0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Rakka'da Arap ve Müslüman Katliamı

Kuzey Suriye’de bölgeyi Araplardan ve Müslümanlardan temizlemek için tarihe geçecek bir insanlık suçu işleniyor. Rakka’da geniş ölçekli bir planın bir parçası uygulamaya konuluyor. 

Birleşmiş Milletler açıklıyor 

Amerikalılar ve onların etnik kimliği kuşkulu paralı teröristlerinin Rakka’daki operasyonları uluslararası hukuka aykırıdır ve savaş suçuna girmektedir. Bunu ben söylemiyorum, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği söylüyor. 

Rakka halkı tamamıyla terörize olmuş durumdadır. Ağır bombardıman altındadır. Amerikan Hava Kuvvetleri kullanımı yasak olan fosfor ve napalm bombalarıyla sivil katliamı yapıyor. Son iki haftada Amerikalılar tarafından kabul edilen sivil ölümü sayısı 173 civarındadır. 

Durum vahim 

Birleşmiş Milletler’in 28 Haziran günü yayınladığı açıklamada Rakka’da 100 bin kişinin tuzak altında olduğu belirtiliyor. Açıklamada aynen şöyle deniyor: “Hava bombardımanlarının ve karadaki çatışmaların yoğunlaşması sonucu, sivil ölümleri artmakta ve kaçış yolları birer birer kapanmaktadır. Kabul edilen 173 sivil savaş kurbanı sayısı çok ihtiyatlıdır, gerçek rakam bunun çok çok üstündedir.  1 Haziran’dan itibaren ölen sivillerin sayısı hızla artmıştır.” 

Bileşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği bütün tarafları, özellikle de ABD yönetimindeki koalisyon devletlerini uluslararası hukuka uymaya davet etmiştir. Birleşmiş Milletler makamları ayrıca konuyla ilgili bütün tarafları bağımsız ve tarafsız bir araştırma ekibi kurmaya ve gerçek sivil ölü sayısı hakkında hızlı ve açık bir rapor hazırlamaya çağırmaktadır. İnsan Hakları Komiserliği ayrıca Rakka’dan kaçmak isteyen Arap ve Müslümanlara kolay çıkış ve kaçış yolları gösterilmesi için önlem alınmasını istemektedir. 

Sinsi Pentagon 

Bu konu çok önemlidir. Pentagon, Suriye’de son 3 yıldır çok sinsi bir politika izliyor. Kuzey Suriye’yi Araplardan ve Müslümanlardan temizlemeye çalışıyor. Bu bin yıl önce Haçlıların izlediği katliamların tekrarıdır. PKK’nın İslam düşmanı eylemleri, soykırıma varan etnik temizliği bunun uygulamasıdır. 

Ama proje daha da geniştir, değişik ortakları vardır. Kuzey Suriye’deki Arap ve Müslümanların o bölgeyi terk etmeleri, Türkiye ve oradan da Avrupa’ya taşınmaları sağlanarak bölgedeki nüfus yapısı değiştirilmek ve Batı yanlısı belirsiz kimliklere alan açmak hedeflenmektedir. Rakka halkı bunu hissettiği için topraklarını bırakmamış, dişiyle tırnağıyla bölgedeki Sünni Arap ve Müslüman Kürt varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. 

PKK barbarlığı 

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Rakka’yı sözde kurtarmak için ABD’ye paralı askerlik yapan Suriye Demokratik Güçleri hakkında aynen şöyle diyor: “İnsan haklarını ihlal etme suçunu işleyenler bizzat içinde Kürtlerin (siz PKK anlayın) bulunduğu SDF güçleridir ve kendi kontrol ettikleri bölgelerde ve özellikle Tabka’da çok vahim ihlaller yapmışlardır”. 

Yüksek Komiserlik bu ihlalleri şöyle sıralıyor: “yağma eylemleri, adam kaçırma, insanları keyfi olarak hapsetme, çocukları askere alma”. 

Boş yere işlenen cinayetler 

Savaştan önce ezici çoğunluğu Sünni Arap 300 bin nüfusu olan Rakka kenti işte bu kana susamış PKK çetelerine teslim edilecek. Birleşmiş Milletler’in açıklamasında ABD’ye yönelik olarak yapılan şu eleştiri dikkat çekicidir: “Olayların seyri izlendiğinde bazen bir operasyonu daha rahat ve birkaç saat daha hızlı yapabilmek için çok sayıda sivil insanın heba edildiğini görüyoruz, bu kabul edilemez.”  

Bu durumda söylenecek tek şey var: İyi ki ABD’nin Rakka operasyonuna Türkiye katılmamış. Zaten ABD ile birlikte operasyonlar yapmak, hatta onunla herhangi bir işbirliğinde bulunmak son derece risklidir. Bu sabıkalı devlet Rakka operasyonuna Türkiye’yle girseydi, belki daha da büyük katliamlar yaparak, suçu bize atacaktı. Uluslararası medya hatta yerli medyanın da bir kısmı ABD’nin elinde olduğu için dünya kamuoyu buna rahatlıkla inanırdı. 

Sevr’in paranoyası

değil, ta kendisi 

Merak konusu olan başka bir nokta: Acaba Tabka’da ve Rakka’daki barbar PKK katliamları hakkında liberal akademisyenler ne düşünüyorlar? Ya Birleşmiş Milletler’in dahi suçladığı PKK ile yeniden masaya oturmak isteyenler, onar kendilerini nasıl hissediyorlar? 

Dahası da var. Bir zamanlar, öyle çok eski yıllarda da değil, 2013 öncesinde bölgenin bugünkü halini bir ihtimal olarak söyleyen herkes meczuplukla ve “Sevr paranoyası” ile suçlanıyordu. Şimdi sormak gerek: Nasıl? Sevr, paranoya mı imiş, yoksa bir proje olarak hâlâ yaşayan gerçeklik mi? Peki, böyle bir projeyi bile bile gizleyen ve insanları uyaranlara da ahlaksızca saldıran liberallere ve liberal İslamcılara ne demeli? 

Artık açık oynuyorlar 

Sorunun özü şudur, Sevr’in sahipleri ve Lozan’ı hiç kabul etmeyen ABD’nin Türkiye’nin Güney sınırları, yani Irak ve Suriye’nin Kuzey’i için bir planı vardır. Bu bölge Araplardan, Müslüman Kürtlerden ve Türkmenlerden temizlenmek isteniyor. Türkiye’yi bölme planlarının ilk aşaması budur. Diplomaside bugünden yarına her şeyin çabucak değişmesi elbette mümkün değildir. Ama Türkiye’nin Batı ile olan stratejik ilişkileri sürdükçe, ülkemizin beka sorununun da vahametini koruduğu ortadadır. Gerçi 15 Temmuz’da ve El Bap operasyonunda gördüğümüz gibi hep son dakika golleri atıyoruz ama kalıcı çözüm şarttır.

 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX