0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Terörü övmeye sıfır hoşgörü 

Bugünlerde Türkiye’nin hemen bütün cadde ve sokaklarına asılmış bir afiş var. Orada “Hâkimiyet kayıtsız, şartsız milletindir” yazıyor. Ama bazı köşe yazarlarını okuyunca, bu ilkenin ülkemdeki herkes tarafından çok da paylaşılmadığını görüyorum. 15 Temmuz direnişine, 7 Ağustos buluşmasına katılmış olan vatandaşlar cumhuriyet ne demek bunu anlıyor. Boş gurur ve anlamsız kibirden gözü kararmış kimileri ise kendilerini hâlâ beyefendilerin ve hanımefendilerin çiftliğinde sanıyor.  

Aydın imtiyazı olmaz 

Özgür Gündem Yayın Kurulu üyesi Aslı Hanım’ın tutuklanma nedenlerini tam olarak bilmiyorum. Çok bariz durumlar dışında medyanın mahkeme kararlarını bir avukat gibi tartışmasının yararlı olduğuna da inanmıyorum. Ama ilgili şahsın bir yazar ya da akademisyen olması nedeniyle dokunulmaz ilan edilmesine isyan ediyorum. Nedir yani bu memlekette terörü desteklemek, övmek, kışkırtmak, insanlarımızı, asker ve polislerimizi şehit eden eli kanlı canileri savunmak kimileri için suç da, kimileri için serbest mi? 

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti aidiyetimizin temel ilkesidir. Gazeteci, sanatçı, yazar veya akademisyen olmak başka insanların sahip olmadığı hakları kullanmaya olanak vermez. Ama bazıları anayasayı yanlış okuyor galiba, bir hukukçu olarak ben her maddeye baktım, orada falanca hanımefendi, filanca beyefendi tutuklanamaz diye istisnai hükümler yok! 

Terörist paso-terör kartı! 

Aydınlara dokunulmamalıymış! Nereden itibaren başlıyor bu serbestlik bunu da bilelim, örneğin yardımcı doçent olmak yeterli mi, yoksa ille de en azından doçent mi olunmalı? Avrupa’da tanınmış olmak her melaneti işlemeye el verir mi? Peki sadece Ortadoğu’da tanınanları ne yapacağız? Gördüğünüz gibi iş biraz karışık. Bari söylesinler Amerika’daki birilerine yahut AB Komisyonu’na bir “terör aydını” kartı çıkartsınlar. Bürokraside denildiği gibi “hamil-i kart”  olanlar terör eylemlerine rahatça katılsınlar, yakalananlar “terör aydını” kartını gösterip kurtulsunlar. Böylece savcılıklar veya mahkemeler de rahat ederler, kimin “torpilli”, kimin gariban olduğunu bilirler de cezayı ona göre keserler. 

Paris’te El Kaide gazetesi var mı? 

“Özgür Gündem” gazetesinin PKK terör eylemlerini açıkça destekleyip, kışkırttığını anlamak için birinci sayfasına bir göz atmak yeterlidir. Lütfen bize medya özgürlüğü, Avrupa kriterleri ve evrensel değerler masalları anlatmasınlar. Bunlara inanabilmemiz için önce Avrupa başkentlerinde, örneğin Paris’te Türkçe köşk kelimesinden gelme “kiosque” adı verilen satış noktalarında El Kaide veya DAEŞ’in yayın organlarını satın alabilmemiz gerek. Aksi takdirde Avrupa’nın “Benim teröristim iyidir” mantığını kabul etmemiz gerekecektir ki, Aslı Hanım etrafında kopartılan gürültünün de bir aslı olsun. 

Türkiye’de akıl, mantık, vicdan ve insanlıktan yoksun bir grup liberal var. Bunlar kendi destekledikleri bir etki unsurunu her ne koşulda olursa olsun koruyup, kollarlar. Kendi lobi ve loncaları dışındaki diğerlerine ise her türlü haksızlık ve nobranlığı yaparlar. 

“Gazetecilikten tutuklanmadılar” demişlerdi 

Bugün Aslı Erdoğan avukatlığı yapmak için sıraya girenlerin dün başka aydın, bilim adamı ve akademisyenler için ne tür McCarthy kampanyaları açtıkları da hatıralardadır. Bugün Aslı Hanım’ın adı etrafında makaleler döşenenler, o uğursuz Taraf gazetesinin 36 puntoyla attığı “Gazetecilikten tutuklanmadılar” manşetli sayısını alıp defalarca okumaları ve acı acı düşünmeleri gerekir. 

Bence Aslı Erdoğan masum da olabilir, tutuklanması bir haksızlık sonucu da olabilir ama bunun gerekçesi bilfiil dosyanın içinden söylenmelidir. Örneğin kendisi bir süreden beri yayın kurulu çalışmalarına katılmamışsa ya da teröre karşı bir duruş sergilemişse işte bu geçerli bir tahliye nedeni olabilir. Veya kaçma riskinin hiç bulunmadığı, eylemine dışarda devam etme ihtimali de olmadığı gibi gerekçeler ileri sürülebilir. Ama asla kendisinin romancılığı, akademisyenliği gibi bahaneler ortaya atılmamalıdır. Bu argüman belki demokrasi ve yurttaşların yasa önündeki eşitliği ilkesinden nasibini almamış olan bazı seçkinci kesimleri etkiler ama halk bunu nefretle karşılar. 

Kaosa izin verilemez 

Türkiye’de Padişaha suikast düzenlemiş teröristlerin Avrupa elçilerinin baskısıyla serbest bırakılabildiği dönemin üzerinden bir asırdan fazla zaman geçti. 21 Temmuz 1905 tarihli eylemde bombalı bir at arabası kullanıldı. Saldırıda 26 kişi öldü ve 58 kişi yaralandı. Sultan Abdülhamit dakika farkıyla kurtuldu. Organizasyonun lideri Belçikalı anarşist Joris iki yıl yatıp, bırakıldı. 

Taşnak örgütünün bu terör eylemini destekleyen Tevfik Fikret, teröristi   “Ey şanlı avcı, damını bihûde kurmadın, attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın” mısralarıyla övdü. O günlerde teröre ve terörizme karşı yeterince kararlı ve dik bir duruş sergileyemedik. Ülkemizi kaos ortamından çıkaramadık. Küresel güçlerin içerdeki işbirlikçilerinin, onların özellikle aydın çevrelerden devşirdikleri etki unsurlarının önünü kesemedik. Sonuç 16’ncı devletin yıkılması, ülkenin tarumar olması ve 1912 yılından 1922’ye kadar göçle gidenler de hariç bugünkü Türkiye topraklarında nüfusunun üçte birinin yitirilmesi oldu. 

Ne gerekiyorsa 

Hoşgörü iyi güzel de, bugün bir de son devletimizin yıkıldığını ve 25 milyon insanımızı kaybettiğimizi düşünün. Adalet neyi gerektiriyorsa o yapılsın. 

 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX