarımın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlarım." Twitter paylaşımını gördüm içime bir kurt düştü! Hatta, geçen Salı bu köşede, "İYİ'de neler oluyor " başlıklı yazımı yazdım ve bugünkü İYİ Parti grup konuşmasını bekledim!

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na bir cevap vermeliydi!?

Bir de ne göreyim!

Kolunda üç hilal, ne idüğü belirsiz insan silüetinde biri üzerinden, bir itibarsızlaştırmanın da ötesinde tam bir okyanus ötesi tarzıyla, Ülkücüler üzerinden bir operasyon başlıyor ve Akşener başlıyor saydırmaya, herkes kendisinden İmamoğlu'na ne diyecek diye beklerken, başka şeyler söylüyor!

Sayın Akşener, siz bugün Ülkücü hareketin şah damarına jilet attınız!

Evet, üç hilalli dövmelilerle narkozu verdiler, size de falçatayı attırdılar!

Sayın Akşener, siz o konuşmayı yaparken, dilimden merhum Mehmet Akif Ersoy'un yukarıdaki mısraları döküldü, gözlerimin önünden Tokat Zile'deki Dursun Önkuzu'nun, İzmir Hacılarkırı Kabristanlığındaki Halil Esendağ, Selçuk Duracık'ın mezarları geçti!

Sizi elleri patlarcasına alkışlayan tanıdık yüzleri gördükçe de içim kan ağlayarak aklıma, Ekrem İmamoğlu'nun kameralara sırıtarak, "Barıştıracağız , barıştıracağız" deyişi geldi!

Tıpkı, Dünya Kadınlar Günü fidan dikiminde adınızı yan yana zikrettiği Pervin Buldan'la birlikte iken, "Hiç kimse önünde arkasında bir şeyler aramasın" deyişindeki sırıtma gibiydi!

Hülasa, Akşener Hanımefendi attığınız jilet kulağımıza geldi ve dediklerinizi de bu millet kulağına küpe yaptı !

İmdi... Bütün Ülkücüler İstiklal Marşı'mızın kabulünün 100. yılında hep bir ağızdan merhum Mehmet Akif Ersoy'un şu mısralarını haykırıyor:

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere! Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!

Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayasız yüzüne! Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!