Yayın Tarihi:
04 Ocak 2024 Perşembe 08:00:00
Dönüşüyoruz
Dizginlerini verdiğimiz dünyamızın, uzunca zamandır belli bir ajandanın takibini yapan küresel elit azınlık tarafından, bir o yana bir bu yana yönlendirildiğini önceki yazılarımda defalarca belirtmiştim. Ülke ayırt etmeden hegemonyasını kurdukları tüm toplumlara kendi politikalarını başarıyla empoze ettiler. İnsanlığa reva gördüklerini kendileri uygulamadılar. Her şeyin en kalitelisini, en doğalını, en güzelini, en sağlıklısını kendileri kullanırken, insanlığa en kalitesizini, en yapayını, en çirkinini ve sağlıksızını reva gördüler.
Giyim kuşamda, yüzyıllarca yün, pamuk, keten, kendir ve ipek gibi hem doğal hem de insan sağlığına faydalı kıyafetler üreten ve kullanan insanlık, artık içlerinde eser miktarda doğal ürünler karıştırılmış halde sentetik ağırlıklı ürünleri giyiyor. Yüzyıllarca kullanılan elektriği geçirgen ayakkabı tabanları, yerini toprakla bağımızı kesen plastik tabana bıraktı. Yemek yemek, su içmek gibi elzem olan yeryüzü ile temas gerekliliği başarılı bir şekilde engellendi. Daha yeni keşfedildi sayılan elektronik aletlerin bile radyasyon gibi zararlarını engelleyebilen yün, keçe gibi ürünler insanlıktan uzaklaştırıldı.
Temizlik için yıllarca kül veya birtakım bitki yaprakları gibi doğal köpüren maddeler kullanılırken, artık tamamen fabrikasyon ve kimyasallardan oluşan temizlik malzemelerini soluyoruz, giyiyoruz, hatta yeme içmede kullandığımız materyaller sayesinde tüketiyoruz.
Her bir coğrafyanın kendi hastalıklarına, doğal şartlarına göre dizayn edilmiş besin haritası, artık yerini tüm dünyada tek tip besin yelpazesine bıraktı. Bu da yetmezmiş gibi, onun da genetiği değiştirilerek, doğallıktan tamamen uzaklaştırıldı. Kısır tohumlar ile kendi kendini yenileyen tarım, dünya çapında yerini her üretimde şirketlerin ürettiği tohumlara bağımlı bir yapıya bıraktı.
Doğal ortamlarında yaşadığı taktirde tüketene fayda sağlayan hayvansal gıdalar, fıtratlarından bağımsız şekilde kapalı ortamlara hapsedildi ve hormonlarla sahte besinlere dönüştü.
Şu ana kadar yapılan dönüşümler ve değişimler saymakla bitmez, zaten gazetenin de köşesi yetmez. Bunlar bize ne getirdi diye bakacak olursak; hastanelerden çıkamayan, küresel ilaç şirketlerini zengin eden, ömrü uzasa da hayat kalitesi düşen, biyolojisi ile birlikte psikolojisi de bozulan, psikolojisi ile sosyolojisi de bozulan, kısacası fıtratından uzaklaştırılıp yapay hale gelen insan toplulukları getirdi. Ne yazık ki bu, dünya çapında oldu.
Anlaşılan o ki, önümüzdeki sürecin değişimleri de en az öncekiler kadar ses getirir şekilde olacak. Fabrikalarda tarım ile değil de sentetik malzemelerle üretilen sebzeler, hayvanlardan değil de yazıcılarla oluşturulan sentetik etler, dışarıdan yeteri kadar radyasyon vb. zararlarını aldığımız, fakat kimileri yetersiz görmüş ki vücudun içine yerleştirilecek olan elektronik aparatlar ve nicesi bizleri bekliyor. Ayrıca, tepemizdeki havanın da yapısı yanlış gelmiş olmalı ki, püskürtmelerle değiştirilen gökyüzü, insanlık tarihinden bugüne görevini başarıyla yapan güneşin ışınlarının engellenme çabası... Tüm bunlar bazılarımıza abartı veya şaka gibi görünebilir, lakin basit araştırmalar ile (mümkünse bağımsız arama motorlarından) kendiniz de bunların gelecekte bizi beklediğini görebilirsiniz. Hatta, birçoğu birçok yerde hayatımıza girmiş vaziyette.
Alternatifleri de sunmuyor değiller. Mesela ben yapay et yemek istemiyorum kardeşim derseniz, size doğal protein kaynağı alternatifi olarak böcek ürünlerini de sunuyorlar. Dünyanın birçok yerinde böceklerin makarna, protein ağırlıklı besinler vb. ürünlere koyulması serbest bırakılmış durumda ve hızla yayılıyor. Kullandığınız ürünlerin arkalarındaki içerik bilgilerinde bulunan kodların ne anlama geldiğini araştırırsanız, çok şaşıracağınız gerçeklerle karşılaşabilirsiniz.
İçerik bilgileri demişken, değinmeden geçemeyeceğim. Uzun zamandır sosyal medyada "Gıda Dedektifi" ismiyle faaliyet gösteren bir oluşum mevcut, kendileri besinlerin etiketlerinde yazan değerler üzerinden neyin ne demek olduğunu ve hangi üründe neyden ne kadar olduğunu takipçilerine detaylı bir şekilde anlatıyor. E tabi, onlar bunu yaparken üreticiler de boş durmuyor ve engellemeye çalışıyor. Umarım en kısa zamanda uğraştıkları sorunlardan kurtularak, tüm enerjilerini tekrar insanları bilgilendirmeye harcayabilirler. Şahsım adına yaptıkları bu hizmet için, kendilerine teşekkürü bir borç biliyorum.
Vel hasılı kelam, bizler hayat mücadelesi ve medyanın önümüze koydukları ile ilgilenirken, hem tükettiklerimizin hem kullandıklarımızın hem de bizlerin fıtratını dönüştürmeye yemin edenler boş durmuyor. Kalın sağlıcakla.