0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Dünyanın en şerefsiz meslekleri

Kendini patlatıp çok sayıda insanı da ölüme götüren ruh hastası, dünyanın en şerefsiz işlerinden birini yapmaktadır. “Birini” diyorum, çünkü daha da şerefsizi bir vekilin teröristin taziye çadırına gidip “O şehittir, onunla gurur duyuyoruz” diye konuşma yapmasıdır. Çünkü bu ifadelerle o vekil bir de üstüne üstlük devletten maaş alan biri kimliğiyle gençleri ölüme ve öldürmeye teşvik etmiş olmaktadır. 

Teröre destek şerefsizliktir 

Terörü haklı gösterenlere, her fırsatta devleti eleştirenlere hatırlatmak isteriz. 20’inci yüzyılda şiddet yöntemleri kullanarak amacına ulaşmış bulunan bazı kurtuluş hareketleri yaşanmış olabilir, ama her türlü hak savunma olanağının sunulduğu 21’inci yüzyılda terör artık sadece küresel saldırganların pratiğidir, savunulacak hiçbir yanı yoktur. 
Toplumda dikkat çekmek ve ön plana çıkmak gayesiyle terörü bile övmekten çekinmeyen akademisyenler var. Nedir bu bir araya gelip isim listeleri hazırlayıp insanların şok edici bildiriler yayınlama hastalığı? Batı dillerinde “fahişe” anlamına gelen “prostitute” sözcüğünün Latince kökeni “prostituere” ön plana çıkmak, kamuya kendini göstermek anlamına gelir. Kibirden beyinleri dumura uğramış olan bu terör sevicileri de işte aynı işi yapmaktadırlar. 

Paralı teröristler 

Bakın bizim akademisyenlerin özgürlük adına övdüğü PKK’yı destekleyen başka bir “ACADEMİ” daha var.  ABD kökenli bir paralı askerler şirketi olan Academi’nin yüzlerce elemanı Suriye’de ve Irak’ta PKK militanlarını eğitiyor. Erik Prince adlı Hristiyan köktendincisi karanlık bir istihbaratçının yönetiminde olan bu Academi, Pentagon ve CIA’dan ihale almıştır.  

Bu firma serbest piyasa ekonomisinin gereklerine uygun olarak PKK paralı askerlerini eğitmekte, her birine ayda 450 dolar, ölü başına ailelerine 4 bin 500 dolar vermektedir. PKK’nın paralı fedailerine sivil halk nasıl katledilir, nasıl canlı bomba olunur, nasıl en kısa yoldan an fazla cana kıyılır derslerini işte bu Academi veriyor. Türkiye’deki akademisyenlerin savundukları sözde kutsal dava da işte budur. 

PKK’yı destekleyen bildiriler yayınlayan akademisyenlerle, Amerikalı profesyonelleri karşılaştırdığımızda Türk akademisyenlerin açık ara daha şerefsiz bir iş yaptıklarını saptarız. Çünkü Amerikalılar en azından açık açık ilan ettikleri kendi mesleklerini yapıyorlar. 

Zehir tacirleri 

Gelelim PKK’nın öz mesleğine. PKK milliyetçiliğinin ardındaki güç narkotik burjuvazidir. En şerefsiz mesleklerden biri de işte bu zehir tacirliğidir. Dünya eroin sevkiyatı pazarını elinde tutanlar, PKK ve HDP’yi perde arkasından yöneten ailelerdir. Perşembe günkü yazımda PKK’nın eroin jeopolitiğine değinmiş ve bu arada yüzlerce Kürt ailenin Kolombiya’da ne iş yaptığını sormuştum. PKK’nın Güneydoğu’da kurduğu yeni örgütün Kolombiya’da kokain işi yapan gerillalarla aynı ismi almış olması anlamlıdır: Öz Savunma Birlikleri yani İspanyolca adıyla “Autodefansas Unidas de Colombia”.  Bu örgüt Kolombiya’dan Avrupa’ya yollanan kokainin başlıca tedarikçisidir. Malın Avrupa’daki dağıtımını kim yapıyor dersiniz? Bildiniz: O büyük özgürlük savaşçısı, sosyalist, feminist ve hatta ekolojist geçinen vampirler, dünyanın her tarafından olduğu gibi Avrupa’da da gençlerin kanı, canı, uyuşmuş beyni üzerinden nemalanan PKK haydutlarıdır. İşte artık dünya küçüldü ve tüm sektörler küreselleşti ya, dünyanın bütün beyaz işi yapan gerillaları da böylece birleşmiş oluyorlar, kötülüğün evrenselleşmesi de budur işte. 

Terörist yetiştiren ana 

Bu arada bir hanım sanatçı da “gerilla annesi” rolü oynamak istediğini söylemiş. PKK’nın devrim vergisi adı altında haraç topladığı ve haraç veremeyecek durumda olanların da çaresizlikten çocuklarını gerilla yazdırıp dağa yolladığı gerçeğini bölgeyi tanıyanlar bilir. Bu durumdaki geniş çoğunluk dışında kim çocuğunun gerilla olmasını ister ki? Gerçi vardır böyleleri, İtalyan araştırmacılar anneleri tarafından suç örgütlerine itilen bazı çocuklar üzerinde inceleme yapmışlardır. Anaerkil ilişkilerin yaygın olduğu, annelerle oğullar arasında çok sıkı bağlar bulunan yörelerde sosyal bakımdan yükselmek, kocalarına karşı oğullarını kullanıp üstünlük elde etmekisteyen bazı kadınlar çocuklarının kanından nemalanırlar. Maalesef Güneydoğu’da da oğullarını bu şekilde yetiştiren, feodal kültür ve şiddet kültünün devamını sağlayan anneler mevcuttur. Canlı bomba taziye çadırının önünde yumruk sallayan bu tür kadınlar görüyorum ve onların mesela Ankara’da yaşamlarını yitiren başkalarının çocukları hakkında ne düşündüklerini merak ediyorum. 

Nemalanan ana 

Bu kadınlar, örneğin Maksim Gorki’nin “Ana” romanındaki kahramandan çok farklıdırlar. Oradaki anne, oğlunu koruma içgüdüsüyle onun barışçı siyasal eylemlerine katılır ve bu süreç içinde bilinçlenir. Kendisi de okuma yazma öğrenir, feodal alışkanlıklarını yitirir ve özgürleşir, geriliği, ilkelliği, tarih öncesini ve barbarlığı bırakır. Canlı bombanın taziye çadırındakiler hiç de bu tiplemeye uymuyorlar. Onlar daha çok daha çok Brecht’in “Cesaret Ana” eserindeki anayı hatırlatıyorlar. O eserdeki ana, savaştan bir şeyler derlemek için o kadar uğraşır ki çocuklarının ölüme sürüklenmesi karşısında aslında kayıtsız kalmıştır. 

Yukardaki mesleklerin her biri teker teker irdelenecek kadar önemlidir, her biri bir diğerinden daha olumsuz özellikler taşımaktadır. Ben yine de o aktrise içinde bulunduğumuz 21’inci yüzyılda artık “gerilla anası” gibi rollerin hiç de romantik, hatta sempatik olmayacağını hatırlatayım, belki trajik bir rol olabilir bu, anası tarafından ölüme terk edilen “Andromede” efsanesindeki gibi. Onun anası Habeş Kraliçesi Kassiyope bir katildir.

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX