Yayın Tarihi:
04 Nisan 2021 Pazar 07:03:00
Eyvah Başbuğ Türkeş..!
24 yıl oldu!
Dile kolay, 24 yıl!
Oğullarımdan Satuk Buğra'nın ilkokul 2. sınıf, Burak Alp Yenilmez'in ana sınıfında olduğu yıl!
Bugünse büyük oğlum, Meyra Ahsen'in babası, ben ise dede..!
Yine karlı bir gün, yine Ankara, yine Kocatepe Camii...
Nefes borumun dibine yumruk gibi bir şey oturmuş, birdenbire bir adım atacak takatim kalmamıştı!
Muhsin Başkan gerek cenazede gerekse sonrasında çok üzülmüştü! Oysa, biz ondan ayrılmıştık..!
Hatta, adı bende mahfuz bir ağabeyim de aynını demişti de Muhsin Başkan da ona cevaben, "Düşünsenize, biz anamızdan, babamızdan daha fazla onunla beraber olduk!" demişti!
Doğru ya!
Oğlum, benimle azıcık ayrı düşse alıp başını gidiyor!
Aslına bakarsanız, O bizim için bir başkaydı!
Onun içindir ki, biz O'na Başbuğ dedik!
İzmir... Gümüldür... Çukuraltı...
İzmir Fuarı Ekiciöver Gazinosu, Atatürk Kapalı Spor Salonu...
Elimde mikrofon zangır zangır titreyerek, ''Türk Dünyası'nın Başbuğu, Başbuğumuz Alparslan Türkeş salonumuza teşrif etmişlerdir! Hoş geldiniz, şerefler verdiniz Başbuğum!'' anonslarım...
Yüzündeki muhteşem tebessümü ile merhum Hüner Coşkuner'in icra ettiği, ''Çırpınırdın Karadeniz'' marşına eşlik edişi...
Seçimlerde milletvekili adaylarının bile seçim otobüsleri varken, O'nun traktör römorkları, kamyon kasaları üzerinde konuşma yapmak zorunda kalışı ve bizim çaresizliğimiz...
1980'lerde MÇP'li yıllar...
O'nu, en çok da üç hilalli MHP ambleminin altında, "Bozkurt" lu Ülkü Ocakları gecelerinde anons etmek istediğim yıllar...
Seminer veya sohbetlerine, "Dokuz Işık'ı sayar mısın evladım?" sorusuyla başlardı! Milliyetçilik!
Ülkücülük!
Ahlakçılık!
İlimcilik!
Toplumculuk!
Köycülük!
Hürriyetçilik ve şahsiyetçilik!
Gelişmecilik ve halkçılık!
Endüstricilik ve teknikçilik!
Yazımın tam da bu esnasında, çıraklardan biri geldi yanıma, ona, ''Dokuz Işık'ı sayar mısın?" dedim!
Bırakın saymasını sorumu anlamadı! Eyvah ki, ne eyvah!
Ülküdaşlar!
Başbuğ Türkeş ölüyor!
Tamam, Ankara Beştepe'ye dualarla gözyaşlarımızla defnettiğimiz sadece bedeniydi!
Yunus öldü deyu selam verirler / Aşıklar ölmez'' demişti ya, onun için bizler de şimdilerde, "Başbuğlar ölmez" diyerek arzı titretmiyor muyuz?
Ülküdaşlar durun bir lahza!
Durun ve evladınızdan, kardeşlerinizden, ananızdan, babanızdan başlayarak etrafınızdakilere, ''Dokuz Işık'ı sayar mısın?'' diye sorun!
Ben sordum cevabını alamadım, amma dersimi aldım!
Şöyle, ailemizi, sokağımızı, mahallemizi, ilçemizi, ilimizi, ülkemizi, Türk Dünyası'nı, İslam Alemi'ni, dünyayı, yaşananları, yaşadıklarımızı bir düşünün!
Seçim otobüslerini, parti binalarını düşünün!
Sahi, Dokuz Işık'ı saysanıza..!
Biz senden razıyız, Allah da senden razı olsun Başbuğum!