0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Felsefe sosyoloji sanat!

Yazımı yazmaya başladığımda, Danıştay 10. Dairesi Ayasofya Camii ile alakalı kararını açıkladı açıklayacak!

İçte dışta konu daha çok konuşulacağa benziyor, çünkü bu karar öyle önemli ki..!

Bütün mesele de bu önemin anlaşılmamasından kaynaklanmakta!

Bir önceki yazımda, sosyolojik kavramları anlamları dışında kullanmaktan bahsetmiştim!

Daha doğrusu, felsefe ve sosyolojiyi eğitimimizden tutun da hayatımızın pek çok alanından çıkarmış olmak bizim asıl meselemiz!

Hadi buyurun, Ayasofya Camii gibi bir konuda bile özellikle genç nesille ortak bir mutabakata varın!

Hadi buyurun, bizim için hayati bir konu olan Libya konusunu, içimizdeki insanlara özellikle de son günlerin moda ifadesiyle Z kuşağına anlatın!

Anlatamadık, anlatamıyoruz işin en acısı da böyle devam edersek anlatamayacağız da!

Dolayısıyla, Z kuşağı Ayasofya Camii ve Libya’yı da başkalarının anlattığı hikayelerden anlayacaklar!

Nitekim öyle de oldu, fethin ve bağımsızlığımızın sembolü, Anadolu’nun tapu senedi Ayasofya Camii için, “...müze olarak kalsın” diyor, Z kuşağı!

Fetih, fatih, beka, vatan, devlet kavramları sosyolojik anlamlarıyla anlatılmadı, anlatılmıyor!

Tıpkı, şiddetin anlatılmayıp, işin sadece kadına şiddet seviyesine indirgenmesi gibi, Ayasofya Camii de sadece bir müze olup olmamaya indirgenmiştir!

“Trablusgarp, Trablusgarp Savaşı, Trablusgarp Şehitleri nedir, bilmeyen Z nesli elbette ki Libya’yı anlamlandıramayacak ve ‘’Bizim Libya’da işimiz ne?’’ diyecektir!

Allah aşkına, 1974’ün üzerinden şunun şurasında 46 yıl geçti ve bugün KKTC’nin Cumhurbaşkanlığı makamında oturan zat Türk Ordusu’nu işgalci olarak görebilmekte!

Güney Kıbrıs liderinden bahsetmiyorum, şehitlerle tapulayıp, mabetlerle mühürleyip, adına vatan dediğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı’ndan bahsediyorum!

İşin acı tarafı, bunu da seçim üzeri yapıyor ve böyle bir dilin kendisini seçtireceğine inanıyor!

Uzağa gitmeye gerek yok, KKTC’nin başkenti Lefkoşe’de bir müze var ve bu müzenin adı da Barbarlık Müzesi..!

Sadece bu müzenin hikayesini tarih sosyolojisi diliyle anlatabilseydik, bugünkü KKTC Cumhurbaşkanlığı makamındaki zat, bırakınız bu dili kullanmayı, niyeti bu olsa bile, asla bu dili kullanamayacaktı!

Kullanmış olsa da KKTC sokaklarına çıkamayacaktı!

Net ifadeyle, bir saniye bile o makamda kalamayacaktı!

Siyasiler ve stratejistler, ‘’Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği Afrin ’den Libya’dan, hatta Çin’den başlar’’ derler!

Doğrudur lakin eksiktir!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenliği, seksen beş milyonun fert fert kültürel bağışıklık sisteminden geçer!

Buna en güzel örnek de İHA ve SİHA ’ların mimarı Sayın Selçuk Bayraktar Bey’dir, çünkü Sayın Bayraktar Trablusgarp’ı da Trablusgarp şehitlerini de biliyor!

Onun içindir ki, Sayın Bayraktar mesuliyetini mecburiyet yapmıştır!

Demem o ki, felsefe, sosyoloji, sanat..!

Ahmet Yenilmez Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX