Yayın Tarihi:
03 Mart 2022 Perşembe 06:14:00
ATEŞ ÇEMBERİ
Kuzeyde Ukrayna Rusya Savaşı sürüyor, güneyde Suriye'den hala silah sesleri yükseliyor, doğuda Azerbaycan Ermenistan Savaşı yeni bitti, batıda ise Nato ülkelerine her an dünya savaşına girecekmiş gibi bir yığınak yapılı durumda. Ateş çemberi tabiri, tam da bu gibi durumlar için söylenmiş olsa gerek. Eğer, tüm bu bileşenleri aynı anda harlayacak bir rüzgar gelirse, çemberden kopan alevlerin düşeceği coğrafya belli!
Türkiye özellikle son yıllarda savunma sanayisine yaptığı yatırımlarla ve bu yatırımların karşılığını sahada alması ile dikkat edilmesi gereken ülkeler sıralamasında, kendini yükseklere taşıdı. Keza, halk bazında genetik olarak asker millet özelliğini hala taşıdığını, 15 Temmuz'da gösterdi. Oluşturduğu ekonomik ittifaklar ve enerji aktarımının kilit ülkelerinden olması, bu coğrafyaya silah seslerinin girmemesi için, ayrıca bir sebep yaratıyor.
Fakat birbirine karşı savaşa girmiş her güç, Türkiye gibi bir ülkenin kendi tarafında olması için can atar. Görülüyor ki, bu savaşta da öyle.
Aslında tam olarak değil, çünkü Rusya Türkiye'nin tarafsız kalması gerektiğini her defasında dile getiriyor. Ukrayna ise, Türkiye'yi bu savaşa dahil olması konusunda, adeta tahrik ediyor. Ukrayna resmi hesaplarından Türkiye'nin Montrö Anlaşması ile ilgili vermediği kararlar için, sanki öyleymiş gibi teşekkür mesajları yayınlanıyor. Ukrayna Ordusu mensupları atacakları havan toplarının üzerine "İdlib" ve benzeri yazılar yazıyor. Yine Ukrayna resmi kurumlarının hesaplarından, Bayraktar Siha'ları ile vurulan Rus ordu araçlarının videolarını paylaşıp, Suriye'deki Türk Şehitlerinin intikamı alındı, deniyor. Ukrayna resmen, kendince Türkiye'yi savaşa dahil etmiş görüntüsü çizmeye çalışıyor. Avrupa da Ukrayna kadar olmasa da benzeri bir düşüncede olduğunu gösteriyor. Böyle bir durum Amerika açısından da bulunmaz Hint Kumaşı... Kendilerinin fiilen müdahale etmeye cesaret edemediği savaşa Türkiye'nin dahil olması demek, Rus gücünü ikiye bölmek ve işin içinden sıyrılmak demek.
Batıda bunlar olurken, Çin de Tayvan üzerindeki baskısını artırıyor. Çin savaş gemileri Tayvan sularına girmiş durumda. Oradaki durumda aynı, Rusya savaşın sebebini, Ukrayna'yı içine alacak olan Nato olarak deklare ediyor. Çin ve Tayvan arasındaki gerilim de buna benzer. Orada da iki devlet arasında bir savaş başlayacak olursa, olay değişir. Amerika'nın dünya üzerindeki iki büyük rakibi, Amerika endeksli hareket eden Nato'nun ilişkiye girdiği iki ülkeye saldırmış oluyor. Bu sefer Amerika köşeye sıkışmış gibi müdahale etmek zorunda hissedecektir. Bu iki rakibine de elindeki en büyük koz olan Nato'yu kullanmadan, adım atmayacaktır. Dolayısı ile Nato deyince işin içine Türkiye'de giriyor.
Burada başta söylediğimiz ateş çemberi devreye giriyor. Öte yandan Azerbaycan dahi, Rusya'nın yanında olduğunu açıkça belirtti. Çıkabilecek karmaşa öngörülebiliyor.
Türkiye, çevresinde olup bitene karşı diplomasi savaşı veriyor. Ülkeyi yönetenler böyle bir savaşa karşı olduğunu ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü savunduğunu, hemen başta dile getirdi. Fakat, davulun sesini uzaktan dinleyen batı gibi yaptırım açıklamaları yapmıyor. Açıkçası mantıklı hareket ediyor, çünkü Ukrayna batının gücünün ne kadar yanında olabildiğini, acı bir şekilde deneyimliyor. Rüzgarın esmesi ile ilk kıvılcımın sıçrayacağı yer, çemberin ortasıdır. Dolayısıyla Türkiye için en uygun olan, şu anda olduğu gibi tarafların tahriklerine kapılmadan süreci gözlemlemesi olacaktır. Aynı zamanda caydırıcı askeri gücünü de hatırlatarak...