Allah'ım kör et beni!

İnsanın bazen, “Ķör olaydım keşke’’ diyesi geliyor, bakmamak görmemek için!

İster istemez bakıyorsun, bakınca da görüyorsun, görünce de ya kendine kahrediyorsun ya da ülkene, insanına kahrediyorsun!

Ya da bakar kör olacaksın diyeceğim, bu da mümkün değil, insanın gözüne sokuyorlar adeta!

Ondan, “Kör olsaydım keşke ‘’ dedim, şu son dönem dizilerinden birindeki Muro karakterinden dillere pelesenk olan, ‘’Nalet olsun içimdeki insan sevgisine’’ deyip, oturduğun yere oturup, kendini akıntıya bırakıp kaderine teslim olacaksın!

Neresinden bakarsanız bakın, aslına da bakarsanız kimselere ne diyecek bir sözümüz kalıyor ne de kimselerden şikayet etme hakkımız!

Neden mi bahsediyorum?

Son günlerin Gezi evladı Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili durumdan..!

Arkadaş, rektör atanan Sayın Prof. Dr. Melih Bulu Bey’in akademik kariyeri mi yetersiz?

Hayır!

Peki hizmet yılı mı tutmuyor?

Hayır!

Atanmasına engel kanuni bir durumu mu var?

Daha açık yazayım, atamaya engel bir yüz kızartıcı suçu mu var?

Hayır!

Diyeceksiniz ki, “O zaman bu protestolar niye?”!

Ben de size Gezi diliyle cevap vereceğim o zaman, ‘’Mesele sadece Boğaziçi değil arkadaş, sen hala anlamadın mı? Hadi gel! #DirenBoğaziçi”!

Diyeceksiniz ki, “Ne alaka?”!

Ben de diyeceğim ki, alın size Gezi Parkı olaylarından bir kare fotoğraf..!

İyice bakın, bu fotoğraf 2013 Gezi Parkı olaylarından!

Dahası var da dahasını koymayayım buraya!

Bu fotoğraf da Boğaziçi Üniversitesi olaylarından bir kare!

Renk aynı, üslup aynı, bir de dün Gezi Parkı olaylarının avukatlığını kimler yapıyorsa, bugün Boğaziçi olaylarının avukatlığını yapanlar da aynı(!)

Bu Boğaziçi olayları hususunda, çok sık soru geliyor, ‘’Üstad hayırdır, bu konuda neden bir şeyler yazmıyorsun’’ şeklinde ithamlar alıyorum!

Aslına bakarsanız ilk gün de yazının girişindeki soruları sordum ve yapılanın kanunsuz bir tarafını bulamadım!

Kaldı ki, biz ne rektörler gördük..!

Asıl mesele avukatlarda, 24 yıl önceki avukatlar yine sahnede!

Bu avukatları biz, bundan tam da 24 yıl önceki bugünden tanıyoruz!

2 Şubat 1997 yılında Ankara Sincan’da bir anma gecesindeki bir müsamereden olmadık içtihatlar çıkaran sözümona hukukçu, sözümona gazetecilerden..!

Eee ne diyelim?!

Renk aynı, dil aynı, aktörler aynı..!

O zaman hedef de aynı!

Bu avenenin hedef tahtasının 12’sinde de Recep Tayyip Erdoğan var!

Nokta atış..!

O giderse, onlar için her şey yoluna girecek!

Hatta, Putin bile gidecek!

Siz hala bunu göremiyorsanız, ben de bir şarkı tutturuyorum, “Allah’ım kör et beni”!