(Hâl böyle iken) nereye gidiyorsunuz?

Tekvir Suresi / 26

Şöyle bir matbuata, ekranlara, sokağa bakıyorum da herkes almış eline baltasını önüne ardına bakmadan savuruyor!

Pek de yabancısı olmadığımız, belki de şu son elli yılda çok kez acı acı yaşayıp, bizzat içinde olduğumuz resimler çıkıyor ortaya!

Hem de dünden daha korkutucu..!

Korkutucu, çünkü bu zamana, bu günlere gelene kadar çok ama çok büyük bedeller ödendi!

İstikballer söndü, sehpalarda, sokaklarda, dağlarda, ovalarda nice evlat canları gitti, en acısı da hala gitmekte!

''Dört yanı denizlerle çevrili bir yerdeyiz'' yalanına sığınmışız, susuzluktan yanıyoruz da ummanların bile söndüremeyeceği şu yangınımızın farkında değiliz!

92 yaşında bir kadına tecavüz edip öldüren, tam da kelepçenin takılacağı bileğinde üç hilalli bir insan müsveddesinin fotoğrafı..!

Peşinden, 92 yaşındaki neneleri, 92 günlük bebeleri katleden PKK'nın siyasi trollerinin #MHPkapatılsın sosyal medya paylaşımları..!

Ardından, Ülkücülerin Meral ablası (!) tarafından, Ülkücülerin şah damarına jilet atan konuşma..!

Irz düşmanı PKK'nın Gazi Meclis 'teki sesi HDP milletvekillerinin de içerisinde olduğu fezlekeler..!

Meral Hanım'ın Güneydoğu Anadolu gezisi(!)

En namlı haber kanalının en namlı ekran yüzleriyle Meral Hanım ile Mardin'de kakara kikiri sohbet(!)

Sözümona abdest alırken tutuklanan bir PKK ve FETÖ teröristi HDP milletvekili! Derken, İstanbul Sözleşmesi..!

İYİ mi..?

Her şey güzel oluyor mu?

Sizi bilmem, ama baksanıza, birileri aynı kutlama mesajında, kol kola fidan dikip, güya Cumhuriyeti, Halkı Paralanmaktan kurtarma adına, ''Her şey güzel oluyorrr'' naralarıyla güya DEVA olma adına GELECEK kuruyorlar?

Kime göre, kimin için, kimin geleceği belli değil! Aslına bakarsanız belli de...

Peki, nereden çıktı bu İstanbul Sözleşmesi üzerinden seviyesiz, gereksiz, düpedüz içinde binbir tuzak barındıran tartışma?

Hacılar, hocalar, felsefeciler, tarikatlar, cemaatler falanlar filanlar! Hele, bir kulak verin Kur'an'ın sözüne!

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla 1. Güneş, dürüldüğü zaman,

2. Yıldızlar, bulanıp söndüğü zaman, 3. Dağlar, yürütüldüğü zaman,

4. Gebe develer salıverildiği zaman.(1)

(1) Kur'an'ın ilk hitap ettiği toplumda gebe develer en kıymetli mallardı ve onlara gözleri gibi bakarlardı. Âyette, Kıyamet

gününün dehşeti içinde insanların en kıymetli mallarından bile vazgeçip terk edecekleri gerçeğine işaret edilmektedir. 5. Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman,

6. Denizler kaynatıldığı zaman,

7. Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman.(2)

(2) Bu âyet, "Nefisler eşleştirildiği (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya getirildiği) zaman" şeklinde de meâllendirilebilir. 8,9. Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,

10. Amel defterleri açıldığı zaman,

11. Gökyüzü (yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,

12. Cehennem alevlendirildiği zaman,

13. Cennet yaklaştırıldığı zaman,

14. Herkes önceden hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.

15,16. Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,

17. Andolsun, yöneldiği zaman geceye,

18. Andolsun, aydınlandığı zaman sabaha ki,

19,20,21. O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş'ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.

22. (Ey Kureyşliler!) Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir.

23. Andolsun o, Cebrâil'i apaçık ufukta gördü. 24. O, gayb hakkında cimri değildir.(3)

(3) Âyette, Hz. Peygamberin vahiy yoluyla aldığı bilgileri, hiçbir şey saklamadan, olduğu gibi tebliğ ettiği ifade edilmektedir. 25. Kur'an, kovulmuş şeytanın sözü değildir.

26. (Hâl böyle iken) nereye gidiyorsunuz?

27,28. O, âlemler için, içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür.

29. Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.

Tekvir Suresi ortadayken, siz hangi sözleşmeyi konuşuyorsunuz Allah aşkına?

Aklediniz!

Yeni bir dünya kuruluyor, kurucular arasında olmak ya da kurulan masayı dağıtmak varken, biz yine figüranlığa mı talibiz?

"Aman, Dolar ne oldu diye?" elimiz yüreğimizde hep biz mi bekleyeceğiz? Farkında mısınız, yanıyoruz!

Yangınımızı söndürecek SU kalmayacak!