“40 yıl”!

Merhum Barış Manço’nun en sevdiğim şarkılarından biridir, “40 yıl"!

Bir başka adı daha vardır bu şarkının, “Süper babaanne “!

“Babaannem dedemi ilk gördüğü gün tam yüreğinden vurulmuş

Dedem şöyle bir çapkınca bakıp hafifçe bıyığını burmuş

O zamanın erkeği pek bir ağırmış kızları ise pek bir hoşmuş …”.

Şarkının nakaratı da, “Tüh tüh tüh maşallah nazar değmez inşallah” şeklinde devam eder.

Neden bilmem şimdilerde, işte bu nakaratı bir başka sevmeye başladım!

Dün gibi hatırlıyorum bir Cuma günüydü, sokağa çıkma yasağı olduğu için Cuma namazına gidememiştik ve o Cuma günü yasaklanan ilk Cuma olarak hafızama kazındı!

Daha sonrasında ise Corona sürecinde gidemediğim Cuma namazları, buna eklendi!

Birincisinin sebebi, 12 Eylül Darbesi diye tarihe kanla yazılan darbenin ilk günü olması sebebiyle yaşanan sokağa çıkma yasağıydı!

İkincisinin sebebi ise, sadece Türklerin değil, din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın tüm insanlığın baş belası Covid19 isimli mikrop!

Şimdilerde, hangisi daha zordu ve hangisi daha fazla kalıcı zarar bıraktı diye sorsanız, hiç düşünmeden 40 yıl öncesi derim!

Öyle ya, bu Covid 19 denen mikrobun da kendisinden önceki mikroplarda da olduğu gibi bir şekilde aşısı bulunacak, inşallah!

Lakin, aradan geçen 40 yıla rağmen, 40 yıl öncesi Cuma’yı yasaklayan mikrobun aşısını bulabildik mi acaba?

Bulamasak da hamdolsun, milletin sinesinde umut veren bir tepki tepki gördük hiç olmazsa!

15 Temmuz 2015’i gördük hamdolsun!

Hem de mazallah, tüm camiler bir daha açılmamak üzere kapanacaktı az kalsın!

Birden şu anda içte ve dışta yaşadıklarımız geldi aklıma da daha kesin ifade kullanıp, tüm camiler bir daha açılmamak üzere kapanacaktı, demeliydim!

Nereden mi çıkardım?

Teşbihte hata olmaz ya, mazallah 15 Temmuz Başarısız İşgal Girişimi başarılmış olsaydı..!

Hele de PDY FETÖ ve eli kanlı PKK terör örgütü ortaklığıyla..!

Diyebilirim ki, Mavi Vatan Akdeniz ‘de yaşanan hal böyle olmayacaktı, çünkü ortada ne, “Mavi Vatan” diye bir kavram ne de “Mavi Vatan”ın hakkını savunan bir Türk devleti olmadığından Yunanistan ile bir problem de yaşanmıyor olacaktı!

Yani..?

Yanisi, belki dolar, altın vs. de bu kadar yükselmeyecekti!

Belki Covid 19 diye bir virüs bile olmayacaktı, çünkü bendeniz bu Covid 19’un bir silah olduğuna inanıyorum !

Tam da 100 yılın rövanşını almaya gelenlerin karşısına yepyeni bir Yeni Türkiye çıkmıştı!

İha’larla falan az bir şey kalmıştı!

Allah büyük elbet, en azından 100 yıl öncesiyle mukayese edilemeyecek kadar iyiyiz!

15 Temmuz’da hani elleriyle tanklara karşı duranlar?!

Hiç biri bir Boris Yeltsin beklemeden tanklara elleriyle dur diyenler..!

İşte onlar 40 yıl öncesinde Mamak C5’lerde işkencenin altında sadece “Allah” diyerek zikir çekerek, Mamak C5’lerde Medreseyi Yusufiye’de yatanların evlatlarıydı!

Bugün yedi düvele merhum Sultan II. Abdülhamid’e nasip olmayan dirayetle karşı duran Sayın Recep Tayyip Erdoğan ‘ın yanında durana bakar mısınız?

MHP!

40 yıl öncesinde Avrupa’dan gelen sözde insan hakları savunucuları, “Solcular burada işkence var diyorlar ! Siz ne diyorsunuz “ diye sorduklarında, “Bre hadsiz ne münasebet, Türk devleti işkence yapmaz! Haddini bil! “ diyenlerin partisi!

Aslına bakarsanız, 12 Eylül 1980’de tanklara elleriyle, “dur” diyebilen olsaydı, bugün Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti 100 yılın rövanşını almaya gelenlerin karşısında çok daha güçlü olacaktı!

Çünkü Yunanistan bugün NATO’da olamayacaktı!

Çünkü Yunanistan‘ın tekrardan NATO ‘ya dönme konusundaki veto kararını Türkiye Cumhuriyeti Devleti kaldırmamış olacaktı!

Alın bütün bunların üstüne bir de PDY FETÖ’nün sahne almasının 1980’den sonra hızlanmış olmasını ekleyin…!

Hesap edemedikleri şu ki, 40 yıl önce Mamak C-5 ‘lerde onlar işkence yaptıklarını sanıyorlardı!

Oysa, Alpler’in Eren olması için ateş gerekti!

12 Eylül zalimlerinin işkence tezgahlarında Allah Alpler’i Eren yaptı!

Bu hikayenin baş kahramanı şehitlerimize rahmet diliyorum.

Bu Alperen’lere de diyorum ki, “Tüh tüh tüh tüh kırk bir kere maşallah! Nazar değmez inşallah”!