Yayın Tarihi:
03 Ağustos 2023 Perşembe 07:23:00
SAHTELİKLER ÇAĞINA HOŞGELDİNİZ
"Ne zaman ki hüküm gerçekleşti, şeytan onlara: "Şüphesiz ki Allah'ın vaktiyle yaptığı uyarıların hepsi gerçekleşti. Ben de size vadettim. Benim verdiğim sözler ise boş çıktı. Zaten benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu. Ben size sadece çağrıda bulundum siz de kendiliğinizden çağrıma uydunuz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Gerçekten ben, daha önce beni Allah'a ortak koşmanızı da yok saymıştım." dedi. Zalimlerin hakkı acı bir azaptır."
İbrahim 22
Yukarıdaki ayette de görüldüğü üzere "Zalimlerin hakkı acı bir azaptır" deniyor. Burada bir kavramın anlamı hep kaçırılıyor. Zalim deyince aklımıza, canlılara veya doğaya karşı cebren zulmeden kişiler geliyor. Lakin, bir diğer ayette zulmedenin kim olduğu, açıkça belirtiliyor.
"Allah, insanlara zulmetmez. Ancak insanlar kendi kendilerine zulmeder."
Yunus 44
Zulmün insana kendi eliyle yapıldığını söylüyor. Peki, bu nasıl oluyor? Alemlerin Rabbi olan Allah, insana diğer çoğu yaratılmıştan farklı olarak akıl vermiştir. Bunu kullanmayı tercih etmeyenler yani; kendisine ne söylenirse arkasını araştırmadan kabul edenler, önüne ne koyulmuşsa bu nedir acaba demeden yiyenler ve içenler, seni sağlıklı yapacak olan budur diyerek, ne verildiyse kabul edenler, rabbın senden bunları istedi yerine getir, diyenlere şartsız şüphesiz biat edenler gibi bir çok örnek sayabiliriz:
Birileri bize, dünya ısınıyor iklimler dünya çapında değişiyor dediklerinde önümüze sundukları ispatlar acaba doğru mu diyerek, geçmiş senelerdeki sıcaklıklar gerçekten daha mı düşüktü diyerek, belki de 1 dakikalık bir araştırma yapmaya üşenirsek...
Birileri bize dünya çapında hastalık salgını var millet sokaklarda düşüp ölüyor, tedavi etmeye çalışan doktorlar renk değiştiriyor, böyle bir grip görülmedi dünya çapında dediklerinde, acaba geçen senelerdeki gripten ötürü vefat oranları daha mı azdı diyerek, 1 dakikalık araştırma yapmaya üşenirsek...
Vücudunuza bazı sıvılar enjekte etmezsek ölürsünüz uyarılarına, acaba gerçekten ölür müyüz diyerek, bu sıvıların içinde ne var yan etkileri neler, biz bir kağıt imzalatıyorlar, ama bu kağıtta yazılanlar çok önemli şeyler diyerek 1 dakika durup düşünmeye üşenirsek...
Besi ve süt hayvanları dünyayı kirletiyor onun yerine böcek eti, böcek sütü kullanın, hem bu daha sağlıklı diyenlere acaba gerçekten bu hayvanlar mı doğayı kirletiyor yoksa fabrikalar uçaklar, santraller mi kirletiyor ya da insanın dünyayı kirletebilecek kadar etkisi var mı, diye 1 dakika durup düşünüp araştırmaya üşenirsek...
Allah insanı eksik yaratmıştır, doğumdan ergenliğe kadar birtakım sıvıları enjekte ederek insanı tamamlamak zorundayız diyenlere, e bundan önce de insan doğuyordu büyüyordu yaşıyordu, hatta 100 yaşlarını buluyor ve geçiyordu diye, 1 dakika durup düşünmezsek...
Gelin size evlenmeye karar verdiğinizde sağlık taraması yapalım, hamile kaldığınızda sağlık testi yapalım, annenizin karnındayken sağlık testi yapalım, doğduğunuz anda sağlık testi yapalım, büyürken sağlık testi yapalım hastalıklar çıkarsa şu ilaçları kullanarak sizleri tedavi edelim diyenlere, ama belirti yokken ne gerek var diye 1 dakika durup düşünmeye üşenirsek...
Allah yemeniz gereken bitkileri eksik yaratmış sizlere yetmiyor, biz bunların genleri ile oynayalım düzeltelim ki, sizlere daha iyi bol bol mahsül versin diyenlere, iyi ama eskiden bunların besin değeri daha fazla idi, daha lezzetlilerdi gibi düşüncelere, 1 dakikamızı ayırmazsak...
Vücudunda bir eksik veya ağraz olmamasına rağmen, Allah seni çirkin yaratmış gel biz seni estetik operasyonlarla düzeltelim diyenlere, iyi ama vücuduma enjekte ettiğiniz o botokslar dünyada en zehirli maddeler arasında yer almıyor mu diye, durup 1 dakika düşünmezsek...
Çocuklarınız hatalı üretim olabilir, onların cinsiyetleri ve içlerinden gelen hisler farklılık arz ediyor olabilir. Gelin biz bu kararı çocuklarınıza bırakalım diyenlere, iyi de o daha çocuk aklı selim değil, oy kullanamaz, araba süremez, sorumuluk alamaz, hayatının geri kalanını etkileyecek kararlar için aile rızası olmaksızın böylesine bir operasyonlar zinciri doğru mu diyerek, 1 dakika düşünmezsek...
Her eve bir televizyon alın bu televizyonlara koyduğumuz haberleri izleyerek "gerçekleri" öğrenin, dizileri izleyerek insanlara nasıl davranmanız gerektiğini öğrenin, sabah programlarını izleyerek karınızı kocanızı eşinizi dostunuzu çevrenizi toplumunuzu tanıyın bilinçaltınızı bunlarla şekillendirin diyenlere, iyi ama bu haberler dünya çapında tekelleşmiş kaynaklardan servis ediliyor, bu programlar dünya çapında tekelleşmiş kaynaklardan üretiliyor, bu diziler dünya çapında tekelleşmiş kaynaklar tarafından dizayn ediliyor diyerek, 1 dakika durup düşünmezsek...
Dünya çapında yediğimiz yemek markalarının uluslararası tekelleşmiş üç beş markanın alt şirketleri olduğunu 1 dakika araştırıp aynı şirketlerin ilaç firmalarını, televizyon kanallarını, sosyal medya mecralarını, gazeteleri ve gazetecileri ve hayatınıza etki edecek bir çok alanı fonladıklarını, durup 1 dakika araştırıp düşünmezsek...
Ana babalarımızın kadim çocuk yetiştirme yöntemlerini bir kenara bırakıp, müfredatları aynı şirketler tarafından oluşturulmuş eğitim sistemlerinin önerilerine ayet gibi biat edersek, ormanlarımız yandığında bunu küresel ısınmaya bağlayıp, insanlığa bunu değiştirmek için yaptırım uygulamak isteyenlere, iyi ama tüm ülkelerde bu yangınları çıkaranların kundakçıları yakalandığı halde, bizde nasıl böyle oluyor diye, durup 1 dakika düşünmezsek...
Kendi elinize sosyal medyayı alıp, çocuğun eline de tabletini verip, televizyonda karşıda açıkken kanepede oturup, 1 saat önce yediğimiz endüstriyel yemeğin vücudumuz tarafından sindirilmesini beklerken, 1 dakika bu çocuğun bu kadının bana ihtiyacı var onunla ilgilenip, eskiden çocukluğumda eğlendiğim oyunları ona da öğreteyim, eşimi mutlu edeyim, onunla sohbet edeyim, derdi tasası var mı, bakışlarında bir mutsuzluk var mı, demezsek...
Dışarı çıkarken şöyle giyinin, şu makyajı yapın, şu elbiseyi giyin, şu şekilde yürüyüp, şu şekilde pozlar kesin, diyenlerin her dediğini ayet bilip, evi ve çocukları için çalışıp didinen gerekirse, kendi yemeyip giymeyip ailesine yatıran eşimize karşı en somurtkan, en özensiz halimizi sergilersek...
Emin olun, bu örnekler yazmakla bitmez, ama ne yazık ki, burası gazete köşesi. Tüm bunları yapmaya devam edersek, kimsenin bize zulmetmesine gerek yok, biz yeterince kendi kendimize zulmetmeye devam etmiş oluruz. Neyse, fazla uzattım, sosyal medya, ana haber bültenleri, diziler, reality showlar ve reklamlar kaçıyor. Vaktinizi fazlasıyla aldım. Kalın sağlıcakla.