0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

Cenazede Nobel ödüllüler buluşması

Bugün İsrail eski Lideri Şimon Peres’in cenazesi kaldırılıyor. Törene Batı dünyasından çok sayıda devlet adamı katılıyor. Fakat ilginç olan kendisinin hiç de barış yanlısı olmamasına rağmen Batı’da bir barış güvercini olarak tanıtılması ve üstelik Nobel Barış Ödülü sahibi bulunması. Zaten törene katılanlar arasında Nobel ödüllülerden ABD Başkanı Obama ve diğer çok sayıda kişi daha var. 

Barış şampiyonları (!) 

Son yarım asrın Nobel Barış ödüllerine bir göz attığımızda çok ilginç isimlere rastlamaktayız: ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger (1973), eski Başkan Jimmy Carter (2002), hali hazırdaki Başkan Barack Obama (2009) ve eski Başkan Yardımcısı Al Gore (2007) bu listede yer alıyor.  Anlaşılan Nobel Barış Ödülü Komitesi için dünya barışının korunmasında ABD’nin özel bir önemi var. Amerikalılar da özellikle 11 Eylül’den sonra barış için alabildiğine çalışmış olmalılar ki üst üste ödüller almışlar. Hele Barack Obama’nın insanlığa büyük hizmetlerde bulunacağı yüzünden bile belliymiş, çünkü kendisine ödülü, henüz faaliyetlerine girişmeden, iktidara geldikten birkaç ay sonra verilmiş. Hani adam olacak çocuk denilir ya. 
Nobel Barış Komitesine göre dünyada ABD’den sonra barışa en fazla katkıda bulunan ikinci ülke İsrail olmaktadır. Bakınız oradan da eski Başbakanlar Menahem Begin (1978), İshak Rabin ve Şimon Peres (1994) var. Üç ödüllü İsrail demek ki az barışçı değilmiş.  Nobel Barış Komitesi’nin yaşadığı dünyada İsrail ve içinde bulunduğu bölge Ortadoğu tam bir barış havzası olsa gerek! ABD’nin özellikle 2000’li yıllarda yaptığı etkin çalışmalar sonucu savaşlar sona ermiştir, artık milyonlarca insan ölmemekte, ülkeler yok olmamakta,  insanlık göç dalgalarıyla boğuşmamaktadır! 

Ne silah kaldı, ne bomba 

Bu isimleri görüp Nobel Barış Ödülü Komitesi’nin sadece politik kararlar verdiğini sanmamak gerek. Komite somut konularda somut teknik çalışmalar yapıp barış doğrultusunda dev hamleler yapan kişi ve kuruluşları da ödüllendirmiştir. Örneğin, İrlandalı Sean MacBride ve Japon Eisaku Sato (1974) nükleer silahların yayılmaması için çok önemli girişimlerde bulunmuşlar ve sayelerinde atom bombası olan ülke sayısı neredeyse 2 misline çıkmıştır. Ama nedense 21 yıl sonra 1995’de Polonyalı Joseph Rotblat’a da aynı konuda bir ödül verilmiştir. Aynı şekilde 10 yıl sonra 2005 yılında Atom Enerjisi Uluslararası Ajansı Müdürü Muhammet El Baradey de aynı konuda ödül almıştır. Bu işler böyledir, bir konuda ne kadar çok ödül verilirse, o alanda ödül almaya heveslenenlerin sayısı da artar. 
Silahsızlanmayla ilgili başka bazı çok etkili çalışmalar daha var. Jody Williams adlı bir İngiliz 1997 yılında mayınlara karşı büyük bir kampanya yapmış, şirketlerden para toplayıp gazetelere ilanlar vermiş, entelleri bir araya getirip cafcaflı nutuklar atılan sempozyumlar düzenlemiş ve Nobel Barış ödülünü kapmış. Bakın hiç dünyada mayın kaldı mı, mayın yüzünden ölen, kolu bacağı kopan insanlar var mı? Yok, bunların hepsi Nobel Barış Komitesi sayesinde!   
Komite 2008 yılında da Martti Ahtisaari adlı Finlandiyalı siyasetçiyi son 30 yılda sorunları çözüm süreçleriyle görüşerek çözme yönündeki katkılarından dolayı ödüllendirmiş. Bakın her şey nasıl da çözülmüş, gerçi Komite İskandinav olduğuna göre ödül yabancıya gitmemiş en azından. 

Kullanışlı dernekler 

Bir de burunlarından kıl aldırmayan insan hakları “şeysi” cinsinden kuruluşlar var. İngiliz Amnesty mesela (1977) ama bunların değeri Sovyet Rusya’ya karşı kullanışlı olmalarından geliyormuş, komünizm çökünce insan hakları bahanesi de çöpe atılmış. Daha sonra Birleşmiş Milletler şeysi önem kazanmış. Ödül alan İlticacılar Yüksek Komiserliği (1981), BM Barış Gücü (1988), Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (2013) çok çok etkili çalışmalarda bulunmuşlar güya. 
İlginç olan ödülün bir kez de Birleşmiş Milletler'in ta kendisine ve onu temsilen eski Genel Sekreter Kofi Annan’a verilmiş olması (2001). Tam da ABD Başkanı Bush’un “ya benden yanasınız, ya bana karşı” diye dünyaya meydan okuduğu yıl. 
Bu listeden söz ederken kullanışlı yandaşları unutmak olur mu? Sovyetler çökünce unutulan Andrey Sakharov (1975), Çin’in başının belası Dalay Kama (1989), ülkesini ucuza satan Gorbaçev (1990), Mısırlı Enver Sedat (1978), Arakan Müslümanlarının katili Aung San Suu Kyi (1991) gibi. 

Ya Avrupa Birliği? 

Ama Nobel Barış ödülü alanlardan açık ara uygunsuzu tabii ki Avrupa Birliği (2012). Şu AB’nin etrafına bir bakın, neredeyse tüm komşuları terör tehdidi altında ya da içinde. AB’nin dokunduğu her konu yozlaşıyor, ilişki kurduğu her ülke bunalıma giriyor ve bu birlik kendi içinde barışı sağlayamadığı gibi geleceği bile tehlikededir. Ödül aldığı yıl, tamamen haksız ve hukuksuz şekilde Libya’ya müdahale etmiş, ülke liderini vahşice ve barbarca ortadan kaldırtmış ve bu ülkeyi haritadan silmiş olan Fransa gibi ülkelerin birliğidir AB. 
Nobel Barış ödülü almış olmak aslında bir utanç nedeni sayılmalı. Nitekim kendisine ödül verilen Vietnam lideri Le Dük To ödülü reddetmiştir.  

Kayahan Uygur Diğer Yazıları

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX