500 gün

71, hafta...

12 000 saat...

720 000 dakika...

43 200 000 saniye...

Dile kolay..!

Niye mi?

Her saniye bir nevi bir nefes sayılır, sayılmasa da bazı insanlar sık sık nefes alır, o kadar sık nefes alması da yetmez arada bir de derin bir nefes alır!

En derin nefesini verdiğinde eğer karşısındaysanız alev gibi yakar insanın suratını!

Mesela, anamı kaybettiğimden beri, ben aynen bu haldeyim!

Nefesim sıklaştı da yetmez oldu, sık sık derin nefes alır oldum!

Şimdilerde, maskeli günlerde fark ettim ki, aldığım her derin nefesi verdiğimde çıkan alev, kendi yüzümü yakıyor!

Mesela, öğle analar tanırım ki, ya doğuştan ya da ülkemizin makus talihi kazalar neticesinde engelli evlatları olan analar!

Evlatları gözlerinin önünde günden güne eriyen analar..!

Dini, dili, ırkı ne olursa olsun hiç bir anaya yaşatmasın bu hali!

Onlardan birine sormuştum, sormuştum derken aslında hayran hayran evladıyla olan muhabbetini seyrettiğimi görüp, “Altını almamdan çok utanıyor, az değil 35 yaşına geldi, ama şu gülüşü yok mu, her şeye değiyor” demişti!

Yüreğiniz dayanmadı değil mi?

Kendi evladınızı düşünün, şu andan itibaren!

500 gün...

71 hafta...

12 000 saat...

720 000 dakika...

43 200 000 saniye...

Daha doğrusu 43 200 000 saniyelik her nefesinde, içi hep yanan, evladının bir tek saniyelik, bir tek nefeslik gülüşüne hasret analar!

Ölü ya da diri olduğunu bilemeden, kaybettiyse mezarını bile bilemeden, kendi gözyaşlarıyla da olsa yüreğini ferahlatamayan analar!

Hani, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ ni yıkmak için kurulmuş eli kanlı, cani, kundaktaki bebeğin katili, Marksist Leninist Stalinist terör örgütü tarafından evlatları dağa kaçırılan analar!

Evlatları sağ mı, ölü mü bilemeyen analar!

Hani, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurucu Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu Genel Başkanı olduğu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir kez bile tenezzül edip de ziyaretlerine gitme cesareti gösteremediği analar!

Üstelik, korkusundan da değil, yoldaşı, gönüldaşı HDP’ lileri kırmayacak kadar nezaket, zerafet sahibi olduğundan...

Hani, şu PKK terör örgütü kurucularından Sakine Cansız geberdiğinde, Sakine Cansız’ın yaşam hakkını savunan Canan Kaftancıoğlu’nu taltif eden Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir kez bile, “Ey PKK, bu anaların evlatlarını serbest bırak” deme zahmetinde bile bulunmadığı analar!

Hani, Diyarbakır Anaları’nın üstünden uçakla geçip, daha doğrusu Diyarbakır Anaları’na tepeden bakıp, PKK’nın siyasi temsilcileri HDP’li Mardin Belediye Başkanlığı’ndan azledilen belediye başkanını ziyaret eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Orada ne işiniz var” diyerek azarladığı analar!

Selahaddin Demirtaş’ın serbest kalması için ağzını, üslubunu bozacak kadar hırçınlaşıp, bir kez de olsa o hırçınlığının binde birini beklemeden usülden de olsa, “Ey PKK, o çocukları bırak “ bile demeyen Kılıçdaroğlu’nun görmezden geldiği analar!

Dile kolay tam 500 gün, 71 hafta, 12 000 saat, 720 000 dakika, 43 200 000 saniyeye bedel aldığı her nefeste, içi yanan analar var bu ülkede!

Ben, sizler bu satırları okurken, Diyarbakır’da “Diyarbakır Anaları” mızın ellerini öpüyor olacağım.

Bir de etrafıma bakacağım, kim var kim yok diye..!