0530 708 54 54
0530 708 54 54

YAZARLAR

ÖDENECEK BEDELLER

İhtiyar dünya, büyük imparatorlukların yükselişlerine, hüküm sürmelerine ve yıkılışlarına şahit oldu. Medeniyetler doğdu, yayıldı, kimisi yıkıldı tarih sahnesinden silindi kimisi de yeni gelenlerin altında ezilse de varlıklarını korudu. Millet olarak biz de tarih boyunca medeniyetimizi imparatorluklar kurarak ve yıkarak sürdürdük.

Bugünün hüküm süren medeniyeti, 200 senedir Batı medeniyeti oldu. Çin'den Amerika'ya, Afrika'dan Kuzey'e kadar, Avrupa medeniyetinin doğurduğu hegemonya, hüküm sürdü. Tüm bu medeniyetler, diğer medeniyetlerin yükselişleri ile değil, daha ziyade kendi yaptıkları hatalar sonucu sonlarını getirdiler. Mesela, Osmanlı İmparatorluğu ulaşabildiği maksimum sınırların ardından oluşan rehavet neticesinde ortaya çıkan yolsuzluklar, liyakatsizlikler, düşünmeden hareket eden yöneticilerin başa gelmeleri ve ferasetsizliklerinin sonucu, yıllar süren bir çöküş yaşayıp, yıkılmak zorunda kaldı.

Gelelim günümüze, dünya yine karmakarışık bir hal almaya başladı. Devletlerin yönetimleri belli çıkar grupları tarafından ele geçirildikten sonra, son 50 yıldır Avrupa'sından Amerika'sına, Afrika'sından Asya'sına kadar halkının geleceği devletinin bekasından ziyade, kendi şahsi menfaatleri için makam mevki korumaya çalışan yöneticiler ile dolduruldu. Çıkar grupları, kendi menfaatlerine göre kendi yerleştirdikleri kukla hükümetler üzerinden onlara da ufak paylar vererek, devletleri ve milletleri maksimum düzeyde nasıl sömüreceklerinin yollarını aradılar.

Batı milletlerinin ağzına bir tutam bal çalmak suretiyle, önce Avrupa ile ardından Amerika ile acımasızca dünyayı sömürdüler. Avrupa ve Amerika toplumları, kendi refahları bozulmadığından dünyanın diğer ülkelerinde coğrafyalarında yaşananlara gözlerini kapattı. Kendi askerleri, kendi bürokratları, kendi bilim insanları kullanılarak, zulmedildiğini gördükleri halde ses etmediler. Yeri geldi, uzak coğrafyalardan "İNSAN" getirilerek insanat bahçeleri bile kurdular. Zaten hükümetler toplumun yansımasıdır. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, hatta beni kullanarak bin yaşasın diyerek, kör taklidi yaptılar.

Gün geldi devran döndü, artık o yılana karşı insanoğlu uyanmaya başladı. Zaten yılanlar da artık, zulüm düzenlerinin vadesini doldurduğunun da farkına vardı. İnsanların uyanması demek, karşı gelmesi demekti. Bunun bilincinde olan küresel zengin parazitler, batı medeniyeti ile bu işin sürdürülemeyeceğini bilerek, artık kullanılacak maşanın değişmesi gerektiğine karar verdi. Sermayeyi batıdan doğuya kaydırmaya karar vermiş olacaklar ki, dünyayı tekrar 100 yıl önceki karışıklığa geri getirdiler. Bunun fitili de Rusya Ukrayna Savaşı ile yakıldı. Medya, gazeteciler, bürokratlar, siyasiler eli ile dünyanın öcüsü ilan edilen Rusya'ya karşı savaşın başlaması, başladıktan sonra da ısrarla sürdürülmesi gerektiğini Avrupa insanına pompaladılar. O güne kadar refahından taviz vermemiş, hatta yeni nesillerinin zorluk nedir bilmediği Avrupa Medeniyeti, gelen kara kışın farkına varmadan medyada ne duyduysa arkasında durdu. Ukrayna ısrarla gaza getirildi. Yanan ateşin altı ısrarla harlandı. Yıllarca peyderpey savaş gören, açlık gören, karmaşa gören doğu toplumları peyderpey alışık oldukları zorluklarla tekrar karşılaştı. Lakin, bu mesele biraz da olsa bağışıklık meselesiydi. Doğu toplumları yaşadıkları kargaşalar neticesinde kaotik düzene az da olsa bağışıklık kazanmıştı. Dönüp batıya baktığımızda ise, onlar refaha alışıktı. Az da değil 100 küsur sene gibi bağışıklığı unutturacak kadar uzun bir zamandır, zorluk nedir görmemişlerdi.

Şimdi dünyadaki manzaraya bakacak olursak, kapıya dayanan kara kış arifesinde topyekûn savaş açtıkları Rusya'nın gazı ile ayakta durabildiklerini yeni yeni anladılar. Gaz demek ısınma demekti, endüstri demekti, üretim demekti. Aslında, birbirine zincirleme bağlı bir makinanın en büyük dişlisi idi. Uğraştıkları yeşil enerjinin de beklenen faydayı göstermemesi üzerine akılları başlarına geldi. Başlarındaki fonlanan yöneticilerinin, kendilerini nasıl bir çığın altına sürüklediklerini yeni yeni fark etmeye başladılar. Rus televizyonlarında Avrupa'yı bekleyen kara kışla dalga geçen kamu spotları yayınlanmaya başladı.

Artık ok yaydan çıktı. Doğu toplumu batının kendilerine nasıl muhtaç olduğunu anlamaya başladı. Bu savaş son bulsa bile, bilinci açılan doğu ülkeleri hak ettikleri refahın paylaşılması için mücadelesini sürdürmeye devam edecektir. Buraya kadar her şey normal görünebilir. Ama yüzyıllarca ezilen doğu intikam peşine düşerse, işte o zaman, Avrupa'nın vay haline. Çıkarılan bu kaotik ortamın bedeli yine doğu toplumlarına yüklenir beklentisindeki Avrupa, bu sefer bedel ödeyen tarafa geçti. Gelecek ne gösterir bilemeyiz, lakin Aliya İzzetbegoviç'in "Srebrenitsa Katliamı" ardından dünyaya seslenirken söylediği söz, bizim düsturumuz olmak zorundadır; "Bir gün zalimle mazlum arasında kalırsanız size düşen adil olmaktır."...

Ahmet Yenilmez Diğer Yazıları

Pers Aklı

18 Nisan 2024

Benden demesi

16 Nisan 2024

Distopya

14 Nisan 2024

Gerçekten o kadar etkili miyiz dünyaya?

11 Nisan 2024

Seçim mi seferberlik mi?

09 Nisan 2024

Beceremedi

07 Nisan 2024

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanan aydınlatma metnimizi okumak için buraya, mevzuata uygun çerez politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya, gizlilik politikamızla ilgili detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.
closeX