Farkında mısınız, hem üzerinde yaşadığımız vatan toprağını hem de üzerinde yaşayan milletimizi, yani bizi, kendimizi öyle çok yıprattık ve hala da öyle yıpratmaya devam ediyoruz ki, lügatte bu hali anlatacak kelime bulamıyoruz!
Ne sevincimizi yaşayabiliyoruz ne de başarımızın keyfini sürebiliyoruz!
Sevincimizi, başarımızın keyfini yaşama ihtiyacı içindeyiz!
Kim bilir, sevincimizi, başarılarımızın keyfini yaşamayı bir denesek, bir tatsak bu hallerden kurtulacağız, belki de!
Tarihi süreçte uzun olmayan bir zaman önce, 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nı hatırlayalım, harekatın sonucunda kurulan KKTC, uzun adıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti...
Aradan daha 47 yıl geçmesine rağmen, konu KKTC'den açıldığında, kaç parçaya bölüneceğimizi bilemeyip, birbirimizi itibarsızlaştırmaya, hatta boğazlamaya çalışıyoruz!
Oysa, üç kıtadan kurtarabildiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmamızın üstünden, daha topu topu 51 yıl geçmişti ve devletimizi kuranların çoğu da hayattaydılar!
Mesela, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra, son iki yüzyılın Türk'ün Karabağ zaferi...
Düşünsenize, Türk'ün son zaferinde bile, kaç fırkaya bölündük!
Hele hele, vatan sathı baştan başa yanarken, el ele verip yangını söndürmeye çalışmak varken, gündeme bir bakın, hele!
Oysa, asıl görmemiz ve kendimize çeki düzen vermemiz için, Allah bizlere her vesileyle öyle şeyler gösteriyor ki...!
Şu fotoğrafa bakar mısınız?
Anadolu'nun dört bir tarafındaki yangını södürmek için gelen Azerbaycanlı bir asker!
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.