0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Fransa'da olsa 5 yıl hapis 

Batıcı aydınlar, devleti “katil”, “soykırımcı” ve “tehcir” yapan bir güç, PKK’yı ise “halkın iradesi” olarak gösteren ve böylece teröriste cesaret veren bildiriyi ifade özgürlüğü sınırları içinde değerlendiriyorlar. En önemli özgürlüğün terörün hedef aldığı yaşam özgürlüğü olduğunu unutturuyorlar. Bilinmelidir ki, istisnasız tüm hak ve özgürlükler denge ve ölçüye tâbidir. Yaşama hakkı tehdit altındayken ifade özgürlüğüne de belli koşullarda sınırlama getirilebilir ve getirilmelidir. Türk hukukunda bununla ilgili uygun yasalar olduğu gibi, sistemimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına tanıdığı üstünlükle zaten demokratik niteliğini yeterince kanıtlamıştır. 

Hepsi sanki hukukçu 

Terör tehdidi ortadan kalktığında veya ani, ciddi ve yaşam riski taşımayan bir ortamda terörle ilgili yanlış fikirlerin savunulduğu bir metin bile ifade özgürlüğü kapsamında sayılabilir. Ama bugün hendeklerde devam eden çatışmalar vardır ve birbiri ardından şehit haberleri gelmektedir. İnsanlar kan ve ateşle çevrili, barut kokuları içindeyken, bazı aydınların kendilerini hâkim veya savcı yerine koyup gözaltıları eleştirmesi bence masum değildir. 

Voltaire’in ülkesi 

İfade özgürlüğü konusundaki sözlerinden dolayı iki buçuk asır önce yaşamış olan düşünür Voltaire’den söz etmek son günlerde moda oldu. Terör mağduru halkın acılarına karşı duyarsızlıklarını bu şekilde gizlemek istiyorlar. Madem öyle, o çok sevdikleri Voltaire’in ülkesine bir bakalım. 

İlkokuldan ifadeye çağrıldılar 

Fransa’da değil yetişkin okumuşlar, 8 yaşındaki ilkokul çocukları bile terörü övme suçundan ifadeye çağrılıp, 48 saat gözaltında kalabiliyor. Terör konusunda öğrencileriyle tartışma yapan profesörler hem de ders sırasında yaka paça götürülüp, hapse atılabiliyor. Dış basını takip edecek kadar dil bilen aydınlarımız bunların ayrımında olmalılar. 

5 ila 7 yıl hapis, 75 bin avro para cezası 

Bakın bir tek terör olayından sonra bütün ülkede 3 aydır olağanüstü hâl uygulanan Fransa’ da ceza kanununun 421-2-5 sayılı maddesi nasıl: “Terörist eylemleri doğrudan kışkırtmak ya da bu eylemlerin kamuoyu önünde övgüsünü yapmak 5 yıl ağır hapisle cezalandırılır. Bu suç internet üzerinden işlenirse, ceza 7 yıla çıkar, ayrıca 75 bin avro para cezası uygulanır.” 

Tabii Fransa’da akademisyenler yasalara saygılı oldukları için bu suçu işlemiyorlar. Ama okullarda Charlie Hebdo karikatüristlerinin öldürülmesine karşı toplu olarak kınama yaptırılırken, küçük çocuklara bile zorla “hepimiz Charlie’yiz” diye bağırtılıyor. İşte bu sırada itiraz edenler çıkınca aileleri bile sorgulanıp,  doğru hapse yollanıyorlar. Şu anda, Fransız hapishanelerinde yüzlerce Müslüman terörü övme suçundan hapishanededir. Bu konuda bizimkilerden herhangi bir tepki duyduk mu? Hayır. 

PKK değil de DAEŞ olsa? 

Türkiye’deki bildiricilerin hamilerine soruyorum:  Varsayalım ki, birkaç akademisyen DAEŞ terörünü öven, DAEŞ’in Sünni Arap halkının iradesi olduğunu vurgulayan ve onunla barış yapılmasını isteyen bir bildiri yayınladılar ve bu yüzden ifadeye çağrıldılar, bizim Voltaire’ciler onları da himayelerine alacaklar mıydı? Hayır. 

Matruşka aydınlar 

Aydınların bildiri ve tepkilerini adına Rus bebekleri de denilen Matruşka’ya benzetiyorum. Bir grubun tavrını deşifre ettiğinizde hemen diğer gruba ulaşıyorsunuz. Birbiri içinden çıkan bebekler gibi. En dışarda, genel aydınlanma ideolojisini ve Batı tavrını yansıtan bir ana bebek var. Bunlar eskiden beri Batı’nın kendilerine ezberlettiği kalıplara uygun olarak düşünüp, aşırı sol ve bölücü terörü himaye edenlerdir. Bunlardan medyada da çok var.  Onların fikirlerini irdeleyip bir sonraki aşamaya geldiğimizde PKK’yı ve terörü öven aydınların bildirisini koruyanlarla karşılaşıyoruz. Daha sonra bildiriciler var. Araya belki HDP ve PKK’yı da koyarsak en küçük bebek,  hendeklerde asker, polis öldüren teröristin ta kendisidir. 

İnsani feryat 

Soruyorum: Fransa’ya ve diğer Batılı ülkelere terörle mücadele hakkını tanırken, Türkiye’nin elini kolunu bağlamak kime yarar?

Aslında ne asker, polis ve sivil şehitlerin, ne de hendeklerde ölen genç teröristlerin yaşamı aydınların umurundadır. Malum aydınlar, 1960’lardan beri yaptıkları gibi insanları şiddete teşvik edip sonra geriden seyrederek kendilerine şan, şöhret ve kariyer inşa ediyorlar. Ancak son yıllarda eski dönemlerden farklı olarak asıl mesajlarını Batı’ya veriyorlar.  Gerçekten hendeklerdeki insanları kurtarmak mı istiyorsunuz? O zaman hepiniz ayrı ayrı çağrılar yapıp PKK’yı teslim olmaya davet edin. İnsani feryat böyle olur. 

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX